BUENOS AIRES
''Güzel Havalar'' ve Tangonun kenti
Bu güne
değin 70'e yakın ülkeye gittim. Bu ülkelerin hiç biri ekvatorun güneyinde
değildi. Yıllar önce Singapur'dayken ekvatora 150 km kadar yaklaşmıştım ama o
kadar; güneye geçmek kısmet olmadı...
İstanbul'dan
kalkan uçağımız yaklaşık 12 saat havada kaldıktan ve Sao Paulo'da 2 saat
kadar oyalandıktan sonra, Buenos Aires hava alanına zamanında indi.
Saatime baktım; yolculuğumuz 17 saat sürmüş. Ekvatoru ilk kez geçmenin
coşkusundan olacak kendimi hiç de yorgun hissetmedim.
|
Paseo Del Rosedal |
Geçmişe Şöyle Bir Göz Atalım
İspanyolca'da
anlamı güzel
havalar olan Buenos Aires 8
milyon nüfusu ile Güney Amerika'nın 2. büyük kentidir. Kent nüfusunun çoğunluğu
İspanyol ve İtalyan kökenlilerden oluşuyor. Ancak Araplar, Ermeniler, Museviler
ve Doğu Asyalılar da azımsanmayacak bir nüfusa sahipler. Kent'i ilk kuranların
(1536) İspanyollar olduğu biliniyor. İşgalden hemen sonra yerlilerin mukavemeti
ile karşılaşan istilacılar, bir kaç yıl sonra buraları terk ediyorlar. 1580
yılında ise; bir daha geri dönmemek üzere bu topraklara yerleşiyorlar. Tarihsel
süreçte her zaman önemli bir liman kenti olan Buenos Aires, 1880 yılından bu
yana Arjantin'in başkentidir.
Nerelere Gidilir
Size
ilk önerim, Türkiye ile 5 saatlik zaman farkı nedeniyle zaten erkenden
uyanacağınız için henüz günlük trafik başlamadan 144 metre genişliği ile
dünyanın en geniş bulvarı olan 9
Juli Bulvarı'nın, bizdeki orta
karar bir cadde genişliğindeki kaldırımlarında yürümeniz olacaktır. Cadde, yan
yollar, ortadan geçen metrobüs yolları ile birlikte 22 şeritten oluşuyor. ''Karşıdan
karşıya geçmek bir hayli zaman alıyor'' dersem
abartmış olmam.
|
9 Juli Avenue - Eni 144 Metre |
Bulvarın
ortasında kentin kuruluşunun 400. yılı anısına 1936 yılında yapılmış olan bir Obelisk(dikili
taş-Colon) var. Mimar Alberto Prebisch'in eseri olan bu dikili taşın
yüksekliği 68 metre. Burası, fotograf çekmek için en uygun ışığı sabah
saatlerinde alıyor. Dikili taşın hemen çevresindeki yeşil alan,
akşamları, çoğunlukla 14-18 yaş arası kızlı erkekli gençlerin uğrak yeri.
Gitar çalıyorlar, şarkı söylüyorlar, oyun oynuyorlar... Kısaca gençliklerini
yaşıyorlar. Bir süre izledim onları; ne kavga, ne hır gür; bir de sıcak
ülke insanı olacaklar(!).
9 Juli
Bulvarı'nın üstünde ve her iki yanında, aralarında Donkişot'un ki de olan yontular, süs havuzları ve çok güzel binalar var. Bu binaların en
ünlüsü ise hiç kuşkusuz dikili taşa çok yakın olan Theatre Colon.
Rehberimiz Maria anlatıyor, ben not alıyorum:
|
Colon- Av 9 Juli |
-''Tiyatro
binası mimar Francesco Tamburini tarafından tasarlanmış ve 1908 yılında ilk kez
Aida operası ile perdelerini açmış. 6 katlı balkonu bulunan binanın koltuk
kapasitesi 2500 kişilikmiş. Bir kaç mimari biçemin bir arada uygulandığı bu
pembemsi kırmızı binanın dış duvar kabartmaları ve yontuları ise Luigi
Trinchero'nun eseriymiş.
|
Theatre Colon |
Theatre Colon, dünyanın en iyi üç , ses kalitesi en
iyi beş opera binası arasında yer alıyormuş. Yıllar içinde birçok kez
onarılmış. En son onarımı ise 2006 yılında başlamış ve 2010 yılında
tamamlanmış.'' Küçük bir not: Theatre Colon'un en güzel fotografını ise öğle
üzeri çekebilirsiniz.
…
Umarım
yürümekten hoşlanırsınız. Zaten bir kenti tanımanın en iyi yolu onu yürüyerek
dolaşmaktır. O halde 9 Juli Bulvarını dikine kesen Av.
De Mayo'dan Plaza De Congreso'ya doğru yürümeye başlayalım. Av. De Mayo uzunca bir bulvar.
Plaza De Mayo'dan başlayıp kongre binasına kadar uzanıyor. Bulvarın batı ucundaki
Ulusal Kongre Binasının muhteşem bir görüntüsü var. Congreso'nun ön cephesinde
büyükçe bir park (Plaza Congreso ) ve bu parkta, yüksekçe bir kaideye yerleştirilmiş onlarca
yontudan oluşan bir anıt var.
|
Plaza Congreso |
Parkta dikkatimi çeken bir başka yontu ise;
Rodin’in ‘’Düşünen Adam’yıdı’’ Garibim,
parkın bir köşesine çekilmiş düşünüp duru… Sordum; kopyaymış… Benzerini
Sevilla’da gördüğüm, çevresi’nin uzunluğu, toprak üstündeki kökleriyle birlikte
yaklaşık 20 metre olan bir kauçuk ağacı ise parkın bir başka köşesinde…
|
Congreso Park- Düşünen Adam: Düşünüp Duru... |
Ağaç,
demir parmaklıklarla koruma altına alınmış. Kongre Binası'nı fotograflamak için en uygun zaman, sabah ile ikindi
arası; akşama doğru güneş binanın arkasından vurduğu için Congreso'nun ön yüzü
karanlıkta kalıyor.
|
Tortoni'ye Giriş Sırası |
Şimdi
geldiğimiz yoldan geriye doğru yürüyelim. Hedefimiz Plaza De Mayo. Ulu
ağaçların gölgelediği Av. De Mayo’nun her iki yanında et lokantaları var. Hazır
yolumuzun üstündeyken ve vakit henüz öğle yemeği için erken olduğundan, Buenos Airse'e gelen hemen herkesin gittiği
ünlü Cafe Tortoni'ye uğrayalım. Önceden yer ayırtmadıysanız, kapıda
kuyruğa girip sıranızın gelmesini bekleyeceksiniz. Bizim 20 dakika beklemek
zorunda kaldığımızı yeri gelmişken söyleyeyim. Maria anlatıyor: ''Tortoni
Cafe, Fransız asıllı Touan adlı bir girişimci tarafından1858 yılında işletmeye
açılmış. Bugünkü yerine ise (Av. De Mayo 825) 1880 yılında taşınmış.
|
Cafe Tortoni |
Açıldığı
günden bu güne her zaman politikacıların, sanatçıların, şairlerin ve yazarların
uğrak yeri olmuş. Zaman zaman şiir dinletilerine ve tangoya ev sahipliği
yaparmış. '' Binanın dışı yalın ve gösterişten uzak. İçi ise; 20. Yüz yıldan esintiler taşıyor. İçerisi,
çoğunluğu ben yaşlardaki turistlerle dolu.
Anladığım kadarıyla gençler, eğer turist değillerse; burayı fazla ciddi
ve kasvetli buluyorlar. Peki neden bu kadar ünlü? Ünü, ünlülerin uğrak yeri
olmasından geliyor olmalı.
|
Cafe Tortoni |
Genelde insanlar böyle yerlere gitme ihtiyacı
duyarlar. Peki ben neden gittim? Az önce söyledim: Buenos Aires'e gelip de
Tortoni'ye uğramamak olmaz. Sizin de başınıza gelmiştir. Dönüşünüzde, Boenos
Aires’e sizden önce giden birinin,
-‘’Şekerim!
Tortoni’de bir kahve içtiniz mi?’’ sorusuna, yanılıp şaşırıp,
-‘’Gidemedim’’
yanıtı verdiyseniz; yandınız; ‘’Gidemedim’’ yanıtının karşılığı çok acımasız
olur.
-‘’Alınmayın
ama Tortoni’de bir kave içip, lezettli pastalarından tatmadıysanız, Buenos
Aires’e gitmiş sayılmazsınız.’’. Yandı gülüm keten helva. Seyahat için
harcadığınız onca paraya mı yanarsınız, yoksa o kişiye nezaketinizden dolayı
gerekli yanıtı verememenize mi?
Bu tür
diyalogdan uzak durmak istiyorsanız; Tortoni’ye bir yol uğrayın…
|
Plaza De Mayo |
Tortoni'den
ayrıldıktan 3-5 dakika sonra, Av. De Mayo'nun sonuna ulaştık. Son demem sözün
gelişi: Aslında bir son değil. Plaza De Mayo(Mayıs Meydanı), Arjantinliler’in İspanyollar’dan
bağımsızlıkları ile sonlanan (Mayıs 1810) özgürlük eylemlerinin başladığı başladığı meydan. Bu meydan, sadece
Buenos Aires'in değil, Arjantin'in en ünlü meydanıymış. Buenos Airesliler
buraya, Buenos Aires’in Kalbi
diyorlar. Az önce Arjantin'in özgürlük hareketinin burada başladığından söz
etmiştim. Arjantin’i faşist diktatörlüğe götüren ilk hareketler de bu
meydandan başlamıştı malesef.
Meydan,
aman aman büyük değil. Ancak; çevresinde önemli binalar var. Bunların en ünlüsü
başkanların resmi ofisi ve ikametgahı olarak kullanılmış, pembe renkli Casa Rosada'dır(pembe ev).
|
Casa Rosada |
Mimar E.Aberg'in 1882 yılında yaptığı binaya daha sonra Francesco Tamburini
bazı eklemeler yapınca; bu günkü Casa Rosada ortaya çıkmış(1898). Binanın
renginin pembe olmasının nedeni, harca katılan sığır kanıymış. Bu bilgi bana pek
inandırıcı gelmedi doğrusu...
|
Plaza De Moya- Özgürlük Anıtı(Mayıs 1810) |
Plaza
De Mayo'nun güneyinde yer alan Casa Rosada şimdilerde eski başkanların
eşyalarının sergilendiği müze olarak kullanılıyor. Binanın ön cephesinde,
meydana bakan balkondan başkanlar halkı selamlarmış. Eva Peron'un da bu
balkondan Arjantinlilere seslendiğini öğrenen Japon turistlerden fırsat bulup
da balkona çıkamadım. Niyetim o balkondan alandaki düşsel kalabalığı
selamlamaktı; olmadı. Casa Rosada’ya giriş bedava.
Meydanın
doğu tarafında ise Catedral Metropolitana bulunuyor.
Buenos Aires'in en ünlü katolik kilisesi olan Metropolitana'nın bu günkü yerine
daha önce bir kaç kez kilise yapılmış.
|
Cathedral Metropolitana |
Şimdiki kilise ise 1791 yılında hizmete
girmiş. Ön cephesi Kadim Yunan tapınaklarından esinlenilerek 12 havariyi temsil
eden 12 sütunlu olarak tasarlanmış. Neoklasik biçemli kilise, bir değil birden
fazla mimarın imzasını taşıyormuş.
Kilisenin
hemen arkasında Arjantin Ulusal Bankası'nın bulunduğu bina var. Ulusal Banka binasının görülecek nesi var
demeyin. Burası 1880 yılına kadar tiyatro binası olarak kullanılmış. Bir başka
deyişle burada Theatre Colon faaliyet gösteriyormuş. 1880 yılında burası banka
olarak kullanılmaya başlayınca Theatre Colon şimdiki yerine taşınmış.
|
Arjantin Ulusal Bankası-İlk Theatre Colon |
Plaza
De Mayo’ya hemen yürüyüş mesafesinde olan Av Callao, Buens Aires’in ünlü caddelerinden biri... Burası rehberimizin
dediğine göre 24 saat uyumazmış. İstiklal Caddesi’nin kulakları çınlasın. Anlayacağınız
eğlenceli bir cadde. Av Callao üzerinde bulunan en ünlü ve en eski mekan
Milling Cafe’imiş. Onarımda olduğu için içeri giremedik.
Paseo
del Rosedal(gül bahçesi), kentin Palermo
bölgesinde. 1914 yılında Carlos Thayo tarafından tasarlanan bu parkı mutlaka
ziyaret edin. İçinde büyükçe bir gölün, çeşitli yontu ve havuzların ve aklınıza
gelebilecek her renkte binlerce gülün bulunduğu bu park, özenle tasarlanmış.
Buradaki kadar geniş alana yayılmasa da benzerini Viyana'da gördüğüm bu
bahçede, ulu ağaçların altındaki banklara oturup, bin bir gülün kokusu ile
harmanlanmış nefis havayı soluyarak, önünüzden geçen genç çiftleri, günün hemen
her saatinde spor yapan yaşlısı ve genciyle Buenos Aires'lileri izleyip,
saatler geçirebilirsiniz. Parka giriş serbest.
|
Jardin Japanes |
Palermo'da
bulunan bir ünlü park da Jardin Japanes'dir (Japon
Bahçesi). İlginçtir; Japonlar, kültürlerinin bir parçası olan bahçelerini
dünyanın birçok kentinde yapmışlar. Buenos Aires'deki de bunlardan biri…
|
Paseo del Rosedal |
Ben
birçok yerde bu bahçelerin benzerlerini gördüm. Kırmızı balıklarlarla dolu
yapay göller, Japonya'ya özgü ağaçlar, çiçekler, Japon Bahçeleri'nin olmazsa
olmazı kırmızı ahşap köprüler ve ritüele göre çay içeceğiniz çay haneler.
Ülkemizde Eskişehir dışında Japon Bahçesi olan kent var mı?
Bilemiyorum...
-’’Acaba
özgün bir Türk Bahçesi tasarlayıp Japonların yaptığını yapabilir miyiz ?’’.
Kendi sorumu kendim yanıtladım:
-’’
Kardeşim AVM yapmak varken, Türk Bahçesi
de ne iş, icat çıkarma’’ Necip Milletimin çoğunluğunun AVM’ci olduğunu bilmiyor
musun? Bahçeye Giriş 32 ARS.
|
Paseo del Rosedal |
Tahmin
edemeyeceğiniz kadar çok yeşil alanları, golf, polo, spor alanları, futbol sahaları;
ortasında her biri sanat yapıtı olan yontuları ile büs-büyük meydanları;
kaldırımlarında, insanda başka bir gezegendeymiş duygusu uyandıran masmavi
çiçekli ağaçlarla (Jacaranda) kuşatılmış bulvarlarıyla Palermo, tarihsel yapılar bir yana bırakılırsa, Buenos Aires'in
görülmesi gereken en önemli bölgesi bana göre.
|
Jacaranda:Mavi Ağaç-Palermo:Av.del Libertador |
Olanağınız varsa burayı arabayla
şöyle bir görüp geçmek yerine benim yaptığım gibi araba ile bir tur atıp, sonra
yürüyerek dolaşın.
Buenos
Aires'de görülmesi gereken yerlerden biri de Recoleta'dır. Ulusal Güzel
Sanatlar Müzesi, bacamsı
küçük kuleleri ve pembe taşlarla yapılmış, çizgi filmlerdeki kral saraylarına
benzeyen bir yapıda faaliyet gösteren Recoleta Kültür
Merkezi, bir
çiçeğin taç yapraklarını betimleyen ve paslanmaz çelikten yapılmış Floralis
Generica ve Recoleta'nın en ünlü ve en çok ziyaret edilen yeri, Eva Peron'un mezarının
da bulunduğu Recoleta Mezarlığı burada.
|
Floralis Generica |
Populist bir Güney Amerika diktatörü
olan Peron'un karısı Eva'nın öyküsünü ve bu öykünün yarattığı söylenceyi
çoğunuz bilirsiniz. Bu mezarlıkta birçok devlet adamının, ulusal kahramanın,
sanatçının ve varsılların yattığını söyledi rehberimiz. Çevresi yüksek
duvarlarla çevrili, süslü ve kemerli bir taş yapıdan girilen mezarlık, daracık
sokakları, heykelleri ve çoğu mimari bir kaygı güdülerek yapılmış mezar evleri
ile ''minyatür'' bir kent
görünümünde. Kimi mezar evlerde tabutlar toprağa gömülü değil; odanın ortasında
öylesine duruyor...
|
Recoleta Mezarlığı- Bir Açık Hava Müzesi ... |
Peki bu'' minyatür kentte'' Eva’nın mezarını nasıl
bulacaksınız? Endişeniz olmasın. İnsanlar akın akın nereye doğru
gidiyorlarsa; onları izleyin, bir kaç dakika içinde Eva ile karşı karşıyasınız.
|
Eva Peron'un Mezarı |
Onun mezarını fotograflamak için kuyruğa girip, sizden önce gelenlerin
sıralarını savmalarını bekleyeceksiniz. Eva, akrabaları ile Familia Duarte) birlikte sandık odası büyüklüğünde bir mezarda
koyun koyuna yatıyor. Mezarlık ilginç, ziyaret listenize alın.
Buenos
Aires'in yeni yerleşim yerlerini merak ediyorsanız Puerto
Modero'ya
gitmenizi öneririm. Atlas Okyanusundan, kentin içine doğru açılmış olan Dique
Kanalının bir yanı Av. De Modero. Bu bulvarın üzerinde birçok İtalyan Restoranı
bulabilirsiniz. Bulvar üzerinde bir de Katolik
Üniversitesi'nin
yerleşkesi var. Yeni ve yüksek binaların sıralandığı kanalın kaşı kıyısındaki binalarda
varsıllar yaşıyormuş. Kanalın bu yakasında, kanala koşut yürüyüş yolu Puerto
Modero'yu yürüyerek dolaşmak için güzel bir fırsat yaratıyor.
|
Puerto Modero |
Av.De
Modero’ya piyade yürüyüşü ile beş dakikalık mesafede eski kentin bulunduğu ve
genelde düşük gelirlilerin yaşadığı San
Telmo semti bulunuyor.
|
San Telmo-Humberto'da Pazar Yeri |
Burayı pazar günü dolaşmanızı öneririm;
çok şenlikli oluyor. Hafta sonunda Humberto ve Defensa sokaklarında kurulan pazarda
her şey var; derde devadan gayrı… Tekstil ürünlerinden, hediyelik eşyalara,
antika eşyalardan türlü çeşitli yiyeceklere kadar her şeyi burada bulmanız
olası. Köşe başlarında sokak çalgıcılarının söyledikleri hareketli ve insanda
dans etme isteği uyandıran kıvrak ve sıcak kanlı şarkılar; onların hemen ötesinde ise;
çevrelerinde halkalanmış meraklıları umursamaz görünen bir çiftin, akardiyon
eşliğinde yaptıkları tango, bu şenlikli pazar yerine ayrı bir renk katıyor.
|
Sokak Çalgılcıları .San Telmo |
Eğer bunca yürüyüşten sonra acıktığınızı hissederseniz, seyyar et lokantalarını
size hizmete amade bulacaksınız. Fiyatlar mı? Oldukça ucuz. Et mi? Kuşkunuz
olmasın; lezzeti bizdeki ortalamanın üstünde.
Buenos
Aires'de gelmeden önce en çok merak ettiğim ve görmeyi istediğim yer La Boca'ydı. Seyahate
çıkmadan önce burasına ilişkin birçok yazı okudum. Her gören övgü ile
bahsediyordu La Boca’dan.
|
La Boca: Maradona, Eva ve Bir Aziz Halkı Selamlıyor |
Bir yere, övgü dolu sözcüklerin etkisi ile gidip, düş
kırıklığına uğramaktan korkmuşumdur her zaman. La Boca’ya da bu duygularla
gittim. Doğrusu korktuğum başıma gelmedi; yalnız umduğumdan daha küçük bir
alana yayılmış buldum. La Boca, İspanyolca'da ağız demekmiş.
|
La Boca |
Sanırım bu
yakıştırma Buenos Aires Limanının hemen yanı başında olmasından kaynaklanıyor….
Cenovalı İtalyan göçmenlerin kurduğu La Boca, kentin en yoksul mahallesiymiş.
Öyle ki buraya ilk gelenler, yatacak yer yokluğundan aynı yatağa nöbetleşe yatarlarmış. Yoksulluk içinde yüzen
La Boca’lıların her zaman devletle başları derde girmiş. Hatta bir zamanlar
kendilerine özgü bir bayrakları bile varmış.
Burayı ünlü yapan, hiç kuşkusuz
birçoğu teneke kaplı, gök kuşağının tüm renkleri ile boyanmış evleri.
Rehberimizin söylediğine göre patronlar liman işçilerine para ödeyemedikleri
zaman, işçilere olan borçlarını batıkların saclarını ve boya vererek
öderlermiş; evlerin bu şekilde olmasının sebeb-i hikmeti buymuş. Arabadan inip,
La Boca’yı dolaşmaya başladığınız an çok farklı bir dünyaya adım atıyormuş
duygusuna kapılıyorsunuz. 2 katlı, gök kuşağının tüm renkleri ile boyanmış
teneke kaplı evler, evlerin altında kafeler, hediyelik eşya dükkanları, küçük
et lokantaları, barlar, tango dersi verenler, hemen sokakta tango yapanlar…
|
La Boca - Tangocu |
Maradon’a
burada bir tanrı gibi. Onun futbola başladığı takım olan Boca Juniors, La Boca’nın
takımıymış. Hediyelik eşya dükkanlarında bolca Boca Juniors’un formaları,
atkıları vb. satılıyor.
Dedim
ya La Boca ilginç bir yer. Size önerim: Önce sadece sokakları dolaşın, sonra mimlediğiniz yerlerin fotografını çekin.
Tüm bunları yaptıktan sonra da bir kafe bulup oturun ve bir şeyler içip burayı yaşamaya çalışın. Bu arada bir uyarı:
Çantalarınıza dikkat edin. Sırt çantalarınızı’’ göğüs çantası’’ yapın; benim yaptığım gibi.
Buraya
kadar gelmişken, 30 kilometre uzaklıktaki Tigre’yi de ziyaret etmelisiniz. Tigre’ye trenle ve kuzey
otobüs terminalinden kalkan otobüslerle gidebilirsiniz. Biz, turumuzun
programında yer aldığı için araba ile gittik.
|
Tigre |
Yol boyu gördüğümüz kırlar, at
çiftlikleri, güzel villalar nedeniyle yaklaşık 35 dakika süren yolculuğun nasıl
başlayıp nasıl bittiğini anlayamadık.
|
Tekne Bakkal-Tigre |
Tigre,
Parana Nehri’nin oluşturduğu çok büyük bir deltada yer alıyor. Rehberimizin
söylediğine göre delta o kadar büyükmüş ki; nehrin kolları ile parçalanmış 1000
kadar karadan(adadan) oluşuyormuş. 1000 ada, 1000 kanal? Sayı bana biraz
abartılı geldi. 1000 sayısını, çokluğu anlatmak için söyledi sanırım; ‘’Sana bin kere söyledim hala yapmadın’’
sözündeki çokluğu anlatan 1000 gibi…
Delta’yı
tekne ile dolaşıyorsunuz. İlginç bir yer. İskeleden uzaklaşıp, deltanın
derinliklerine yol almaya başlayınca, kararsızlığınız artıyor. ‘’Fotograf mı
çekmeliyim, yoksa rehberin anlattıklarını dinlerken etrafı mı seyredeyim ?’’
Ben ikisini birden yapmaya çalışıyorum.
Her iki
kıyıda tek ve 2 katlı evler. Kimi villa kıvamında, kimi derme çatma. Ama
hepsinin önünde teknelerin yanaşacağı bir iskele var. Evlerin üzerinde, yani
iskelelerde kapı numarası yok. Peki!
postacı ya da bir başkası evi nasıl buluyor? Evlerin üzerindeki isimlerden
bulurlarmış. Öyle ki; evi bir başkası satın alsa bile ismi değiştirmezmiş.
Değiştirmek uğursuz sayılır, ilk sahibinin adını taşıyan bir ev, yeni sahibindeyken de aynı adı taşımaya devam
edermiş. Tuhaf. Burada ulaşım teknelerle sağlanıyor. Taksi mi çağıracaksınız;
iskelenize hemen bir tekne taksi yanaşıyor.
|
Monumento a Los dos Congreso |
Çöp toplama ve posta tekneleri,
temizlik ve posta hizmeti veriyorlar. Yollar’’su kanalı’’ olduğu için evlere sebze,
meyve, kuru gıda, tüp, damacana suyu servisleri de özel olarak tasarlanmış
teknelerle yapılıyor. Yaklaşık 5000 kişinin yaşadığı deltada bura sakinlerinin
gereksinimlerini karşılamak için, okul, kilise, hastane ve spor alanları vb
bulunuyor. Su bulanık. Nedeni yağmur değilmiş, deltayı oluşturan nehirler hep
bulanık olurmuş. Tigre Deltası, özellikle hafta sonlarında yakın yerlerden
gelen günübirlikçiler nedeniyle çok kalabalık oluyormuş. Uzun süre kalmak
isteyenler ise; butik otellerde ya da kamp yerlerinde konaklıyorlarmış. Hazır
gelmişken Tigre Deltası’na yarım gün ayırın.
Bu
aradaTigre’nin karşı yakası Montevideo; Uruguay’ın başkenti. İsterseniz ve
yeterli zamanınız varsa; oraya günü birlik giden teknelerle gidebilirsiniz.
Ve Tango!
Tangonun
doğuşuna ilişkin bir çok söylence vardır. Kimi bu dansın ortaya çıkışını 19
yüzyılın başlarında Cenova’dan göçen İtalyanlara, kimileri de Afrika’ya dayandırır.
|
Tango:Keder, Melankoli ve Başkaldırının Dansı |
Kim ne derse desin ve
tangonun ortaya çıkmasına kim yol açmış olursa olsun, hepsinin ortak yanı
tangonun yoksul göçmenlerin yaşadığı bölgelerde doğmuş olmasıdır. Gerçekten de o
yıllarda Buenos Aires’in en yoksul bölgesi olan La Boca’da erkek sayısı kadın
sayısından çok daha fazla olduğu için erkekler genelevlere gider, orada sıra
beklerken boştaki kadınlarla dans ederlermiş.
|
Almacen Tango Gösteri Merkezi |
Tangonun en önemli özelliği;
kadın ve erkeğin birbirlerine çok yakın, hatta yapışık bir şekilde dans
etmesidir. Biraz hüzün, bir parça başkaldırı, az biraz düş kırıklığı, bir tutam
melankoli ve daha çok cinsellikle harmanlanmış olan tangoyu, doğum yeri olan
Buenos Aires’de, hem de ‘’canlı’’
olarak izlemek gerçekten anlatılmaz bir duygu. İsyan duygusu ile romantizim
arasında gidip gelen, yürek burkucu bir müzik eşliğinde, tek bir
bedendeymişcesine dans eden çiftleri
izlerken, tangonun basit bir dans değil, insanların kendini ifade biçimi olduğunun
ayırdına varıyorsunuz.
Buenos
Aires’de tangoyu sokaklarda, bazı kafelerde ve kimi restoranlarda
izleyebilirsiniz. Önerim; tangoyu, tango gösterisi yapan salonlarda izlemeniz.
Ne Yenir Ne İçilir
. Buenos Aires’te restoranlarda listeler
et ağırlıklı. Bunların yanı sıra azımsanmayacak kadar İtalyan Restoranı var.
Ama etin vatanına gelip de dünyanın hemen her köşesinde bulacağınız İtalyan
Mutfağını yeğlemezsiniz sanırım. Papaya Ovasında otlamış sığırlardan elde
edilen nefis biftekleri ve bonfileleri mutlaka tatmalısınız.’emponda’’ adlı
börekleri ağız tadımıza uygun. Pazar günleri San telmo’da icra-i sanat eyleyen
seyyar lokantalarda hem lezzetli hem de ucuz et yemekleri satıyorlar. Fiyatlarına
bakmadan et yiyebilirsiniz burada; cüzdanınız yorulmaz.
|
Mate ve Kupası |
Bu restoranları Av.De
Mayo’da, Puetro Modero’da, Florida
Caddesi’ndeki hemen her restoranda, Retiro’da. Rahatlıkla bulabilirsiniz. Nerede
yerseniz yiyin, sipariş ettiğiniz etleri nasıl istediğinizi iyi tarif etmeniz
gerekiyor. Bazan kup kuru, kimi zaman da kanlı canlı; neredeyse yürüyerek
geliyor masanıza siparişiniz; o derece çiğ…
Bu arada et lokantalarının kimilerinde sığır kanından yapılmış sosisler
de var. Doğrusu ben etten yapılanı yeğledim. Arjantin’in et dışında, geleneksel
yemekleri sunan lokantaları da var. Bu yemekleri tanımak ve tatmak isterseniz
San Telmo’ya kadar uzanmanız gerekli. Orada bu tip yemek yapan yerler var.
Bizim kıymalı böreğin bol kıymalısı ve biraz da kabacası ‘
|
Recoleta Mezarlığı Girişi |
.Cafe Tortoni’den yukarıda söz etmiştim. Biz orada
bir tür çikolatalı pasta olan, chocolate treehorros ve bizim tulumba tatlısına
benzeyen ama şiresi olmayan bir tatlı yiyip, kahve içtik. Hesap 3 kişi için 275
ARS geldi. Oranın ününe göre hesap bana ehven geldi.
. Çoğumuz Arjantin şaraplarını içmesek de ününü
duymuşuzdur. Ben Buenos Aires’de kaldığım süre içinde birkaç tanesini tattım.
Gerçekten güzel şaraplar. Mendoza, Cheval des Andes ve San Juan. Tattığım
biralar ise yumuşak içimli, benim hoşuma gitti. Başlıcaları; Quilmes ve
Brahma.’’ Alkollü içeceklerden başka öneriniz yok mu’’ diyenler için ise
yanıtım mate olur. Mate, Arjantinli’nin
ulusal içeceği, bizim bitki çaylarına benziyor. Tadı biraz buruk. Yaprağını
dökmeyen ağaç yapraklarından elde ediliyormuş. Sokakta yürürken bir çok kişinin
elinde, içinde bir pipet olan mate kupası görürsünüz. Peki ulusal içecek
düzeyine yükselen matenin yararı neymiş. Yağları eritip, enerji veriyormuş
efendim! Bu arada soğuk olarak sütle de içiliyormuş. Ben sıcak içtim ve
hoşlandığımı söyleyemem…
Alkolden uzak
duranlara da bolca tropik meyve suyu tüketmelerini öneririm.
.Buenos Aires’de akşam yemekleri, İspanya’da olduğu
gibi geç saatlerde yeniyor. Eğer bir restorana yer ayırtmadan giderseniz akşam
8-8.30’da gitmenizi öneririm. Bu saatlerde restoranlar pek kalabalık olmuyor.
Alış Veriş
Buenos Aires’de bir çok büyük kentte olduğu gibi
önemli alış veriş merkezleri birkaç semt ya da caddede toplanmış. Bu
caddelerden ikisi, araç trafiğine de
kapalı olan Florida ve La Valle Caddeleri. Buralarda, bir çok ünlü markayı
bulabilirsiniz. Florida caddesi günün hemen her saatinde hareketli ve
eğlenceli. Buenos Aires’in en ünlü alış veriş merkezi Galleria Pasifico Florida
Caddesinde.
Eğer size Buenos Aires’i anımsatacak hediyelikler
almak istiyorsanız; doğrudan San Telmo’ya gidin. Orada hafta sonu açılan
pazarda her şey ucuz , biz oradan alış veriş yaptık.
Nelere Dikkat Etmeli
.Buenos Aires’de ulaşım ucuz. 5 hatlı metrosu ve
otobüsleri ile kentin hemen her yanına ulaşabilirsiniz. Bu taşıtlardan
indirimli yararlanmak için
Sube Kartı alıp bir miktar para yüklemeniz
gerekiyor. Kart, postane, metro istasyonları ve kiosklarda satılıyor ve
oralarda para yükleniyor. Kart almak için kimlik-pasaport gerekli.
|
Drunk Tree |
.Taksiyle yolculuk ucuz. Şöförler kibar. Taksiye
gereksinim duyduğunuzda oteldeyseniz; otelin, restorandaysanız restoranın
çağırdığı taksiye binmeniz öneriliyor. Her ikisi de olmazsa üzerinde telefon ve
acenta adı olanı seçin. Korsan taksilerin güvenli olmadığını söyledi
rehberimiz; özellikle hava karardıktan sonra…
.Arjantin parasının adı peso(ARS). 1 USD doları 8.55
ARS ediyor(Kasım 2014). Dolarınızı bankada da, döviz bürolarında da ARS’ye çevirebilirsiniz.
Döviz büroları dolara, bankalara göre 10 puan kadar fazla veriyor. Döviz
bürosuna güvenilir mi? Birçok döviz bürosu size ödedikleri her ARS’ye
güvenlidir anlamında kendi damgalarını basıyorlar. Alış veriş yaptığınız kimi
mağazalar da dövizinizi yüksek değerden kabul ediyorlar. Bu arada ARS’nin
simgesi USD’nın simgesine($) çok benziyor, aklınızda bulunsun.
. Arjantinliler, kibar ve yardımsever insanlar.
Kaldığımız süre içinde hiç olumsuz bir davranışla karşılaşmadım. Ancak; burada
da zaman zaman turistlere saldırı oluyormuş. Rehberimizden, bir hafta önce
Retiro’da bulunan St. Martin Park’da dolaşan bir turistin kamerası için öldürüldüğünü
öğrenince şaşırdım doğrusu. Parkın hemen yanı başında 5 yıldızlı bir otel
vardı.
. Buenos Aires’in hemen dışında at çiftlikleri var.
Buraya günlük tur düzenleniyor. Çiflikte hem ata binebiliyor, hem de Goucha
denilen kovboyların gösterisini izleyebiliyormuşsunuz. Günün sonunda ise barbekü partisi… Zamanımız yeterli
olmadığı için bu tura katılamadık, kısmet bir daha ki sefere.
.Buenos Aires’i tur otobüsleri ile de
dolaşabilirsiniz. Tourist Bus firması’ndan kent turunu 900 ARS’ye satın alabilirsiniz.
Nasıl Gidilir
Buenos
Aires’e THY’nin her gün seferi var. Yolculuk, 2 saatlik Sao Poulo Hava
Limanındaki duruş da dahil 17 saat kadar sürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder