31 Temmuz 2012 Salı

Benimle Cem Tv'de Yapılan Uyan Türkiye Söyleşisi

İZLEMEK İÇİN ALTTAKİ LİNKİ KULLANIN

Benimle Karadeniz Tv'de Yapılan Teleyurt Söyleşisi

İZLEMEK İÇİN ALTTAKİ LİNKİ KULLANIN
http://www.izlesene.com/video/teleyurt-cevko-26-ekim/4954833

Thailand

Hem uzak hem doğu..
Uzak doğunun gizemli ülkesi

THAİLAND

Eğer bir gün Thailand'ı ziyaret etmiş birileri ile karşılaşırsanız,onlara şu soruyu yöneltmenizi öneririm:'Sizi orada en çok neler etkiledi?'Sorunuzu yanıtlayacakların etkilendikleri farklı şeylerin arasında tek bir şeyin herkesçe paylaşıldığını fark edeceksiniz:''İnsanların gülümseyen yüzü...''

Yaklaşık dokuz saat süren yorucu bir yolculuktan sonra uçağımızın tekerlekleri Bangkok  Havalananının Pistine değdiğinde,Thailand'a ilişkin bilgilerimi bir kez daha gözden geçirdim.Ama bir ülke hakkında ne kadar bilgi sahibi olursanız olun,attığınız ilk adımdan,aldığınız ilk soluktan sonra ''oraya'' dair pek de bir şeyler bilmediğinizin ayırdına varıyorsunuz.Söz gelimi;önceden tahmin ediyor olmama karşın Bangkok'a ayak basar basmaz beni karşılayan ilk şeyin sıcak ve nemli bir hava olması ,bu yargımı bir kez daha doğruladı.Çünkü;çok değil, yaklaşık 10 saat kadar önce yoğun bir kış mevsimini yaşayan İstanbul'da hava sıcaklığı 2-3 derece idi.

PATTAYA:
Eğlencenin merkezine seyahat...

Otobüsümüz hava alanından ayrıldıktan sonra ,yemyeşil tarlaların ,tropik ağaçlardan  oluşan ormanların içinden geçen düzgün  bir otoyolu izleyerek  Pattaya'ya ulaştığında ;çevremizi izlemekten, iki saat kadar süren yolculuğun nasıl geçtiğinin ayırdına varamadık.Pattaya,Phuket'le birlikte Thailand'ın gözde turistik merkezlerinden biri.Güney Çin Denizi kıyısındaki bu kent,daha çok,tatillerinde eğlence(!) arayan yabancılar  tarafından yeğleniyor.Zaten eğlence merkezi olmasının başlangıcı da 2. Dünya Savaşına kadar gidiyor.Savaş sırasında ,askerlerini moral iznine göndermek isteyen ABD Ordusu burayı keşfediyor ve eğlence(!) başlıyor...
Kentin kıyıdan uzak yerleşim yerlerini bir an için görmezden gelirseniz;kendinizi Akdeniz ve Ege kıyılarındaki tatil yörelerinde sanabilirsiniz.Pattaya'nın güney kumsalına paralel olarak uzanan''shout beach road-yürüyüş yolu'',Bodrum'daki ''barlar sokağının' bir benzeri...Tek fark ,bu yolda rastladıklarınız kişilerinin çoğunun kısa boylu ve çekik gözlü olmaları...
Kent'in ünlü eğlence yerleri;barları,masaj salonları alış veriş mekanları bu caddenin üzerinde...Burada sıkılmadan saatlerce dolaşabilirsiniz.Eğer yürümekten yorulduysanız;yaklaşık 5 usd'ye ayak masajı yaptırabilir ya da bu sokakta çokça bulunan barlardan birine girip geleneksel Thai Birası Singha'yı içerken yaşlarını asla kestiremeyeceğiniz Thai Kızları ile tanışabilirsiniz. Tanışmak için bir girişiminiz olmazsa bile;Thaili Kızlar bu fırsatı sizin için yaratacaklardır(!).

Bu caddede,birçok ünlü ayakkabı ve giyim  markaların Çin yapımı taklitlerinin yanı sıra orijinallerini de uygun fiyata bulabilirsiniz.Taklitlerde pazarlık şansınız var ama orijinal ürün satan mağazalarda pazarlık yapılmadığını belirtmeliyim.

Pattaya'da dolaşırken berber dükkanlarının gereğinden fazla olduğu dikkatlerinizden kaçmayacaktır.Bunun nedeni;Thaililerin saç-sakal traşına 'düşkün' olmaları değil;bazı ''turizm gönüllülerinin '' ,turistlere kılavuzluk edecek (!)ya da masaj yapacak(!)Thaili kızları kolaylıkla
bulmalarını sağlamaya yönelik hizmet aşklarıdır(!).

Ne yemeli?
Pattaya'da ,hemen hemen her turistik merkezde olduğu gibi dünya mutfağından örnekler sunan   bir çok restoran bulabilirsiniz.Damak zevkimize uymasa bile Thai Mutfağını hiç olmazsa bir kez deneyin derim... ama temiz bir restoranda.Ben ,erişteyi-nodule bir de orada tattım.Fiyatlar pahlı değil;iki kişi,bira dahil 20 usd'ye çıkabilirsiniz.
Burada her türlü tropik  meyveyi ve bu meyvelerden elde edilmiş meyve sularını tadabilirsiniz.Bizdeki gibi;sokak kenarlarında ya da kaldırımlarda tezgah kuran seyyar satıcılar ,meyveyi gözünüzün önünde sıkarak servis yapıyorlar .Ananas,Hindistan Cevizi,dragon friut,mango,duryan vb.en çok servis edilen ürünler.Duryandan uzak durun derim... çok kötü kokuyor...

Nereleri ziyaret etmeli?

Pattaya denince ilk akla gelen,kente çok uzak olmayan mercan adaları olmalı.Mavinin tüm tonlarının bileşkesi bir deniz,altın renginde kumsallar ve bu kumsalların hemen bitiminde başlayan tropik orman...
Bu görüntülere,konusu Güney Doğu Asya'da geçen flimlerde çokça rastladığınıza hiç kuşkum yok.Aylardan ocak olmasına karşın ,hava sıcaklığının 30 derece civarında olması;bizim gibi ocak ayını 'ocak ayı' gibi yaşayan ülke insanlarına güzel fırsatlar sunuyor.
Bu adalara ancak deniz motorları ile ulaşmak mümkün.Özel olarak motor kiralayabilirsiniz.Ayrıca dolmuş yapan motorlar da var.
Mercan adalarında yüzebilir,özel eğitmenler eşliğinde mercan kayalıklarında denize dalabilir ya da sörf yapabilirsiniz.Sırası gelmişken  denizdeki '' gel-git ''in burada, bizim denizlerimizden çok farklı gerçekleştiğini söylemeliyim.Deniz,kıyının yapısına göre, öğleden sonra başlayıp yaklaşık 50 metre kadar çekiliyor.Bu nedenle kumsaldan denize girmek için en uygun saatler,sabah saatleri...
Adalarda, uygun fiyatlarla yemek yiyebileceğiniz bulabilirsiniz.

Deveden büyük fil var(!)
Daha önceleri bir file bindiniz mi?Binmediyseniz;kente arabayla 15 dakikalık bir mesafede bulunan 'fil çiftliği'size bu olanağı sunabilir.Ben ilk kez bindim.Eğitilmiş fillerin üzerinde iki kişinin oturabileceği mahyalar  var.Fili ,filin boynuna oturmuş olan  sürücü yönetiyor.Mahyalara oturduktan sonra,elimize bir hevenk muz verdiler.Boşuna heveslenmeyin;muz sizin için değil.Fil huysuzluk yaparsa ona rüşvet olarak vermek için...Fil üstünde safari yaklaşık 45 dakika sürüyor,derelerden,dar yollardan ve cangıldan geçerek turu tamamlıyorsunuz.
Bu arada küçük bir uyarı!Filin üzerine ,filin hortumu yardımı ile binebilirsiniz.Ama bu hortumlu doğal biniş sırasında  'sıkça küçük kazaların ' olduğunu anımsatırım. En iyisi ,mahyaya bu iş için özel olarak yapılmış  sekiden  binmek.
Ayrıca yine kente uzak olmayan bir alanda kurulu timsah çiftliğini de ziyaret listenize almanızı öneririm.
Gerçek Thai Müziğini dinlemek ve geleneksel halk danslarını izlemek için Pattaya'da bir çok yer var.Ancak bunların en ünlüsü Alkazar.Tek sorun, bu gösteriler için giriş bileti sağlamak.Otelinizin resepsiyonundaki görevli küçük bir bahşiş karşılığında bu sorununuzu çözebilir;şayet söze 'savdikap-iyi akşamlar' diye başladıysanız...
Pattaya'yı bir de yüksekten seyretmek isterseniz,'Budha Hill'e' çıkmalısınız.Tepeye taksi ile de dolmuşla da ulaşabilirsiniz.Taksi ücretleri ucuz.Bu tepede 9.kral adına yapılmış güzel bir park da var.
Pattaya'da bir çok masaj salonu bulunmakta.Size önerim budist rahiplerin geliştirdiği gerçek Thai Masajını, bunun için özel olarak eğitilmiş uzmanların çalıştığı ciddi masaj salonlarında yaptırmanız.
Geleneksel Thai müziği eşliğinde  yaklaşık iki saat süren bu masajı yaparken Thaili Kızlar,elleri ,ayakları ile birlikte tüm vücutlarını kullanıyorlar.Bu masaj salonları için turizm bürolarından,otelinizdeki resepsiyondan bilgi alabilirsiniz.Palladium, masaj hizmeti veren salonların iyilerinden...
 Mercan Adası
 Mercan Adası Gel-Git
 Walking Street - Pattaya
 Fil Safarisi - Pattaya
Mercan Adası

Özgür insanların ve suların kenti

BANGKOK
Bilenler,''Eğer Thailan'dı yakından tanımak istiyorsanız Bankong'u mutlaka ziyaret edin '' derler.Gerçekten de Bangkok,dünyada tek bir kentini ziyaret ederek ,tüm o ülke hakkında  bilgi sahibi olacağınız ender kentlerdendir.Yemyeşil;göze batacak bir yükseltisi olmayan bir ovada kurulu 10 milyon nüfuslu kentte ,zenginle yoksul bir arada yaşıyorlar.Bu gözlemim size abartılı geliyor olabilir ama gerçek bu.Bir çok gökdelenin hemen yanı başında derme çatma konduları görürseniz hiç şaşırmayın.
Benim Bangkok'la ilgili ilk şaşkınlığım-buna düş kırıklığı da diyebiliriz-,mimaride oldu.Eğer, kentte bulunan bir kaç saray ve 550 civarındaki irili ufaklı tapınağı bir yana bırakırsanız;kendinizi,Thailand'lı turistlerin (!)yoğun ilgi gösterdiği bir batı kentinde sanabilirsiniz.Batı tipi mimari biçemi ,Yul Brayner'in ''Kral ve Ben '' filminde canlandırdığı V. Kral zamanında ;1870'li yıllarda uygulanmaya başlanmış.Kentte bir çok gökdelen var;bunların en ünlüsü 99 katlı  ve 265 metre yükseklikteki Sky Bayak Hoteli.
Kentin trafiğini tanımlamak için İstanbul Trafiğine benziyor demek yeterlidir sanırım.İstanbul'dan tek farkı;çok katlı yollar ve kentte karınca  gibi dolaşan motosikletler.
Bangkok'da,Thailand'ın öteki bölgelerinde olduğu gibi üç mevsim yaşanıyor.Yaz,kış ve yağmur mevsimi.Yağmur mevsimi,hazirandan ekime kadar.Bu süre içinde hemen hemen her gün yağmur yağıyor.Kış başlangıcı kasım.Yaz ise martta başlıyor.Thailand'ı ziyaret için en iyi mevsim ;kış mevsimi.Bu mevsimde,havanın sıcaklığı 25 derecenin altına pek düşmüyor.
Thailer,geleneklerine bağlı bir ulus.Budizim felsefesine,dolayısı ile öldükten sonra farklı bir bedende yeniden doğuşa inanıyorlar.Kenti gezerken,bir çok evin ve iş yerinin önünde ,içerisinde yiyecek ve içecek bulunan küçük tapınak örnekleri göreceksiniz.Thailer,bu küçük tapınakların ,evlerini ve iş yerlerini,öldükten sonra bir bedene girememiş kötü ruhların saldırılarından koruduklarına inanıyorlar.

Nereleri ziyaret etmeli?
Bangkok, her şeyden önce bir tapınaklar kenti.Kent,150 yıllık bir geçmişe sahip olmasına karşın ,geleneksel mimari ile yapılmış 550 tapınağa ev sahipliği yapıyor.Bu tapınakların en ünlüsü-en büyüğü olmamasına karşın-,''Altın Tapınaktır''.5500 kilogram altın dökülerek yapılan ''Altın Buda' heykelinin yer aldığı bu tapınak , Bangkok'da ziyaret edeceğiniz yerlerin başında yer almalıdır.Budistler için ayrı bir anlamı olan ''Altın Buda'',İkinci Dünya Savaşı sırasında,işgalci Japonlar'ın yağmalamasından korkan Thaililer'ce balçıkla sıvanarak,savaş bitinceye kadar saklanmış,savaş bitince de hangi tapınağa konacağı sorun olunca;VIII.Kralın kararı ile inançlara saygının bir sembolü olarak  Çin Mahallesinde yaptırılan küçük bir tapınağa konmuş.
Ziyaret edilmesi gerekli başka bir tapınak ise Wat Pho tapınağıdır.Thanan Sanom Chai Caddesi ile Thamon Mahara Caddesi arasında bulunan bu tapınak, dört ayrı tapınak kümesinden oluşmuş.Burada,gerçek Thai Tapınak Mimarisi ile yüz yüze gelir,Uzak Asya Mistisizmini benliğinizde duyumsarsınız.Buradaki tapınaklardan birinde,42x15 metre boyutlarındaki ''Yatan Buda''heykelini görebilirsiniz.Bu heykelin,dünyadaki en büyük Buda Heykeli olduğu söylendi.
Tapınağı koruyan asker heykelleri ise Çinliler tarafından hediye edilmiş.
Thailand'ın nüfusunun %17'si Çinli olur da Bankong'da  bir Çin Mahallesi olmaz mı?Yanıt,sorunun içinde olmasına karşın  bir kez daha söyleyelim:Evet !Kendinizi bir Çin kentinde hissettirecek kadar özgün mimarisi,restoranları,kurutulmuş her türlü börtü-böceği satan dükkanları ve duvarları ''dragon'' suretleri ile süslü bir Çin Mahallesi var.Bu mahallenin ilginç yanlarından biri de;burada gece pazarının''path pung'' kuruluyor olması.Barların,gece kulüplerinin ve batakhanelerin bulunduğu bir sokakta kurulan gece pazarında her türlü ürünün sahtesini bulmanız olası.Özellikle dünyaca ünlü saat markalarının neredeyse bire bir taklitlerini çok ucuza satın alabilirsiniz.Pazarlık ederken,çekinmeden aklınıza gelen en düşük fiyatı söyleyin,zararlı çıkmasınız.Ya da daha az kazıklanmış olursunuz diyelim...
Bu pazarın ilginç yanlarından biri de buraya eşleri ile alışverişe gelen kocaların birden bire karılarının yanından  kaybolmasıdır(!)...
Bayanlar!Alışveriş yaparken kocanızın yanınızda olmadığını fark ederseniz ,hiç telaşlanmayın,polise de gitmeyin,doğruca otelinize dönün.Kocanız ,gecenin-belki de sabahın- bir vaktinde otele gelip,''o kahrolası kalabalıkta sizi  nasıl olup da  kaybettiğini,sizi bulmak için ne kadar çabaladığını ama bulamadığını, bir dahaki sefere ne olursa olsun elinizi asla bırakmayacağını'' tüm inandırıcılığı(!) ile anlatmaya çalışacaktır.''Pazarın kalabalıklığı nedeni ile bunun doğal olduğunu , üzülmemesi gerektiğini ve  Thailan'dın dünyaca ünlü safir ve yakutlarından yapılmış mücevherlerinin satıldığı mücevher fabrikasını ziyaret etmek istediğinizi kulağına fısıldayıp ''uykunuza kaldığınız yerden devam edin.Bu davranışınız ile bir taşla iki kuş vurmuş olacaksınız.Birincisi,sizin dönüşte arkadaşlarınızı kıskandıracak şık ve pahalı bir takınız olacak,ikincisi ise;bu takılara avuç dolusu para ödeyen kocanız,bir daha asla kaybolmayacaktır(!).
Thailand'ın ünlü safir ve yakutundan yapılan takıları Bankong'a yakın mücevher fabrikasında bulabilirsiniz.İşin erbabı bir dost,yakut ve safir fiyatlarının uygun olduğunu ama pırlantanın Türkiye'de daha hesaplı olduğunu söyledi.Ziyaretimiz sırasında Mağazanın satış müdürlerinden birisi Türk'tü.Thaililer de Türklerin mücevher tutkusunu biliyor olmalılar ki;satış müdürlerinden birini Türkler'den seçmişler.
Küçük bir anımsatma:Mağazalar devlete ait olduğu için pazarlık yapılmıyor.Yarı değerli taşlardan yapılmış takıları kentin alış veriş merkezinde bulabilirsiniz.Fiyatlar ucuz ,pazarlık şansınız var ama aldatılma riskini de göz önünde bulundurmanızı salık veririm.
Geniş bir alanda yer alan,içinde yapay havuzlar,tropikal iklime özgü ağaçlar ve geleneksel Thai Evlerinin bulunduğu ''Rose Gaeden'' Bangkok'un ziyaret edilmesi gerekli parklarından biri.Bu parkta bulunan gösteri merkezinde Thailan'da kız isteme ve düğün törenlerini müzik ve dans eşliğinde izleyebilirsiniz.
Bankong'u ikiye bölen Chao Praya ırmağı  üzerinde yapacağınız bir kaç saatlik tekne turunda,kente dair yeni bilgiler elde edecek,ırmak kıyısındaki lüks villaların hemen yanı başındaki derme çatma,kazıklar üzerine bina edilmiş ''konduları''görüp,Buduimin barışçı yanına tanık olacaksınız.Eğer tur programınızda varsa;bu nehire özgü ,yaklaşık 1 metre boyundaki köpek balıklarını da size verilen yiyeceklerle besleyebilirsiniz.
Bankong'da bir kent turu almanızı öneririm.Kentin çok katlı yolları ilginizi çekebilir.Paris'in Champs Eleysees Caddesi'ne öykünerek yapılmış olan Rocthdamnoen -kraliyet -Caddesi gerçekten çok güzel.Cadde üzerindeki demokrasi anıtı çok ilginç.Ne gariptir ki;demokrasiyi burada da askerler koruyor.
Eğer James Bond filmlerine meraklıysanız,konusu buralarda geçen bir filmde, Bangkok yakınlarındaki tropik ormandaki kanallarda ,ince uzun teknelerle yapılan ''ölümüne'' yarışları anımsarsınız.Yüzer pazara-damnuer saduak- işte bu teknelerle gidiyorsunuz.Hindistan cevizi ağaçları,muz bahçeleri ve renk renk orkideleriyle insanı hayrete düşüren cangılın içindeki daracık su kanalarının kıyısında,kazıklara oturtulmuş ''konduların''arasından hızla geçerek yüzer pazara ulaşıyorsunuz.Yüzer pazar,adından da anlaşılacağı gibi bazılarının hareket halinde olduğu,bir bölümünün ise kanala demirlemiş kayıkların üzerinde kurulu bir pazar yeri. Kayıklardan hediyelik eşya,meyve sebze satın alabilir,yüzer lokantalarda servis edilen -eğer denemekte kararlıysanız-geleneksel Thai yemekleri yiyebilirsiniz.
''Buraya kadar geldik,Bankong'da bolca bulunan deniz mahsullerinden yemeden dönmem '' diyorsanız. Size ''Sea Food Market'i''öneririm.Market ,Suhkumvit Caddesinde.''Yüzüyorsa bizde vardır'' sloganı ile hizmet veren bu 1000 kişilik restorantta yüzlerce deniz ürününü,buz parçacıkları ile kaplı yaklaşık 30-40 metre uzunluğundaki bir tezgahtan  ellerinizle seçip isteğinize göre pişirtebilirsiniz.Balıkların nasıl pişirildiğini merak ediyorsanız,restoranla arasında sadece genişçe bir cam olan mutfağı gören bir köşeye gidip,bu merakınızı giderebilirsiniz. , Mekan çok kalabalık olmasına karşın siparişiniz 15 dakika içinde masanıza  servis ediliyor.Fiyatlar İstanbul'daki benzerlerine göre ucuz.Ama vergiler nedeniyle şarabın pahalı olduğunu anımsatmak isterim.
Ayrıca;Thanon Phayathai Caddesi'nde bulunan ulusal tarih müzesini,Th.Na Phra That Caddesi'ndeki ulusal müzeyi,Thanon Ratchawiti Caddesi'ndeki zafer anıtını,Th.Ratchdamri Caddesi ile  Th.Withayu Caddeleri arasında yer alan Lumphini Parkı'nı görmenizi öneririm.

Nelere Dikkat etmeli?

.Thailer,güler yüzlü insanlar;her zaman tebessüm ediyorlar ve avuç içlerini göğüslerinde birleştirip hafifçe eğilerek selamlaşıyorlar.Siz de onlar gibi yaparsanız memnun oluyorlar.
.Thailand'da şu iki sözcüğü ezberinizde tutmanızı öneririm.Cümlenin başına ya da sonuna bu sözcükleri koyarsanız;işinizin daha kolay halledildiğini göreceksiniz.''Kapkunkırap-kapkunkıra:Teşekkür ederim
,Savdikap-savdika:İyi kşamlar.''p'' ile biten sözcükleri erkekler söylüyor;dikkat edin...
.Thailand'da trafik soldan.Karşıdan karşıya geçerken dikkatli olmalısınız.
.Çocukları çok sevimli.Severken dikkatli olun;sakın başını okşamayın,hoş karşılanmaz.Thailer,başı okşanan çocuğun beyninin gelişmeyeceğine ve hep çocuk kalacağına inanırlarmış.
.Bir şey satın alırken çok iyi pazarlık edin.Bazan bir malı ,satıcının istediği fiyatın onda birine alabilir bazan da yüzde 20 indirimle bile alamazsınız.Kaça alırsanız alın,satın aldığınız fiyatı en yakın arkadaşınız dahi söylemeyin.,mutsuz olursunuz.''Ucuzun da ucuzu daima vardır'',unutmayın.
.''Bangkok'un yarısı pişirir diğer yarısı yer ''.Özellikle akşam üstleri ana caddelerin kaldırımlarında yürümeniz zor olur,kaldırımlar seyyar restoranlarca işgal edilmiştir.Çekirge , karafatma ve bir çok börtü-böceğin kızartılması sırasında çıkan koku,kentin rutubeti ile birleşip üzerinize adeta yapışıp kalıyor ve siz de bu kokuyu  gittiğiniz yere taşıyorsunuz.Seyahatinizin geri kalan kısmını hastanede ya da elinizde bir serum şişesi ile dolaşarak geçirmek istemiyorsanız bu tezgahlardan uzak durun derim.
.Thailand'da kamu görevlilerinin ücretlerinin düşük olması nedeniyle rüşvetin yaygın olduğu söyleniyor.Para birmleri Baht.1 usd  31.6 THB(temmuz 2012).
Nerelerde kalınır?
Bangkok ve Pattaya'da dünyaca ünlü oteller zincirine bağlı bir çok 4-5 yıldızlı oteller var.Ancak; Thailand'da tek başınıza değil turlarla gitmenizi öneririm.Pansiyon gelenekleri yok.

TC.Bangkok Büyükelçiliği iletişim bilgileri:
Adres:61-1,Soichat,Sutthisan Road,Huay Kwang ,10310 Bangkok.
Tel:+66 2 355 54 86
E-Posta :embassy.bangkok@mfa.gow.tr.
(Bu gezi notları Lacivert Dergisinin 2006 yılı 4. sayısındaki gezi notları gözden geçirilerek kaleme alınmıştır.Temmuz 20012.)





Altın Budha 
Wat Pho Tapınağı
Geleneksel Thai düğünü 
                                                                 Wat Pho
                                                           Wat Pho Tapınağı
Yüzen pazara yolculuk 
 Budha rahipleri
 Bangkok nehrinden kraliyet sarayı
 Yeni  Bangkok
                                                        Sea Food Market

21 Temmuz 2012 Cumartesi

TAŞKENT

Yemyeşil bir ovada modern zamanlar kenti:

TAŞKENT

''Taşkent deyince gözünüzde nasıl bir kent canlandırırsınız?'' sorusunu bu satırları yazmadan önce Taşkent'i daha önceden ziyaret etmemiş olan bir çok kişiye sordum.Aldığım yanıtlar beklentime uygundu:'Steplerin ortasında;dar ve tozlu sokakları,yıkık-dökük binalarıyla hala 20.yüzyılın ilk çeyreğini yansıtan görünüşü ile tipik bir Asya kenti...'

Taşkent'i görmemiş,hakkında birşeyler okumamış kişilerin böylesi düşüncelere sahip olması olağandı.İşin gerçeği,Taşkent'e ilişkin bir kaç yazı okumama karşın ,benim görüşlerim de onlardan farklı değildi doğrusu...Ta ki; Taşkentle buluşuncaya kadar...

İpek yolunda bir kavşak

Siriderya ırmağının suladığı verimli bir ovanın ortasında kurulu olan Taşkent adına,ilkez İsa'dan 200 yıl kadar önce Çin kaynaklarında rastlanır.Uzak Asya'yı Akdeniz'e bağlayan tarihsel ipek yolu üzerindeki önemli uğrak noktalarından biri olan Taşkent,o dönemde Orta Asya'nın en eski ve en önemli kentiydi.XI. yüzyıldan başlayarak bugünkü adıyla anılmaya başlayan kent,bir çok devlete başkentlik yapmış ,özellikle Timur İmparatorluğu döneminde ticaret,sanat ve bilim kenti olarak öne çıkmıştır.1865 yılındaki Rus işgalinden sonra bir genel vali tarafından yönetilen Taşkent,1930 yılında Sovyet Özbekistan'ının,Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da bugünkü bağımsız Özbekistan'ın başkenti olmuştur.
Orta Asya'nın en eski kentlerinden biri olmasına karşın Taşkent,bugünkü görünümüne 1966 yılında yaşanan büyük can ve mal kaybına yol açan depremden sonra gerçekleştirilen imar çalışmalarından sonra kavuşmuştur.Bu gün 'eski kent ' diye anılan;dar sokakları ve kerpiç evleri ile erken cumhuriyet dönemi Anadolu kasabalarını andıran küçük bir yerleşim birimi, depremle yerle bir olan Taşkent'in deprem öncesi neye benzediği konusunda bize önemli ipuçları verebilir.
Geniş bulvarları,yeşillikler içindeki park ve bahçeleri,tipik Sovyet Mimari anlayışı ile tasarlanmış devasa meydanları,sanat ve kültür evleri,3 hatlı;kenti baştan başa kateden metrosu ve tarihsel kimliği ile çağdaş bir kent görünümündeki 2 milyon 700 bin kişinin yaşadığıTaşkent gibi bir yerde yaşamak;yerel yönetimlerimizin ve hükümetlerimizin uygulamaları nedeniyle bizler için bir düş olduğunu bildiğimden,Özbek kardeşlerimizi böyle bir kente sahip oldukları için kıskanmadım desem yalan olur.
'Acaba atalarımız  Orta Asya'dan Anadolu'ya göç etmekle iyi mi ettiler?'.
Göç etmeyip oralarda kalsaydık;Taşkent gibi parkı-bahçesi bol,trafiği insanı çileden çıkarmayan düzenli kentlerde yaşıyor olacak ve Anadolumuz'un bir çok tarihsel kentini ve doğal güzelliklerini 'rant hırsımız' nedeniyle bozmuyor olacaktık.
Kim bilir?

Nereleri ziyaret etmeli

Düzenli yerleşimleri olan kentleri dolaşmak hem orada yaşayanlar için hem de orayı gezmeye geleler için her zaman kolay olmuştur.Eğer eleinizde yeterli bir kent planı varsa;yürüyeceğiniz sokakları,görmeyi planladığınız tarihsel yapıları,kısa sürede olsa soluklanmayı düşündüğünüz parkları,kısaca 'neyi' arıyorsanız 'onu' elinizle koymuşcasına bulursunuz.Bu açıdan Taşkent benim için, kolayca gezilebilen kentler kümesine girer.
Taşkent'i tek başınıza dolaşacaksanız size önerim sürücülü bir araba kiralamanızdır.Bu bir taksi de olabilir,eski doğu bloku ülkelerinin bir çoğunda olduğu gibi özel araba da...Günlük kiralama ülkemizle kıyaslanmayacak kadar ucuz.Sürücü ile nasıl anlaşacağım diye bir endişeniz olmasın;konuştukça, dil sorununuzun bir süre sonra ortadan kalktığının ayırdına varacaksınız.Özbek dili,Anadolu Türkçesine yakın.Bir çok sözcük aynı.Ancak söylenişine alışmak için bir süre geçmesi gerekli.Kenti bir Özbekle birlikte dolaşmanın bir başka yararı da onları tanıdıkça iki ulus arasındaki benzerliklerin tahminlerinizden çok daha fazla  olduğunu görecek olmanızdır.
'Kenti gezmek için bir kılavuza gerek yok' diyorsanız,iyi bir planlama yapıp ondan sonra yola koyulmalısınız.Öncelikle ideceğiniz yerleri kent planında işaretleyin.Gersi ayaklarınızın dayanma gücüne kalmış.Bu arada,Orta Asya'nın ilk metrosu olan ve 1977 yılından beri hizmette olan  3 hatlı Taşkent Metrosunun  da kenti keşfetmenizde büyük kolaylık sağlayacağını unutmayın.
Babür Parkı:S.Rustavelli Caddesi ile Babür caddesi arasında yer alan bu park ünlü Türk  Hakanı Babür Şah adına yapılmış.İçinde Babür Şah'ın bir heykeli ve süs havuzları var.
Ali Şir Nevai Ulusal Parkı:Halkların Dostluğu ve Furkat caddesi arasında yer alan ve ünlü Türk düşünürü Ali Şir Nevai adına yapılan bu park ,hemen yanı başındaki  Özbekistan Ulusal Parkı ile birlikte benim Taşkent'te gördüğüm parkların en büyüğü idi.Çok geniş bir alan yayılmış olan bu parkta bir çok çay bahçesi ve lokanta var.Yapay gölde teknelerle dolaşmak olası.Ali Şir Nevai'nin heykeli önünde resim çektirmeyi de  unutmayın.
Bana kılavuzluk yapan Mir Sabit Azimoviç,parkların Sovyet döneminde çok bakımsız olduklarını,bağımsızlıktan sonra yeniden düzenlendiklerini söyledi.Bu arada Özbekler'in park karşılığı olarak 'istrahatgah' sözcüğünü kullandıklarını yeri gelmişken yazayım.
Ali Şir Nevi Parkı'nın hemen güneyinde Halkların Dostluğu Meydanı yer alıyor.Ziyaret ettiğim bir çok eski 'doğu bloğu' ülkelerinde böylesi büyük meydanları çok gördüm.Daha önceki gezi notlarımda yazdığım gibi bizim ülkemizde 'meydan' diye adlandırdığımız alanlar,bunların yanında halı saha gibi kalır.
Acı ama gerçek.
Meydanın üst yanında Sovyet Mimari anlayışı ile yapılmış bir kongre merkezi var.Alt yanında ise ;adı'yetimlerin babası 'olan,13 küçük çocuğun ve onlara babalık eden bir yaşlının betimlendiği heykeller kümesi var.Mir Sabit,'bu meydanda binlerce kişinin katıldığı açık hava gösterileri ve dinletileri yapılıyor' dedi.
Meydanın güneyinde,sırtını A.Kadiri Parkına dayanmış olan sirk binasını görebilirsiniz.Çeşitli gösterilerin yapıldığı bu binada o günkü gösteri Davit Coperfield'indi
Yeni Taşkent ile eski kentin arasında yer alan kapalı pazar yeri,dışardan bir uzay araştırmaları merkezini çağrıştırıyor.Zarakaynar caddesi üzerindeki Eski Java meydanında,iki katlı dairesel planda yapılmış pazar yerinde Özbekistan'da yetişmiş tüm meyve ve sebzeleri bulabilirsiniz.Fiyatları ise; bizimkilerin yanında bir hayli güdük kalıyor.
Pazarın hemen yanıda bulunan Arap Camisini ziyaret edebilirsiniz.
Eski kent,A.Kadiri Parkı ile Eski Java meydanının hemen arkasından başlıyor.Genellikle kerpiçten yapılmış,ortasında avlu olan birer-ikişer katlı evlerin arasındaki daracık sokaklardan geçerken kendinizi 100 yıl geriye götüren bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissedersiniz.Eski Kent,Taşkent'in merkezine yürüyerek 10-15 dakiklık bir mesafede ancak;çok farklı bir dünya...Akla kara gibi...16.yy dan kalma Hastimam Medresesi de burada.
Taşkent'te Türk mimar,mühendis ve yüklenicilerinin izlerini her yerde görmek mümkün.Neredeyse her yeni yapıda onların alınteri,emeği ve imzası var.Özbekistan Meclis binası buna en güzel örnek.Büyük bir bahçenin ortasında yer olan meclis binası,bağımsızlık meydanının hemen yanı başında.Bağımsızlık meydanı,Özbekistan'ın bağımsızlığının ardından yeniden düzenlenmiş ve  bir zafer takı ile taçlandırılmış...
Eğer resme ilgi duyuyorsanız; güzel sanatlar müzesini de gezi programınıza almalısınız.Müze,bağımsızlık meydanının hemen karşısında yer alıyor.Müzeyi dolaştıktan sonra sonra kendinizi biraz yorgun hissetmeniz doğal.Bir kaç adım ötedeki Emir Timur Parkına kadar sıkın dişinizi.Parkın hemen köşesindeki büfeden Özbeklere özgü Pulsar  birası alıp  Emir Timur heykelini   görebileceğiniz bir oturağa oturun.Bir yandan biranızı yudumlarken öte yandan da Timur ile Ankara savaşında karşıkarşıya gelen Yıldırım Beyazıt 'ın askerlerinin,  hayatlarında ilk kez gördükleri Timur ordusunda yer alan filler karşısındaki şaşkınlıklarını gözünüzün önüne getirin.Ve ardından bizim parklarımızın neden heykel fakiri olduğunu anımsayıp; hayıflanın.
Moskova'daki Arbat sokağının bir benzeri de burada var.Ünlü ünsüz bir çok ressamın,resimlerini sergilediği alan,Büyük Turon Caddesi ile Emir Timur Caddesinin arasında...Burada Özbek el sanatlarının özgün örneklerini de bulabilirsiniz.Fiyatlar oldukça uygun.Size  porselen çay seti almanızı öneririm.İyi kalite bir çay seti ,tepsi,demlik ve ltı bardak yaklaşık 20 US doları.Ancak buradaki alış verişi,gezinizin sonuna saklayın.Çünkü;satın alacağınızı umduğum 'hediyeliklerle' kenti dolaşmanız güç olabilir.
Bu alanın hemen yanı başındaki Emir Timur Tarih müzesini ziyaret ederseniz,Özbek tarihine ilişkin yararlı bilgiler edinebilirsiniz.
Manon Uygur Caddesi üzerindeki Kukça Mescidini ve öğrencilere-mollalara din eğitimin verildiği Buruni Caddesindeki Kukledaş Medresesi ile  Nukus Caddesindeki
ortodoks kilisesinini ziyaret listenize alırsanız ;Taşkent'i daha yakından tanırsınız. 


Mutfakta bir Türk mü var?
Özbek Mutfağı,bizim mutfağımızla yakın benzerlikler gösteriyor.Orta Asya Mutfağının baş yemeği mantı,Özbek Mutfağında da baş köşeye kurulmuş. 
Poğaçaya,daha çok çiğ böreğe benzeyen samsa da Özbek Mutfağının vazgeçilmezlerinden.O kadar ki;bizde dürüm neyse ,onlarda da samsa o.'Fast food' olarak da hemen her yerde bulabilirsiniz.Üstelik fiyatı da çok uygun...
Ama Özbek Mutfağı deyince akla ilk gelen Özpek Pilavı olmalı.Özbek Pilavını lokantalarda da bulbilirsiniz.Ancak benim gibi Özbek bir ailenin yanında kalacak kadar şanslıysanız; pilavın'hasını' yiyebilirsiniz.
Evde konuk varsa;Özbek Pilavını  genellikle evin erkeği yapıyor.Masada hizmet etmek de onun işi...Nohut,esmer pirinç,soğan ve parça et pilavın ana malzemeleri.Baharat olark da dövülmemiş kimyon kullanılıyor.
Özbek Mutfağına özgü başka yemekler de var:İri doğranmış havuç,şalgam,soğan ve tike et ile yapılan şurpa(çorba),et,mercimek,bulgur ve havuçtan yapılan mastva ve halim.Halim,12 saat kaynatılan sığır kemiğinden elde edilen jöleye havuç ve parça et konarak yapılıyor ve kahvaltıda yeniyor..Buzdolabında bekletilmiş paça gibi.Onlar iştahla yeiyor ama bana biraz 'ağır' geldi.

Bize benziyorlar
Ayrı bir coğrafyada olmalarının yanı sıra,100 yılı aşkın bir süredir Ruslarla bir arada yaşamalarının getirdiği anlayış farklarını bir yana bırakırsak Özbeklerle,benzerliklerimiz çok.Bu benzerlik ,salt sözcüklerin benzerliği ile sınırlı değil.Aile yapıları,konuklara karşı gösterdikleri ilgi bize çok benziyor.
Taşkentlilerin,henüz çok azı apartman yaşamına geçmiş.Apartman yaşamı ile tanışmamış aileler,genelde ortak bir avluyu çevreleyen evlerde  ya da odalarda yaşıyorlar.Baba,ana,evli ya da bekar çocuklar aynı avluya bakan evlerde yaşıyorlar.Ama evsahibim,bu durumun hızla değişmeye başladığını,son yıllarda çocukların ayrı evlerde yaşama isteğinde olduklarını hayıflanarak söyledi
Baba-ata,evin reisi.Ama yetkiler açısından ananın yetkileri da ondan az değil...Mir Sabit'in deyişine göre'Özbek'te kadın-erkek müsavi'.
Aklınızda bulunsun
.Özbek parası som.Bir USD  yaklaşık 1890 som  ediyor.(Haziran 2012)
.İstanbulda bir lüx restoranda yediğiniz yemek için  garsona ödediğiniz bahşiş kadar bir paraya ,ortalama bir restoranda  4 kişi yemek yiyebilirsiniz.Bu hesap iyi bir restoranda ikiye ,üçe katlanır ama yine de fiyatları bizden çok ucuz.
.Kent içinde taksi ücreti mesafeye göre değişiyor;  2-3 dolar.Özel araçlarını bir kısmını da taksi olarak kiralayabilirsiniz.
.Evlerde pansiyoner olarak kalabilirsiniz.Bu pansiyonerlik size günlük 10-15 dolara mal olur.Burada rahatlıkla kalabileceğiniz yıldızlı oteller de var.Ama benim önerim bir ailenin yanında pnsiyoner olarak kalmak.Özbekleri daha yakından tanımak için iyi bir fısat olur bu...
.Özbekler çayı çok seviyorlar.Porselen demliklerle servis ettikleri çayı,çorba kaselerine benzeyen küçük fincanlarda içiyorlar.Ve fincanı yarım dolduruyorlar.Fincanınızın  tam dolu olmasını isterseniz'Rus usulü' demeniz gerekir.
.Özbekistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke Türkiye.1991'de tanımış,1992'de Büyükelçiliğimizi açmışız.İlk tanıyan ülke olmamıza karşın siyasi ilişkilerimiz 'limoni'.Ama Özbek halkı siyasiler gibi düşünmüyor.Bizler ,onlar için 'uzun yıllardır görmedikleri,batıdan gelmiş yakın akrabalarıyız'.
.Türk olduğunuzu,Türkiye'den geldiğinizi öğrenince çok yakın ilgi gösteriyorlar.Sizinle resim çektirmek isteyenler az değil.
.Türkiye Büyükelçiliği,Akademik Yahya Gulyamov Ku'çesi no:87 adresinde.Telefonu:+998 71 113 00
E-posta:embassy.thaskent@mfa.gov.tr

Not:Bu gezi notları 2006 yılında Lacivert Dergisinde yayınlanmış ve kısmen düzenlenerek yeniden kaleme alınmıştır.
 Özbekistan'nın Anası
 Meclis Binası
Büyük Turon Sokağı
 Emir Timur Türbesi
 Emir Timur Heykeli
 Mir Sabit Azimoviç ve Ailesi
Halkların Dostluğu Meydanı ve Yetimlerin Babası Heykeli