Portakallı Gazoz
Doksanlı yılların başı.
Aylardan ağustos, sıcak ki; ne
sıcak...
Eskilerin eyyam-ı buhur (bahur)
dedikleri günlerden...
Tam da meşrubatçıların
istediği hava...
...
Denizli'nin ilçelerinden birinde,
şimdi faaliyette olmayan bir meşrubat firmasının Genel Müdürü ile sohbet
ediyoruz.
Konumuz malum: Sektör nereye
gidiyor?
Konuşmanın bir yerinde Genel
Müdürün telefonu çaldı, benden izin isteyip telefonu aldı.
Arayan sekreteri olmalı ki;
-''Bağla kızım'' dedi. Birkaç
saniye bekledi.
- Allooo! Benim! Vay hocam nasılsın, özlettin yaa!
.....
-Vallaha ne olsun bildiğin gibi..
Uğraşıyoruz.
-...
-'' Hayırdır! Sorun ne?
-....
-Bi yanlışın olmasın, biz size
portakallı gazoz gönderdik.
-....
-İrsaliyeye iyi bak hacı!
Bizde yanlış olmaz.
...
-Nasıl olur yahu! Hem etiketinde,
hem de irsaliyesinde portakallı gazoz yazıyor ama şişenin içindeki gazozun
rengi beyaz ha! Allah allaaah!
-....
-''Tamam hocam dert etme telafi
ederiz. Bu gün olmaz ama yarın mutlaka bir kamyon portakallı sararım.''
-...
-''Öptüm kendine iyi bak!...''
Müşterim merakla kendini izlediğimi fark edince; ben sormadan anlatmaya
başladı.
-''Arayan bizim Iğdır
bayimizdi.''
-''Derdi neymiş?''
-''Sorma! Biliyorsun bizim
sektörde acayip rekabet var. Biz de büyüklerle rekabet edebilmek için, pancar
şekerinin yerine, onun üçte bir fiyatına gelen tatlandırıcı kullanıyoruz.''
-''Yani?''
-''Yanisi şu. Adam haklı.
Siparişi portakallı gazoz. Biz de siparişe göre üretim yapmış ve Igdır'a
göndermişiz.
-''Adam gelen gazoz demiş ya
sana.''
-'' Doğrusun. ''adam portakallı
dedim, onun yerine sade gazoz geldi'' dedi. Buradan Iğdır'a kamyon iki günden
önce gidemiyor. Hava da çok sıcak. Anlayacağın bizim, portakallı gazoz yolda
bozulmuş.
-''Niye ki?''
-''Niye'si şu:Tatlandırıcı iyi
hoş da ölçüsünü iyi tutturmak gerek. Anlaşılan bizim oğlanlar tatlandırıcı
oranını ayarlayamamış olacaklar ki; hem havanın sıcaklığı, hem de yolun
uzunluğu bizim portakallı gazozu 2 günde sade gazoza çevirmiş.''
-''Ne yapacaksın şimdi?''
-Aman Yaşar bey, dert ettiğin
şeye bak! Bizim bayi cin gibi. Ne yapar eder o malı satar. Aylardan ağustos,
hava oralarda 40-45 derecedir. Millet yanıyor...Etikete kim bakacak o
sıcakta... İçtiği portakallı gazoz mu, sade gazoz mu anlayamaz. Üstelik baksa
ne anlar, belki etiketin rengi bile solmuştur.
Şaşkın bakışlarım
altında,telefonu eline alıp sekreterini aradı.
-''Bir kahve daha söyleyeyim
mi?''
Olur anlamında başımı salladım.
-''Kızım bize iki kahve, biri
sade. Bu arada laboratuvar şefini de bağla...''
-....
-Lan oğlum madem yaptığın portakallı
gazoz, iki günde sade gazoza dönüşecek ne diye içine portakal
aroması ve renklendirici koyup maliyeti artırıyorsunuz?. Parayı sokaktan mı
topluyorum ben...''
...
Kahvelerimizi yudumlarken,
kaldığımız yerden sektörün sorunlarını konuşmaya devam ettik.
Şubat 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder