PRAG
(PRAHA)
Prag’a ilk kez gidiyordum. Hava yavaşça kararmaya başlamış, ben hala
kalacak bir yer ayarlayamamıştım. Yanımda eşim ve kızım vardı. Bir
gün önce Budapeşte’deydik. Akşama kadar gezip dolaştığımız için aşırı derecede
yorgunduk. Arabada bir az kestirmiştim ama uyku gözümden akıyordu. Bu geceyi
kesinlikle bir otel ya da motelde geçirmeliydik. O günlerde her hangi bir
yerden otel ayarlamak için bırakın internet kullanmayı, telefonla bile
görüşemiyordunuz. Bu nedenle kalacak bir yer bulmak amacıyla ona buna adres
soruyordum.
Prag-Vaclav Bulvarı |
Arabayı, Prag’a yaklaşık 20 km kala bir akaryakıt istasyonuna çekip,
istasyon görevlilerine, geceyi geçirebileceğim uygun fiyatlı bir yer konusunda
bana yardımcı olup olamayacaklarını sordum. Yakınlarda bir hostel (öğrenci
yurdu) olduğunu, orada uygun fiyatla kalabileceğimizi söylediler. Aylardan
ağustos olduğu için öğrenciler memleketlerine gittiklerinden, yurt yönetimi bencileyin
turistlere boş odaları kiralıyorlarmış.
Kaleden Prag |
İstasyon görevlilerine bilgi için teşekkür edip eşimi ve kızımı bıraktığım
park yerine dönerken, yanında çok güzel bir kız olan bir delikanlı yanıma
yaklaşıp, bozuk bir İngilizceyle
-‘’ l think tonight you don’t want to sleep alone?’’ dedi…
Eee! Hoş bulduk Prag.
…
Kaleden Bir Başka Prag |
Prag'a ilk kez ''hoş bulduk'' dediğim günden bu yana bir kaç kez daha gittim. Aradan yıllar geçmesine karşın Prag’ın kent dokusunun fazla değişmediğini söyleyebilirim. Her şey yerli yerindeydi. Bir de 25-30 yıl öncesinin İstanbul’unu şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Uzağa gitmenize gerek yok aslında… Benim yaşadığım Ataşehir o tarihlerde yoktu. Bu gün yüz binler yaşıyor. Neyse biz en iyisi Prag’a dönelim.
‘’Duvar’’ yıkılmadan önce Doğu Bloku Ülkeleri’ni ziyaret edenler,
-‘’Buralarda işsizlik sorunu yok, eğitim ve sağlık sistemleri mükemmel’’
derler ama sözlerini genelde şöyle bağlarlardı:’’ Her şey iyi hoş da oralarda
kimsenin yüzü gülmüyor kardeşim! Üstelik kadınlar naylon çorap bulamıyor’’.
Gerçekten öyle miydiler? Bilemiyorum. Belki de komünizmden yeni çıktıkları, ‘’
gerçek dünyaya (!)’’ tümüyle uyum sağlayamadıkları için nerede
gülümseyip neye somurtacaklarını kestirememiş olabilirler. Bu arada Çeklere
asık suratlı derken bizim de gereğinden fazla ‘’güleç’’ olduğumuzu
anımsatmakta yarar var. Naylon çorap konusunda ise; hiçbir fikrimin olmadığını
rahatlıkla söyleyebilirim.
Prag |
Prag’a ilk gittiğimde turist sayısı, meraklı Japonları saymazsak yok
denecek kadar azdı. Onca yer dolaşmama karşın kulağıma tek bir Türkçe sözcük de
takılmamıştı. Son gidişimde ise (2017 ağustos); turistlerden sokakta adım
atacak yer yoktu. Hele Charles Köprüsü bayram arifilerinin Mahmut Paşa’sı
gibiydi.
Yaklaşık 1 Milyon 250 Bin kişinin yaşadığı,’’100 Kuleli Kent’’ diye
de anılan Prag, 2000 yılında Avrupa’nın Kültür Başkent’i unvanını almış. Bugün
Çek Cumhuriyeti’nin Başkenti olan Prag’ı sadece siyasi bir başkent olarak
tanımlamak haksızlık olur. Yüzlerce tarihsel yapısı, kiliseleri, sanat evleri,
galerileri, müzeleriyle Orta Avrupa’nın Kültür Başkentidir aynı zamanda…
Nerelere Gidilir
Özellikle son yıllarda turizm açısından önemli bir çekim merkezi olan
Prag’da gezip görülecek yer bir hayli fazla. Ortasından nehir geçen bir kente
doğduğum için, böyle kentler bana her zaman ilginç gelmiştir; Prag’da öyle…
Ortasından geçen Vltava Nehrinin üzerinde, kentin iki yakasını bir birine
bağlayan birçok köprü var. Bunların en ünlüsü Karl (Charles) Köprüsü.
Köprü Kral IV. Karl
zamanında, 1402 yılında hizmete açılmış. Bu gün sadece yayaların kullandığı 516
metre uzunluğunda, 16 kemerli köprünün mimarı ise Peter Paler’miş. Köprüde,
1700 yılından sonra yerleştirilen sağlı sollu 30 kadar heykel var.
Rehberimiz,
bu köprüdeki en ünlü heykelin St.J. Nepomuk heykeli olduğunu, onun kaidesine
dokunup bir dilekte bulunanın dileğinin yerine geldiğine inanıldığını söyledi.
Heykelin başının üstünde altından bir hare, sol kolu üzerinde ise çarmıha
gerilmiş bir İsa figürü var.
St.J. Nepomuk'un ilginç bir öyküsü var: Büyük Karl'ın(Charles) oğlu olan kral(adı her neyse...), karısının her gün peder Nepomuk'a gidip, saatlerce günah çıkarmasından
-''Bu karı beni boynuzluyor mu yoksa ? Bu kadar günah saraydaki koruma bölüğü ile iş pişirince olur ''diye düşünmüş olmalı ki; diye kuşkulanmış. Nepomuk'u çağırıp sorgulamış,
-'' Bu ne iş Peder? Sana her gün ne anlatıyor bu zilli?''demiş. Nepomuk din adamı, ağzı sıkı mı sıkı
-.''Kralım bu bizim aramızda sırdır '' demiş. Kral da bu sırrı öğrenmek için Pedere işkence mişken ce yaptırmış ama adam ser verip sır vermiyor. O da
-''Sırrını alamadık ama bari serini alalıp'' deyip garibi öldürtmüş. -'' Peki Kraliçeye ne olmuş *'' derseniz. Bu sorunun yanıtı ben de yok.
Netice; dDaha sonra Çekler de onu aziz ilan edip, suretini bu köprüye dikmişler. Onca heykelin arasında bana St.J. Nepomuk heykeli kadar,-özellikle biz Türklerce- ilgi gören bir heykel daha var. Bu heykel, köprünün batı girişinde ve sold. Heykelin baş aktörü Türk(Osmanlı). Adam esir taciri. Zavallı bir Çek'i demir parmaklıklar arasına hapsetmiş. Heykelin üzerindeki 3 kişi ise Türklere esir düşen hırstiyanları kurtarmak için bir birlik oluşturan rahipler. Macar’ı, Sırp’ı, Arab’ı anladım da bu Çeklere ne oluyor? Onlarla savaşta bile karşılaşmamışken Osmanlıyı neden böyle betimlemişler anlayamadım. Bunun nedeni geçmişi derinlerde olan ve bugün de var olan Avrupa’daki ‘’ Barbar Türk Algısı’’ olabilir mi?
Karl(Charles)Köprüsü |
St.J.Nepomuk -Kaidesine dokun dileğin olsun |
Köle Taciri Türk-Karl Köprüsü |
-''Bu karı beni boynuzluyor mu yoksa ? Bu kadar günah saraydaki koruma bölüğü ile iş pişirince olur ''diye düşünmüş olmalı ki; diye kuşkulanmış. Nepomuk'u çağırıp sorgulamış,
-'' Bu ne iş Peder? Sana her gün ne anlatıyor bu zilli?''demiş. Nepomuk din adamı, ağzı sıkı mı sıkı
-.''Kralım bu bizim aramızda sırdır '' demiş. Kral da bu sırrı öğrenmek için Pedere işkence mişken ce yaptırmış ama adam ser verip sır vermiyor. O da
-''Sırrını alamadık ama bari serini alalıp'' deyip garibi öldürtmüş. -'' Peki Kraliçeye ne olmuş *'' derseniz. Bu sorunun yanıtı ben de yok.
Netice; dDaha sonra Çekler de onu aziz ilan edip, suretini bu köprüye dikmişler. Onca heykelin arasında bana St.J. Nepomuk heykeli kadar,-özellikle biz Türklerce- ilgi gören bir heykel daha var. Bu heykel, köprünün batı girişinde ve sold. Heykelin baş aktörü Türk(Osmanlı). Adam esir taciri. Zavallı bir Çek'i demir parmaklıklar arasına hapsetmiş. Heykelin üzerindeki 3 kişi ise Türklere esir düşen hırstiyanları kurtarmak için bir birlik oluşturan rahipler. Macar’ı, Sırp’ı, Arab’ı anladım da bu Çeklere ne oluyor? Onlarla savaşta bile karşılaşmamışken Osmanlıyı neden böyle betimlemişler anlayamadım. Bunun nedeni geçmişi derinlerde olan ve bugün de var olan Avrupa’daki ‘’ Barbar Türk Algısı’’ olabilir mi?
St.J.Nepomuk'a yıllar sonra dilek tuttum: Ailem için sağlık ve mutluluk... |
Köprü üstünde, sokak çalgıcıları, hediyelik eşya satanlar, resim yapanlar,
birkaç dakikada karikatürünüzü çizen sanatçılar var. O kalabalıkta bu işi nasıl
yapıyorlar aklım almadı doğrusu.
Çarmıhda İsa |
içinse bunun tam tersi geçerli; sadece bir bölgesini
görmek oraya ilişkin yeterli bilgiyi edinmenizi sağlar. İşte Prag o kentlerden…
Sadece eski kenti dolaşmamanız bile Prag’ı tanımanız ve yaşamanız için yeterli.
Prag'a son seyahatimi Agustos 2017 yılında yaptım. İlk seyahatimden bu yana tam 26 altı yıl geride kalmış.
Old Town'da değişen tek şey;
artan turist sayısı. Binalar yerli yerinde duruyor. Sadece onarılmışlar
Söylevlerine, dört elif miktarı çekerek ''bizim ecdaaaadımız'' diye başlayıp, tarihi ve tarihseli tahrip edip yok eden tarih sevicileri bir kez daha saygıyla(!) andım
Jan Hus Heykeli-Old Town |
Astronomik Saat Kulesi |
Astronomik Saat Kulesi-Ayrıntı |
-‘’Ben bunun daha gelişmişini yapacağım, hem de başka ülkeye…’’ deyince
devrin egemeni gözüne mil çektirmiş. Çeneni tut be adam!
Eğer boş masa bulursanız, saat kulesini tam karşıdan gören bir kafeye
oturup, bir şeyler içerken kuledeki saat başı başlayan küçük gösteriyi izlemenizi öneririm.
Kent Meydanındaki önemli yapılardan biri de yapımına 1385 yılında başlanan
ancak 1470 yılında tamamlanabilen Tyn Kilisesi’dir. Her biri 80’er
metre yüksekliğinde iki kulesi bulunan kilise, gotik biçemde yapılmıştır. Tarih
boyunca Protestanların önemli tapınaklarından biri olan Tyn Kilisesi, Çeklerin
%70-75'i tanrı tanımaz olması nedeniyle, zamanla dinsel önemini yitirmiş, son
yıllarda para ödenerek görülen turistik bir mekana dönüşmüş.
Eski Kent |
Eski Kent |
Tyn Kilisesinin önündeki heykelin ise ilginç bir öyküsü var. Charles
Üniversitesi Rektörü, din adamı, reformist ve filozof olan Jan Hus, Katolik Kilisesini
kastederek, tanrı ile kullar arasında 3. bir kişinin olmaması gerektiğini
söyleyince, bu işlerden nemalanan kilisenin ağa babaları, adamı önce aforoz
etmiş, daha sonra yargılayıp, yakmışlar. Martin Luter’in öncülü ve
Protestanlığın babası olarak kabul edilen Jan Hus’un bu heykeli ölümünün 500.
Yılı anısına 1915 yılında yapılmış. Bu arada bir not düşeyim. Heykelin
yapıldığı yıl I. Dünya Savaşı tüm cephelerde kanlı bir biçimde devam ediyordu…
Kent Meydanına ÇıkanTipik Bir Sokak |
Kent meydanını mutlaka ziyaret edin. Eğer zamanınız varsa; gece yarısı el
ayak çekildikten sonra bir kez daha gelin buraya… Loş ışıkta,
meydanı çevreleyen binaların bir birinin üzerine düşen gölgelerinin yarattığı
etki, Tyn Kilisesi kulelerinin ufuktaki ilginç silueti, sizi bu günden alıp, bir
masal ülkesine götürecektir. Ve gökte ay dolunaysa; masalların koni külahlı,
sivri çeneli, seyrek sakallı ve kara libaslı cadısının, süpürgesine kurulmuş,
kulelerin arasından çığlık çığlığa geçtiğini bir an için göreceğinizden kuşkum
yok. Yalnız birazcık düş gücü…
Eski Kent |
Kent Meydanı’na açılan sokaklarda dolaşıp, yüz yıllardır
bozulmadan kalan eski Prag’ı daha da yakından tanıyabilirsiniz. Hani bizi
şaşırtan bir şey gördüğümüzde’’;
-‘’ Adamlar yapmış kardeşim !’’ deriz ya. Burayı dolaşırken de aynı sözü
yinelersiniz.
‘’Adamlar tarihlerini korumuş kardeşim’’ dersiniz ister istemez.
Terbiyesiz heykele dokunmaya çalışan meraklı turiste mani olmaya çalışıyorum. Fotografı kocası çekti. |
3 yıl önce geldiğimde olmayan, vardıysa da benim ayırdında olmadığım ilginç bir heykele rastladım. Heykel metalden ve hareketli... Özellikle de üreme organı... Kadının biri, heykelin üreme organını elleyeceğim diye çaba gösteriyor. Bense bu işin sonucunun ne olacağını az çok tahmin ettiğimden onu bu gayretkeşliğinden caydırmaya çalışıyorum. Ama nafile. Kadın muradına eriyor. Fotografı çeken kocası ile göz göze geliyorum adam sanki pişmiş kelle; sırıtıp duru... Bu olayın canım feda olası ülkemde geçtiğini düşünün bir an. Anında üçüncü sayfa haberi... Koca puntolarla flaş flaş:''Heykelin şeyini avuçlayan kadını kocası bıçakladı. Kocanın ilk sözü'' namusumu temizledim oldu'' mealinde bir başlık olurdu.
Bu arada havuzun ÇEKYA haritasını betimlediğini öğrendim bir arkadaşımdan. Heykeli yapan sanatçı güya '' işerim ben bu memleketin içine'' diyesiymiş. Arkadaşın yorumu bu. ''Sen hem memleketin cipsini ye birasını iç, hemde memleketin üstüne çiş yap'' Ateistlerden de bu beklenir zaten(1).
Daracık sokaklarda alış veriş yapacağınız, hediyelik eşya satın alabileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz bir çok mekan var. Bu sokaklardan biri sizi 1968 olaylarının yaşandığı önemli yerlerden biri olan Vaclav Bulvarı üzerindeki Wenceslas Meydanı'na çıkarır. 1968 yılında, tarihe Çek Baharı (Arap baharı ile hiç mi hiç ilgisi yok) adıyla geçen Çek Ulusunun bağımsızlık kalkışmasının en önemli mekanlarından biri olan bu meydan, 1969 yılında özgürlükleri kısıtlayan Komünist Çek Yönetimini protesto eden üniversite öğrencisi Jan Palach’ın kendini yakmasıyla daha da ünlenmiş ve handiyse Prag’a gelen her kesin ziyaret etiği bir hac yerine dönüşmüştür.
Çekler, meydana hem olayların hem de J.Palach için önünde
her zaman çiçeklerin konduğu, mumların yakıldığı küçük bir anıt yapmışlar. Vaclav
Bulvarı’nın sonunda ise Çek Ulusal Müzesi bulunuyor. 1818 yılında Kaspar Maria
Stenberg tarafından kurulan müzede doğa tarihi, müzik, tarih, kütüphanecilik,
sanat ve etnografya içerikli 14 milyon kadar eser sergileniyor.
Bu
tür şeylere merakınız varsa kesinlikle ziyaret edin. Müzeye giriş 100 kron.
Salı günleri kapalı, saat 10.00-19.00 arası açık.
Bu arada havuzun ÇEKYA haritasını betimlediğini öğrendim bir arkadaşımdan. Heykeli yapan sanatçı güya '' işerim ben bu memleketin içine'' diyesiymiş. Arkadaşın yorumu bu. ''Sen hem memleketin cipsini ye birasını iç, hemde memleketin üstüne çiş yap'' Ateistlerden de bu beklenir zaten(1).
Daracık sokaklarda alış veriş yapacağınız, hediyelik eşya satın alabileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz bir çok mekan var. Bu sokaklardan biri sizi 1968 olaylarının yaşandığı önemli yerlerden biri olan Vaclav Bulvarı üzerindeki Wenceslas Meydanı'na çıkarır. 1968 yılında, tarihe Çek Baharı (Arap baharı ile hiç mi hiç ilgisi yok) adıyla geçen Çek Ulusunun bağımsızlık kalkışmasının en önemli mekanlarından biri olan bu meydan, 1969 yılında özgürlükleri kısıtlayan Komünist Çek Yönetimini protesto eden üniversite öğrencisi Jan Palach’ın kendini yakmasıyla daha da ünlenmiş ve handiyse Prag’a gelen her kesin ziyaret etiği bir hac yerine dönüşmüştür.
Jan Palach Anısına Vaclav Bulvarına Konmuş Plaket |
Çek Ulusal Müzesi |
Wenceslas Meydanında birde fotoğrafını çekeceğiniz bir heykeller grubu var.
Prag Kalesi (Prazsky Hrad). Vltava Nehrinin sol yakasında, kente hakim, genişçe bir
tepenin üzerine kurulmuş olan kale, dünyanın en büyük kalesiymiş(?). 9. Yüz
yılda yapımına başlanan kalenin kapladığı alan yaklaşık 70 bin m2. Üç meydanı
ve meydanları birbirine bağlayan taş döşeli daracık sokakları olan kale, zaman
içinde çeşitli nedenlerle onarılmış. Her onarımda yeni binalar eklenince kale,
sonunda küçük bir kent görünümünü almış. Kaleye, aslan ve kartal yontuları ile
bezenmiş büyükçe bir kapıdan giriliyor. Kale, taş döşeli, kemerli, daracık
sokaklarla bir birine bağlı 3 avludan oluşuyor. İlk avlu da (onur avlusu) her
saat başı yapılan nöbet değişimi (Changing of the Guards) törenini
izleyebilirsiniz.
Prag Kalesi-Nöbet Değişim Kapısı |
Kale Arazisinin Kendisine Ait Olduğunu Savlayan Protestocu |
Prag Kalesi |
Prag’ı bir de yükseklerden görmek istiyorsanız, 96 m yükseklikteki çan
kulesine çıkmanızı öneririm. Manzara müthiş.
Katedrale giriş ücretsiz. Ancak koro bölümüne ve çan kulesine çıkmak
isterseniz para ödemek zorundasınız. Flaşsız olmak kaydıyla 50 CK ödeyerek
içerde fotoğraf çekebilirsiniz.
St. Vitus Katedrali |
St.Vitus Katedrali-Vitray |
Kaleden üzüm bağları ve Prag |
Bazilikanın bulunduğu alanda bulunan bir ilginç yapı da Old Royal Palace’dır (eski kraliyet
sarayı) . Ancak ilk yapının bir saray haline dönüşmesi 14.yy’da olmuştur.
Günümüze kadar birçok mimarın elinin değdiği, dolayısı ile birçok kez onarım
geçiren saray, bugünkü durumuna 20yy’ın başlarında gelmiştir.
Kalede ziyaret edilecek müzeler de var. Bunlardan biri Çek Sanat Müzesi ve diğeri ise; Çek
yaşantısının ve tarihinin sergilendiği Labkoviç Sarayı’dır.
Barut kulesi, Ulusal Galeri, St George Manastırı, Letohradek Yazlık
Sarayı ve adını Çek asilerinden biri olan Daliborka‘dan kule de ziyaret edilebilir. İlginizi çekerse bir de oyuncak müzesi var.
Kalede Seyir Terası |
Barut kulesi, Ulusal Galeri, St George Manastırı, Letohradek Yazlık
Sarayı ve adını Çek asilerinden biri olan Daliborka‘dan kule de ziyaret edilebilir. İlginizi çekerse bir de oyuncak müzesi var.
Kaleye girişin hediyesi 350 kron. Alacağınız bilet ile kalede her yeri
ziyaret edebilirsiniz.
-‘’ Yok ben her tarafı gezmek istemiyorum’’ derseniz: 250 kron
ödersiniz. Sadece seçtiğiniz bir yeri ziyaret edecekseniz; ( sözgelimi St.Vitus
Katedral’i gibi) 200 krona bu ziyareti yapabilirsiniz. Anlayacağınız fiyat
ziyaret edeceğiniz yer sayısına göre değişiyor. Yani ‘’ne ka ekmek o kaa
köfte’’.
Kral Ava Gitmeye Üşenip Bu Koruluğa Av Hayvanı Getirtip Sonra Onları Avlarmış |
Kalenin hemen yanı başında bir koruluk var. Krallar, avlanmak için uzaklara gitmemek için buraya av hayvaanlarını salar, ardından da onları avlarlarmış. Korunun içinde bir kule var. Prag’a bir tur şirketi aracılığıyla gelmediyseniz, size kale de dahil
kentte tur attıran ve bunun karşılığında sizden 25 Euro talep eden
yerel tur şirketlerinin hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz.
Kale-Arkada Cumhurbaşkanı Konutu |
Prag’daki ilginç yerlerden biri de Yahudi Mahallesi ve bu hallede
bulunan Old Jewish Cemetary(Eski Yahudi Mezarlığı). Yahudilerin
buralara gelişi 10. Yüzyılın 2. Yarısına rastlıyor. Buraya gelen Yahudiler birçok
ülkede olduğu gibi Prag’da da özel alanlarda, gettolarda yaşamaya zorlanmışlar.
Kentin başka yerlerine yerleşmeleri yasaklanmış. Çekler 2. Dünya Savaşı’nda
Almanlara savaşmadan teslim oldukları için Almanlar Prag’a dokunmamış. Bu
nedenle Yahudi Mahallesi de yıkımdan kurtulmuş. Ancak, mahallenin yıkılmamasına
ilişkin ilginç bir söylence varmış. Güya Hitler, savaştan galip çıkacağından o
kadar eminmiş ki; sadece bu mahalleyi ‘’soyu tükenmiş bir
ırka ait’’ açık hava müzesi olarak korumayı düşünüyormuş. İlahi
Hitler!
Her ne kadar mahalle savaşta yıkılmasa da burada yaşayan Yahudiler de
soykırımdan nasiplerini almışlar. Buradaki en önemli sinagog olan Pinkas
Sinagogu’nda buradan toplama kamplarına gönderilen 80 bine yakın Yahudi’nin
isim listesi var.
Mahallede görülmesi gereken ilginç yerlerden biri de Old Jewish Cemetary. Bu mezarlığın geçmişi
15. Yüzyılın 2. Yarısına dayanıyor. Yahudilerin kentin başka bölgelerinde
yaşamaları yasak olduğu gibi ölülerini de mahallelerinin dışına gömmeleri
yasakmış. Mezarlığa 100 bin Yahudi gömülmüş ancak, hepi topu 12 bin civarında
mezar varmış. Anlayacağınız yer yokluğundan cenazeleri üst üste görmüşler. En son
cenazenin gömülme tarihi ise 1787’imiş. Çoğu kaba taştan yontulmuş, üzerlerinde
İbranice yazılan mezar taşları gelişi güzel dikilmiş gibi. Burayı dolaşırken
acıma duygusu ile karışık bir ürperti hissediyor insan.
Mezarlık etrafı duvarlarla çevrili ve girişe izin yok. Son gidişimde girmek için bir girişimde daha bulundum ama görüştüğüm Yahudi kadın bunun olanaksız olduğunu söyleyince gersin geriye döndüm.Burada ilginç bir heykel gördüm. Rehberimiz Arnavut Kemal öyküsünü kısaca anlattı.
Yahudi efsanesine göre tanrıdan başka kişiler de Golem adı verilen çamurdan insan yaratırlarmış. Bunların en ünlüsü Rabbi Eliyahu Baal Shemmiş. Yalnız bu yaratılan golemler pek akıllı sayılmaz, ancak yaratıcısına hizmet edermiş . Kafka bu söylenceye inanmadığı için heykeltraş Kafka'yı bu şekilde betimlemiş.
Şimdilerde Yahudi Mahallesinin yerinde yeller esiyor. Mahalleninin ortasından her iki yanında pahalı dünya markalarının satıldığı dükkanların olduğu Pariziska caddesi geçiyor. İşin ilginç yanı markaların çoğu da Yahudilere ait. Takdir-i ilahi mi desem?
Mezarlık etrafı duvarlarla çevrili ve girişe izin yok. Son gidişimde girmek için bir girişimde daha bulundum ama görüştüğüm Yahudi kadın bunun olanaksız olduğunu söyleyince gersin geriye döndüm.Burada ilginç bir heykel gördüm. Rehberimiz Arnavut Kemal öyküsünü kısaca anlattı.
Yahudi efsanesine göre tanrıdan başka kişiler de Golem adı verilen çamurdan insan yaratırlarmış. Bunların en ünlüsü Rabbi Eliyahu Baal Shemmiş. Yalnız bu yaratılan golemler pek akıllı sayılmaz, ancak yaratıcısına hizmet edermiş . Kafka bu söylenceye inanmadığı için heykeltraş Kafka'yı bu şekilde betimlemiş.
Golem ve Kafka |
Şimdilerde Yahudi Mahallesinin yerinde yeller esiyor. Mahalleninin ortasından her iki yanında pahalı dünya markalarının satıldığı dükkanların olduğu Pariziska caddesi geçiyor. İşin ilginç yanı markaların çoğu da Yahudilere ait. Takdir-i ilahi mi desem?
St.Nicholas Kilisesi |
Prag’da görmeniz gereken yerlerden biri de St. Nicholas Kilisesi’dir. Mimar Kilian
Dientzenhofer’in planladığı barok biçemli kilisenin yapımına 1704 yılında
başlanmış ve temel atımından 51 yıl sonra hizmete açılmıştır. Kilise mavi
renkli kubbesi ile Rus kiliselerini andırıyor. Kilisenin tavanı, St.Nicholas’ın yaşamındaki
kimi evrelerin betimlendiği resimler ile bezenmiş. Kilisede kubbeden sarkan
güzel bir avizenin yanı sıra Mozart’ın Prag’da bulunduğu sırada çaldığı piyano
da bulunmaktadır.
Prag'da görülmesi gereken yerlerden biri de hemen kalenin yakınında, kale duvarlarına sırtını dayamış küçük evler. Bu evlerden birinde F.Kafka 2 yıl yaşamış. Kaleye kadar gittiyseniz burayı da ziyaret edin.
Prag'da görülmesi gereken yerlerden biri de hemen kalenin yakınında, kale duvarlarına sırtını dayamış küçük evler. Bu evlerden birinde F.Kafka 2 yıl yaşamış. Kaleye kadar gittiyseniz burayı da ziyaret edin.
Franz Kafka'nın 2 yıl kaldığı kale duvarına bitişik ev |
Duvar dibi evleri |
Nelere Dikkat Etmeli
.Prag’a ayak basar basmaz rehberimizin bize ilk uyarısı döviz büfeleri ile
ilgiliydi.
-‘’Sakın döviz bozduracağınız yerde ışıklı yazılarla yazılan değişim
oranlarına aldanmayın. No Comission yazar, komisyon alırlar, ilan ettikleri
kurdan paranızı bozmazlar. Bu nedenle bozduracağınız dövize net olarak ne kadar
Çek Kronu alacağınızı sorup, netleştirin’’ demişti. Demek 24 yılda değişen
hiçbir şey yok. O zamanlar tırnakçı denilen seyyar dövizciler vardı. Ya eksik
para verirler ve siz daha sayamadan yanınızdan ‘’polis geliyor’’
diye bağırıp kaçarlardı.
.Prag Vaclav Hava Alan ile kent merkezi arası 18 km. Alandan kente sefer
yapan minibüsler var. Tek kişi 11 €. Kişi sayısı arttıkça adam başı düşen
fiyatta değişiyor. Söz gelimi 4 kişiyseniz ödeyeceğiniz rakam 19 €. Kente
gitmek için tercihiniz taksi olursa; 20 € ödersiniz.
Şarap Servisi |
.Taksiye binmek isterseniz telefonla çağırın. Hem ilk kalkış fiyatı, yoldan
çevirdiklerinizden daha ucuz, hem de kazıklanma korkusu yaşamıyorsunuz.
Yaklaşık 200 Krona bir yerden bir yere ulaşabilirsiniz. Bu arada bisiklet
kiralayarak Vltava nehri kıyısında bisikletle tur atmanızı öneririm.
.3 gün geçerli olan kent kartı satın alırsanız, birçok kilise, saray ve
müzeyi 1540 krona gezebilirsiniz. Ayrıca bu kart sahipleri 3 gün süreyle kamu
taşıtlarından para ödemeden yararlanabiliyorlar.
Ne Yenir Ne İçilir
Çek mutfağı tipik bir Orta Avrupa Mutfağı; patates ağırlıklı. Orada
bulunduğum sürece tattığım kimi yemeklerden örnek vereyim. En hoşuma giden
yemekleri ızgarada yaptıkları ördek. Bir de bizim mantıya benzeyen,
içi kıyma dolu, haşlanmış hamur topundan oluşan Knedliky.
Burada
Gulaş da yapıyorlar ama içinde hamur, haşlanmış yumurta, marul, soğan ve
dereotu var. Yenilecek gibi değil. Denememesi gereken yemeklerden biri de danadili,
haşlanmış patates ve ekşitilmiş sütten yaptıkları Kaprova Plovka.
Medvani adını verdikleri bal ya da reçelle tatlandırılmış kekleri ise fena
değil.
Geleneksel Çek Gecesi-Pavouka |
Çek Halk Şarkıları |
Çek Usulü Göbek Dansı |
Karlovy Vary’i yazarken tarçınlı, anasonlu ve bitki özlü bir likörden söz
etmiştim: Bechervoka. Prag’da da bu içkiyi zevkle içebilirsiniz. Burada
yetişen Bohemian şerbetçi otunun özelliği nedeniyle Çek Cumhuriyeti dünyanın
sayılı bira üreticilerinden biri olmuştur. Gerçekten de Karlovy Vary’e giderken
yol boyu şerbetçi otu tarlalarını görmüştüm. Dolayısı ile Çekler de önde gelen
bira içicilerindendir. Kişi başına yılda 150 litre bira tükettikleri
söyleniyor. Prag’da içeceğini biralardan bazıları şunlar: Gambrinu, Straopramen,
Pilsener Urquell ve Flek. Bu arada Budweiser birasını da tatmanızı öneririm.
Amerikalı olanı ile ilgisi yok.
Alış Veriş
.Prag’da satına alınacak hediyeliklerin başında Bohemya kristalleri
geliyor. Ancak, buradan Karlovy Vary’e gidecekseniz bu tür şeyleri oradan
almanızı öneririm. Orası nispeten daha ucuz. Kristal dışında tahta oyuncaklar,
kuklalar, seramikler ve tekstil ürünleri de satın alabilirsiniz.
Matruşkalar |
.Alış veriş yapabileceğiniz en önemli yerler kent meydanı ve ona çıkan
sokaklardaki küçük dükkanlar… Ayrıca Weceslas Meydanını çevresinde de alış
veriş yapacağınız birçok mağaza var.
.Bata ayakkabıları Çek Cumhuriyeti’nde yapılıyormuş. Wenceslas Meydanı
yakınında 6 katlı bir mağazası var. Mağazayı dolaştım, ayakkabılar iyi hoş da
fiyatları pek de uygun gelmedi bana.
.Mağazalar genelde saat 10-18 arası çalışıyor. Kimi mağaza, kronun yanında
Euro ile de satış yapıyor.
Prag Kedileri |
.Şayet alış verişiniz 2000 kronun üzerindeyse ödediğiniz vergiyi hava
alanında alabiliyorsunuz.
.Prag’da birçok yerde sokak pazarı var. En ünlüsü River Enbankment’deki
bitpazarıdır. Pazar, cumartesi günleri açık. Bir başkası ise, incik boncuk ve
küçük hediyelik eşyaları satın alabileceğiniz Karl Köprüsü üzerinde kurulan
pazardır.
Çek Kristalleri |
.Ama bir kez daha yineliyorum: Programınızda Karlovy Vary varsa, alış
verişinizi oradan yapın.
.!Euro yaklaşık 25 ÇK (ağustos 2017)
.!Euro yaklaşık 25 ÇK (ağustos 2017)
Nasıl Gidilir
İstanbul’dan Prag’a THY’nin her gün karşılıklı seferleri var.
Prag Büyükelçiliği
Telefon: + 420 224 311
402 +420
224 311 403
Faks: + 420 224 311 279
Konsolosluk: consulate.prague@mfa.gov.tr
E-Posta: embassy.prague@mfa.gov.tr
Köpük Balonu |
Prag;kaleden |
Enbankment-Vltava Yürüyüş Yolu |
Eski Kent Panorama |
Halk Dansları |
Çek Halk Dansları |
Eski Yahudi Mezarlığı |
John Lennon Duvarı |
Bethooven bu evde oturmuş |
Ortada Kukla |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder