9 Ağustos 2012 Perşembe

PET ŞİŞELERİN GELİŞİMİ VE ÇEVREYE ETKİSİ 


Çağın gıda kabı
Günümüzden yaklaşık 40 yıl kadar önce, ABD ve Japonya’da ilk kez tüketiciyle tanışan PET şişelerin Türk tüketicisinin karşısına çıkması 70’li yılların sonlarına rastlar. İlk PET şişeler,1979 yılında SASA’da (şimdiki adıyla Artenius Türk PET) küçük bir işletmede, düşük kapasiteli bir makine de deneme amacıyla üretildi. Şişelerin pazar testi olumlu sonuç verince,1982 yılında ilk kez Erbak Uludağ firmasınca gazlı içecek dolumu yapılarak pazara sürüldü. Bu yıllarda ağırlıklı olarak cam şişede dolum yapan uluslararası içecek firmaları, pazardaki bu değişimi kısa sürede fark ederek mevcut dolum hatlarının yanına daha yüksek kapasiteli yeni PET şişe dolum hatları koydular.1986’da Coca Cola,1987 yılında ise Pepsi Cola ürünlerini PET şişelerle pazara sürdüler.
PET şişeler, geleneksel ambalaj malzemelerine karşı birçok bakımdan ‘karşılaştırmalı üstünlüğü’ nedeniyle; 1990’ların başından itibaren Türk Ambalaj Sektöründe yeni bir çığır açtı.
Kırılmaz, dayanıklı ve hafif olması; tek kullanıma olanak tanıması, bitmiş ürünün tüketiciye ulaştırılması sırasındaki taşıma giderlerini aşağıya çekmesi vb avantajlarından dolayı PET şişelerin gıda sektöründe giderek yaygınlaşması, zaman içinde bu şişelerin çevreye etkisinin sorgulanmasına neden oldu.
1990’lı yıllarda, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevreye duyarlı sivil toplum örgütlerinin seslerinin giderek yükselmesi; PET dışı ambalaj malzemelerinin yanı sıra PET şişeleri üreten ve onu kullanan firmaları da bu konuda kimi önlemler almaya yöneltti.
Pazara sunulan PET şişelerin geri toplanması, hammadde olarak üretimde yeniden kullanılması, ekonomik anlamda bir zorunluluk olmakla birlikte; çevrenin korunması ve görsel kirliliğin ortadan kaldırılması bağlamında da çok önemliydi.
Bu satırların yazarının planlayıp yönettiği bu konudaki ilk çalışma; 1989 yılında Silivri’den Gazipaşa’ya kadar yaklaşık 50 km derinliğindeki kıyı şeridinde yer alan ören yeri, kumsal ve piknik alanlarında gerçekleştirdi. Bu ‘pilot’ çalışmanın amacı; bu alanları ziyaret edenlerin geride bıraktıkları PET şişeleri toplayıp, ekonomiye yeniden kazandırmanın yanı sıra insanlara çevre bilinci kazandırmaktı.
Bu ön çalışmayı izleyen günlerde SASA (Artenius Türk Pet),yasal bir zorunluluğu olmamasına karşın atık PET şişeleri yeniden işleyip hammaddeye dönüştüren bir geri kazanma tesisini hizmete açtı.
Ancak; bu çalışmaların firmalarca ayrı ayrı yürütülmesi, istenen ve amaçlanan sonuçlara ulaşmayı zorlaştıracağı için üretenler ve kullananlar bir araya gelip ÇEVKO Vakfını kurdular. Vakfın amacı; Toplumun çevre bilincini artırmak, çevrenin korunması için yapılması gerekenler için kamuya yardımcı olmak ve yetkilendirilmiş kuruluş olarak ambalaj ‘atıklarını’ toplayıp değerlendirmekti.
Doğaya daha az karbon salınımı için daha hafif pet şişe.
Son yıllarda, özellikle gazlı ve gazsız içecek sektöründe artan rekabet, çevreye olan duyarlılığın giderek arması; doğaya daha az ‘karbon salınımına’ yol açan, daha hafif şişelerin üretilmesini bir bakıma zorunlu hale getirdi. Bu bağlamda Artenius Türk Pet (SASA),topluma ve çevreye karşı duyduğu sorumluluk bilinciyle hareket ederek- gelişen teknolojinin de yardımıyla-,her defasında bir öncekinden daha hafif ama özelliğinden ve işlevinden bir şey yitirmeyen yeni şişe ve preformlar tasarlayıp üreterek pazara sundu.
1980’li yılların sonunda, yaklaşık olarak 45 gram ağırlığında olan 1 lt sıvı yağ şişesinin ağırlığı, zamanla 26 grama kadar düşürülerek %42 oranında hafifletildi. (Çizim-1)
Aynı durum, rekabetin daha yoğun olarak yaşandığı ambalajlı su sektöründe kullanılan PET şişelerinde de yaşandı. 1984 yılında 22 gram olarak üretilen 0,5 lt su şişesinin ağırlığı, yıllar içinde yapılan araştırma ve geliştirme çabalarının sonucunda 10,5 grama kadar düşürüldü. Bir başka ifade ile su üreticileri bugün, aynı hacimdeki suyu koymak için %53 oranında daha hafif su şişesi kullanır oldular.(Çizim-2)
Bu süreçte gazlı meşrubat üreticilerinin kullandığı 1 lt. PET şişelerin ağırlığı ise %30 oranında azaltılarak 50 gramdan 35 grama kadar düşürüldü. (Çizim-3)
Ağırlık düşürme çalışmaları, sadece içecek şişelerinde değil, bal, reçel, turşu gibi gıdaların ambalajında kullanılan PET kavanozlarda da yapıldı ve başarılı sonuçlar alındı.
PET şişelerde başlangıçtan bu güne kadar süregelen ve teknolojiye koşut ağırlık azaltma çalışmalarının bundan sonra da sürmesi beklenmektedir. Bu çabaların sonucu geliştirilen mevcuttan daha hafif şişelerin çevreye ve ekonomiye olumlu katkıları yadsınamaz. Bundan yaklaşık 25-30 yıl kadar önce 1 ton PET hammaddesinden yaklaşık 45 bin adet 0,5 lt hacminde PET şişe üretilirken bu gün, aynı miktardaki hammaddeden yine yaklaşık olarak 95 bin adet aynı hacimde PET şişe üretilmektedir. Bu da başka bir deyişle kullanılan hammadde miktarı değişmemesine karşın üretilen PET şişe miktarı neredeyse %100 oranında daha fazladır.

Ağırlık düşürme çalışmalarının ne gibi yararları olmuştur?
PET şişelerde zaman içinde gerçekleştirilen ağırlık düşürme çalışmalarının kuşkusuz iki ana nedeni vardır: Bunlardan birincisi ‘ambalajda en ekonomik olanı kullanma ’ istemi, diğeri ise günümüzün olmazsa olmazı olan ‘çevreyi koruma’ arzusudur. Bu nedenlerden birincisinin ekonominin gereği olarak, ikincisinin de toplumdaki çevre bilincinin artması sonucu oluşan  ‘kısmi baskının’ sonucu ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Ağırlık düşürme çabalarının ekonomik olarak en önemli sonucu; daha az hammadde kullanarak daha fazla şişe üretme olanağı yaratmasıdır.
Bir başka olumlu etkisi, düşük ağırlıktaki şişeler nedeniyle doğaya daha az ‘karbon salınımına’ yol açmasıdır.
Geleneksel ve alternatif ambalajlarda, taşıma, dolum ve dağıtım aşamalarında ortaya çıkan ’telef’ oranlarının PET şişelerde çok düşük düzeyde olması bir başka avantajdır.
Dönüşümsüz olması, yani tek kullanımlık olması nedeniyle daha uzak mesafelere taşınabilmesi; bölgesel olarak faaliyet gösteren firmaların ulusal düzeyde dağıtım yapmalarına yol açmıştır. Sözgelimi; Doğu Karadeniz’deki bir su firması, ambalajın geri dönüşümü olmadığı için Ege Bölgesi’ne rahatlıkla satış yapabilmektedir
Aynı hacimdeki geleneksel /alternatif ambalajlara göre yaklaşık 1/20 oranında daha hafif olması nedeniyle bitmiş ürünün pazara daha az nakliye bedeli ödenerek gönderilmesini sağlar.
Söz gelimi, 1 litrelik geleneksel/alternatif limonata şişesinin ağırlığı yaklaşık 350 gr, 1 litrelik PET şişenin ağırlığı ise 35 gramdır. 1 TIR’a yaklaşık olarak 41-42 bin adet geleneksel/alternatif şişe, aynı TIR’a ise yaklaşık 450 bin adet PET şişe preformu yükleyebilirsiniz. PET ile aynı miktarda geleneksel/alternatif ambalajı taşımak için bunun 10 katı bedel ödeyerek, 10 adet TIR kullanmanız gereklidir. Bu fazladan kullanmak zorunda kaldığınız TIR’ların kullandığı fazladan akaryakıt ve doğaya salınan karbon monoksitin vereceği zararın da 10 kat arttığını çevreye duyarlı tüketiciler olarak dikkate almamız gerekir.
PET şişlerde ağırlık azaltma çalışmalarının ekonomiye ve çevreye olumlu katkılarını daha da çoğaltabiliriz. Ama olayın önemini kavramak açısından bu örneklerin yeterli olduğu kanısındayız.
Not :Bu yazı PAGEV PLASTİK DERGİSİ'nin ocak-subat 2012 tarihli 118. sayısında yayınlanmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder