25 Kasım 2015 Çarşamba

San Marino





SAN MARİNO

Bunlar Ulusal Futbol Takımlarının ilk deplasman golünü bize atmamışlar mıydı?

Yurtdışı yolculuklarımın önemli bir bölümünü Avrupa ülkelerine yaptım. Şu ana kadar saymadım ama iş seyahatleri de dahil olmak üzere bu ülkelere 150’nin üzerinde seyahat ettiğimi söyleyebilirim. Söz gelimi Almanya’ya en az 20 kez gitmeme karşın, ne Andora’ya, ne Monaco’ya ne de Lihteştayn ve San Marino’ya hiç gitmedim. Birçok kez bu ülkelerin çok yakınlarına kadar gitmiş olmama karşın bir türlü buraları görmek nasip olmadı. Sonunda, gidemediğim ülkelerden biri olan San Marino’yu, Rimini’de açılan bir fuarı ziyaretim sırasında serbest olan bir günümde ziyaret ettim.
San Marino'dan Kuş Bakışı

Dünyanın En Eski Cumhuriyeti
San Marino hakkında edindiğim bilgiler içinde bana en ilginç geleni, bu devletin dünyanın en eski cumhuriyeti olduğuydu. Yaklaşık 30 bin kişinin yaşadığı bir yere ‘’devlet demek ne derece doğrudur’’ diye düşünenleriniz olacaktır. Ancak, bayrağı, kendine özgü İtalyancası ve ulusal kimliklerine düşkünlükleri ile San Marino, sınırları cetvelle çizilmiş, ulusal bilince sahip olmayan milyonlarca, nüfusuna karşın bir türlü ‘’devlet olamayan’’ sözde ülkelerin yanında gerçek bir devlettir.
San Marino'da Gün Batımı

San Marino, denize kıyısı olmayan, Adriyatik Denizi'nden yaklaşık 20 km içerde, Apenin Dağları arasına sıkışmış ve deniz seviyesinden yaklaşık 750 metre yükseklikteki Titano Tepesi (Monte Titano) üzerine kurulmuş bir kent devleti. Kuruluşu yaklaşık 1700 yıl geriye gidiyor. Zamanın egemeni Roma’nın zulmünden kaçan hıristiyanlar, başlarında taş ustası Marinus olmak üzere gelip bu tepeye yerleşerek ve aşağı ovadan bakıldığında bir kartal yuvasını andıran bu günkü San Marino’yu kurmuşlar. Bu gün yüksek ve kalın taş duvarlarla çevrili olan San Marino’yu kuranların başında yer alan Marinus’un iyi bir taş ustası olması, bu kalın ve yüksek taş duvarların nedenini açıklıyor olsa gerekir. İlk yerleşimden sonra San Marino’nun egemenleri, zaman içinde Titano tepesinin eteklerinde yer alan arazileri de satın alarak San Marino’yu bu günkü sınırlarına kavuşturmuşlar.
Teleferik

Nerelere Gidilir
San Marino, etrafı yüksek surlarla çevrili, bu surların üzerinde gözetleme ve savunma amaçlı yapılmış kuleleri, daracık, taş döşeli sokakları, yine bu sokakların her iki yanında birbirine omuz vermiş taş evleri ile sizi bulunduğunuz çağdan 500 yıl öncesine götürecek mimarisi ile görülmesi gereken bir kent. Gerçekte birçok kentte, özellikle tarihsel özellikleri olan kentlerde söz gelimi Lizbon’da, Valetta’da, Tallin’de, Filibe’de ya da Rabat’ta (Malta) sizi birkaç yüzyıl gerilere götürecek, o günden bu güne değişmeden kalmış sokaklara, hatta mahallelere rastlayabilirsiniz. Ancak San Marino’yu bu kentlerden ayıran en büyük özellik; San Marino’nun tamamının, yüz yıllar öncesi özelliğini korumasıdır. San Marino’yu da özel kılan da bu olsa gerekir.
Kulelerin En Büyüğü Guita- Cesta'dan Görünüş

San Marino’nun görülesi yerlerinin başta geleni, kentin içindeki küçük kalelerde yer alan Guita, Montale ve Cesta kuleleridir. Kulelerin en büyüğü Guita 11. Yüzyılda yapılmış.
Başka Bir Açıdan Guita

Kule öyle bir yarın başında kurulmuş ki, kuleden aşağıdaki ovaya bakarken kendinizi uçakta sanıyorsunuz. Ovanın görünüşü müthiş.  İkinci büyük kule ise Cesta’dır. Kule yine savunma amaçlı olarak 13. Yüzyılda yapılmış. Kule’nin içindeki müzede, zamanında kullanılmış silahları yer alıyor. Bu arada şunu da eklemeden geçmeyeyim:
Çesta Kulesi


Cesta Kulesinin en güzel fotoğraflarını Guita’dan, Guita’nınkileri ise Cesta’dan çakebilirsiniz. Ziyarete kapalı olan 3. Kule olan Montale, kulelerin en küçüğü. Kulenin yapım tarihi 14. Yüz yıla kadar gidiyor. Bu kulenin en güzel görüntülerini ise Cesta’nın en tepesinden alabilirsiniz. Her üç kule de dimdik ayakta; sanki birkaç yıl önce yapılmış gibi…

St.Marinus Müzesi, St. Francis Kilisesi, Plazzo Publica ve İşkence Müzesi San Marino’da ziyaret edebileceğiniz yerlerden bazıları. Plazzo Publico (Halk Evi), ilk kez 14. Yüz yılın sonlarında yapılmış ön cephesi 2 sütunlu olan bu taş yapının bir de saat kulesi var. Plazzo Publico’nun şimdiki yerinde olan ilk bina  ilk yapıldığı tarihten itibaren birçok onarım geçirmesine karşın 19 yy’da yıkılmış, bu günkü binanın temeli 1884’de atılmış, yapımı yaklaşık 10 yıl sürmüş. Mimarı Francessco Azzuri’ymiş. En son onarımı ise 1996 yılında Mimar Gae Aulenti yapmış. Plazzo Publico’da birçok yönetim odası var. Genel kurullar, toplantılar ve kamusal törenler burada yapılıyomuş. Saat 09.00-17.00 arası ziyaret edilebiliyor.
Plazzo Publico

 Plazzo Publico’nun önünde, ortasında heykel bulunan bir de küçük meydan var.

St Marinus Bazilikası şimdi müze olarak kullanılıyor. Bazilikanın geçmişi 700 yüz yıla dayanıyor. Ama bu günkü haline 1836 yılında kavuşmuş. Neo Klasik biçemli bazilikanın Korint tipi 6 sütunlu girişi ve bu girişin üstünde Roma tapınaklarını andıran üçgen bir alınlık var.
St. Marinus Bazilikası

Canlı Olarak Bir Kaç Saksı Çiçeği ve Ben- San Marino'da Tipik Bir Sokak
Gittiğiniz kentlerde mutlaka müze, saray ve kilise dolaşıyorsunuzdur. Size önerim, San Marino’da bu alışkanlıklarınızı bir süre terk edin. Sizi bu günden alıp ortaçağa götürecek olan bu güzel kentin sokaklarında amaçsız dolaşın, evleri inceleyip, 500 yıl öncesini, hatta 1000 yıl öncesini hayal edin ve kenti yaşamaya çalışın.
Tipik Bir Sokak Daha

Ben öyle yapıp, kenti yaşamaya çalıştım. Dar sokaklarda dolaşırken, yorulmasanız bile ‘’ yoruldum'' bahanesiyle altınızda uzanan yemyeşil ovayı kuşbakışı göreceğiniz bir kafede, bir bardak nefis İtalyan şarabı yudumlayın.  O muhteşem manzarayı içinize sindirdikten sonra, hemen her sokakta hediyelik eşya satan küçücük dükkanlardan eşinize- dostunuza bir şeyler satın alın. Sonrasında acıkmayı beklemeden, yine kale surları üzerine konuşlanmış bir restorana oturup, bir bardak bira eşliğinde hafif bir şeyler atıştırın. Demem o ki;  San Marino’yu yaşayın.
St.Marinus Bazilikası

San Marino’da bir de teleferik var. Kentin dışından kalkan teleferik sizi San Marino’ya (Borgo Maggiore) ulaştırıyor. Eğer San Marino’ya otobüsle gelirseniz teleferik otobüsün son durağının çok altında kaldığı için binemezsiniz. Yok! araba ile gelirseniz; o başka. Hediyesi 5 euro.

Ne Yenir Ne İçilir
San Marino Mutfağı orijinal özellikleri olan bir mutfak değil. Zaten dört bir yanı İtalya ile çevrili olduğu için İtalyan Mutfağının etkisinde kalmaması mümkün de değil. O nedenle burada en çok yiyeceğiniz şeyler makarna türleri ve pizza.







İçeceklerine gelince; buralara kadar gelip de ünlü şaraplarından tatmamak olmaz. Zaten San Marino’da tüm bir günü geçireceğiniz için yemek yerken ya da bir kafede dinlenirken bu şaraplardan tatmak için yeterli zamanınız olacaktır. Buranın evde yapılan şaraplar da ünlü dediler ama oturduğum kafelerdeki listelerde ev şarabına rastlamadım.

Bu arada Titanbrau Ambrata birasını  ve Limoncello denilen buraya özgü limon likörünü de deneyin.

Tatlılardan ise buraya has çikolatalı keki önerebilirim. Adını 3 kulelerden almış: Torta de Tre Monti.

San Marino’ya gelip de dondurma yememiş olmaz. Mutlaka lezzetli dondurmalarının tadına bakın.

San Marino’da yemek fiyatları abartılı değil. Makarnalar ve, pizzalar yaklaşık 4.5-6.5 euro civarında. Yanlarında bir bardak şarapla 8-10 euro hesap ödersiniz.



Alış Veriş
San Marino’nun ana geliri turizm. Bu nedenle tüm sokaklarında hediyelik eşya satan birden çok dükkan var. Bu hediyelik eşya dükkanlarında, İtalyan yapımı saatler, magnetler, San Marino için neredeyse dış satım kalemi sayılacak pul koleksiyonları, mermer tozu ve polyester ile karıştırılıp kalıba döküldükten sonra bir tür metalle kaplanmış kral, tanrı ve şövalye heykelleri satın alabilirsiniz. Fiyatlar, parası Euro karşısında pula dönmüş bir ülkenin yurttaşı olarak bana bile pahalı gelmedi. Belki turizm sezonunun sonunda gittiğim için fiyatlar indirimdeydi. Bilemiyorum.

Alışverişlerinizde küçük bir pazarlık payı var. Aklınızda bulunsun.

Nelere Dikkat Etmeli

.San Marinolular ulusal kimliklerine çok düşkünmüşler. Hani bir İskoç,
-'' İngiliz misiniz? ''sorusuna nasıl tepki verirse, San Marinolular da '' İtalyan mısınız ?''sorusuna aynı ölçüde tepki verirlermiş. Benim başıma gelmedi ama gene de uyarayım dedim.
.Kenti rahatlıkla, size çarpacak otomobil korkusu olmadan dolaşabilirsiniz. Çünkü surların içine dışradan motorlu araç sokmuyorlar. Sokaklarda dolaşan bir kaç araba ise resmi araçlar sanırım
.Bu arada San Marino’ya turizm mevsiminde gelenler ‘’yankesici var’’ uyarısında bulunuyorlar. Ben kasımda orda olduğum için ‘’yankesici sezonuna’’ denk gelmedim.
.Kulelere giriş paralı. Kapalı olan 3. kule dışında her kuleye giriş 4.5 euro. Bu arada müzeler de paralı. Ama siz iki kule ve üç müze için bilet alırsanız 10 euro ödeyersiniz, aklınızda bulunsun.
San Marino’luların biz Türklere sempatisi varmış dediler. Aslında Avrupalılar bize pek sempatik bakmazlar. Bu nedenle şaşırmadım desem yalan olur. San Marino Ulusal Futbol Takımının deplasmandaki ilk, dünya  kupası elemelerindeki ilk ve penaltı dışında attığı ilk gölü bizim Ulusal Futbol Takımımızın filelerine atmış olması bu sempatinin nedeni olabilir mi?  Ne dersiniz ?.

Nasıl Gidilir
San Marino’ya ülkemizden kalkan bir uçakla doğrudan gidemezsiniz. Önce Bologna’ya uçakla, oradan da yaklaşık 2 saat süren tren yolculuğu ile Rimini’ye gitmeniz gerekli. Rimini tren istasyonun hemen yakınındaki otobüs durağından San Marino’ya otobüs kalkıyor. Rimini San Marino arası yaklaşık 20 km olmasına karşın otobüs yolculuğu dur-kalkla yaklaşık 50 dakika sürüyor. Otobüs sizi surların dışında bırakıyor, kente yürüyerek gidiyorsunuz. Otobüs gidiş- dönüş 10 euro.
-----
(Kasım 2015)

Resim yazısı ekle

San Marino

Ziyarete Kapalı Olan En Küçük Kule-Montale
Cesta Kulesindeki Savaş Gereçleri Müzesi
San Marino Yerel Bira Markaları
Rimini San Marino Otobüs Saatleri