İZLANDA
Buzlar Ülkesi
Altmışlı yılların sonları, lisedeyim. 61 Anayasasının getirdiği özgürlük ortamı... Çağı yakalamak için ülke sorunları üzerine yazılmış kitapları adeta yiyip bitiriyorum. Nazım hala yasak. Daktilo ile pelür kağıtlarına yazılmış, elden ele dolaşmaktan neredeyse okunmaz hale gelmiş şiirlerini ezberliyorum. Favorim ''Türk Köylüsü''. Öğrenci hareketleri henüz başlamamış, ama kıpırdanmalar var. Dünyayı tanımak istiyorum. İyi de buna iyi bir yabancı dil gerek. İngilizce dışındaki derslerim iyi, hatta iyi ötesi. İngilizce ise ucu ucuna. İngilizce kursu veren Amerikan Kültür Merkezi'nin önünden geçemiyorum; kurs ücreti boyumu aşıyor. Dünyayı tanıma hülyası ile cebelleşirken yakın bir arkadaşım International Pen Friends(IPF) adlı bir kuruluştan söz etti. İsteyene yabancı dilde mektuplaşacağı kişilerin adreslerini gönderiyormuş.
Reykjavik-Hallgrimakırkja'nın Kulesinden Görünüş |
- ''İzlanda ile ilgili bilgi edineceğim kitap arıyorum'' dedim. İki kitap getirdi. Biri Pierre Loti'nin İzlanda Balıkçısı , diğeri de- tam anımsamıyorum ama- adı, İzlanda'da Türkler gibi bir şeydi. Kitapları bir çırpıda okudum. Haftasına kız yanıt verdi. Reyjavik'de yaşıyormuş, babası elektrik teknisyeniymiş, pul biriktirmekten hoşlanırmış falan filan...
Laugavegur St. |
Mektuplarımız gidip gelmeye başladı. Yanlış anımsamıyorsam 3.ya da 4. mektuba onu sevdiğimi yazdım. Gençlik işte... Mektubu postaladıktan sonra heyecanla gelecek yanıtı beklemeye başladım. Bir kaç gün sonra yanıt geldi. Mektubun başını okumadan sonunu okudum. Yaşasın! Mektubunu o da ''ben de seni I love you ''diye bitirmişti. O mektubu, özellikle son cümlesini o kadar çok arkadaşıma gururla göstermiştim ki...
Hallgrimskırkja Orgu 25 Ton |
İsland Air'e ait uçağın tekerlekleri Kevflavik Hava Limanı'nın pisti ile sertçe buluşunca, ister istemez yıllar öncesine yaptığım düşşel yolculuktan günümüze geri döndüm. Pasaport işlemlerinden sonra, önceden ayarladığım kiralık araba ile ver elini ver elini Reykjavik...
İzlanda Hakkında Bir Kaç Bilgi Kırıntısı
İzlanda'da görmeniz gereken yerlere ilişkin bilgi vermeden önce, burada göreceklerinizi daha iyi anlamanızı ve yorumlamanızı sağlayacağına inandığım bazı bilgileri vereceğim.
-''Yok bu bilgiler beni ilgilendirmez, bir an önce sadede gel'' diyenleriniz olabilir. Onlar yazıyı bir kaç paragraf atlayarak okuyabilirler.
İzlanda, jeofizikçilerin, Orta Atlantik Sırası diye adlandırdığı, Antartika'dan başlayıp, Kuzey Kutbu'na kadar uzanan ve milyonlarca yıl önce oluşan derin bir çatlağın üzerinde yer alıyor. Ülkeyi güney batısından kuzey doğusuna yüzeyden ikiye bölen bu yarık, bir anlamda Amerika ve Avrasya'yı da bir birinden ayırmaktadır. İzlanda, 20 milyon yıl önce bir volkan patlaması ile oluşan küçük bir adacıkken, aradan geçen milyonlarca yıl boyunca büyüyüp genişleyerek bu gün yaklaşık 103 bin kilometre kareye ulaşmış ulaşmasına da büyüme durmamış. Ortasından geçen yarığın her yıl 2.5 cm açılması ile yıl be yıl doğu ve batı yönünde büyümeye devam etmekte, dolayısı ile toprak (kaya) kazanmaktaymış.
Austurstr |
İki Düşman Kardeş: Ateşle Buzun Savaşı
Buzlar ülkesi diye bildiğimiz İzlanda, aslında 650 km derinde, 160 km uzunluğunda ve sıcaklığı 925 santigrad derece olan bir ateş topunun üzerinde oturuyor. Yüz ölçümünün sekizde birinin buzullarla kaplı olduğu düşünüldüğünde, ülke topraklarının bir ateş topu üzerinde bulunuyor olması garip bir çelişki gibi görünüyor. İşte bana göre İzlanda'yı ilginç kılan da bu çelişki: Buzla ateşin savaşı... Yakın gelecekte olamasa bile önünde sonunda ateş buzu yenecek gibi görünüyor. Çünkü zaman zaman harekete geçen volkanlar, buzulları yavaş yavaş eritiyor.
Adının Buz Ülkesi olmasına karşın iklimi adıyla özdeş değil. Kuzey Amerika'nın doğu kıyılarını yalayarak kuzeye yol alan Gulfstream sıcak su akıntısı, iklimi nispeten yumuşatıyor. Adada çok sayıda volkan ve sıcak su kaynakları var.
Skolavördustigur'da Akşam |
İzlanda'nın Geçmişine Kısa Bir Yolculuk
Grönland'ın doğusunda, Britanya ve Norveç'in kuzey batısında ve Atlas Okyanusu'nda yer alan İzlanda'yı ilk kez 861 yılında Norveçli denizciler keşfetmiş. Buraya ilk yerleşenler ise Vikinglermiş. İzlanda'yı yurt edinen Vikingler, dünyanın ilk parlementosu sayılan Alting'i kurmuşlar. Kurmuşlar kurmasına da zamanla aileler arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucunda bu birlikleri dağılmış, 1262 yılında Norveç'in yönetimine girmişler.
Reykjavik |
Rejkjavik
Reykjavik küçük bir kent. O kadar küçük ki; bir kaç gün kaldıktan sonra esnafla en azından göz selamı verecek kadar tanış oluyorsunuz. Planlı bir yürüyüşle kenti bir kaç saat içinde gezer, görür ve yaşarsınız. Hadi biraz abartayım; sizden en fazla yarım gün sonra gelenlere rehberlik edecek kadar kent hakkında bilgi sahibi olursunuz bu yarım günde. Güzün gitmemize ve havanın soğuk olmasına karşın kentte hava tertemiz. Bunun en önemli iki nedeni var. İlki; özellikle köşe başlarında denizden esen rüzgarın sizi tek başınıza dans ettirecek kadar güçlü esmesi. Diğeri ise, Reykjavik'in jeotermal enerji ile ısıtılıyor olması. Kentin 4 ana caddesi var. Bunlar Austurstr, Bankastraeti, Laugaveur ve Skolavordustigur'dur. Restoranlar, barlar, kafeler, mağazalar ve marketlerin tamamına yakını bu caddelerde konuşlanmışlar.
Hallgrimskırkja |
Kentin en önemli yapısı, Skolaavordustigur üzerinde bulunan Hallgrimskırkja Kilisesidir.
Kilisenin mimarı Gudson Samuelsson'dur. İzlanda'nın coğrafi yapısından etkilenilerek tasarlanmış kilisenin yapımına 1945'de başlanmış ve 41 yıl sonra hizmete açılmıştır. Kilise, İzlanda'nın hem en büyük kilisesi hem de en yüksek yapısı olup, 73 metre yüksekliğindedir.
Kilisenin en ilginç özelliği ise; 5275 borudan oluşan ve 25 ton ağırlığında olan bir orga sahip olmasıdır. Zamanınız varsa- yoksa da yaratın-; kilisenin sıralarına oturup bu orgdan çıkan muhteşem sesi dinleyin. Ben bu şansı kiliseyi ikinci ziyaretimde yakaladım. Müthişti.
Kilisenin kulesine mutlaka çıkın ve Reyjavik'i bir de oradan kuş bakışı izleyin.
Hediyesi 900 Kron.
Reykjavik'de görmeniz gereken yerlerden biri de kent merkezinin kuzeyinde yer alan küçük Tjörnin Gölü ve çevresidir. Aslında bir gölden çok, büyükçe bir yüzme havuzunu andıran Tjornin
Okuyanı Rahatsız Etmedim. Tjörnin Gölü Kıyısı |
Tjörnin Gölü |
İzlanda -doğal ki-, sadece Reykjavik'den oluşmuyor. Yani Reykjavik'i görmekle İzlandayı görmüş sayılmazsınız. İzlanda'yı tanımak için kesinlikle Rekyjavik'in dışına çıkmanız gerekir. Ben de öyle yaptım.
Kiraladığım Toyota Yaris'in kontağını açtığımda, Reykjavik ile gitmeyi planladığım Jökulsarlon Buzulu arasındaki ulaşımı sağlayan 380 kilometrelik 1 numaralı yolun kalitesi konusunda hiçbir fikrim yoktu doğrusu. Hız sınırının 80-90 km olduğu İzlanda'da bu yolu, yaklaşık 5 saatte almam gerekir, matematiksel olarak... Ama ben bir gezginim, her dakika benim için önemli. Onun için bu yol için 4 saat ayırıp, vira bismillah diyerek yola koyuldum.
Manzara müthiş. Yol boyu şelaleler, buzullar, o güne kadar görmediğim, ancak fantastik filmlerde rastlanan yer yüzü şekilleri, sağda solda, sahipsizmişçesine otlayan koyun ve at sürüleri ve cennetten bir köşeymiş izlenimi uyandıran küçük yerleşim yerleri... Eşimin ve kızımın haklı itirazlarına kulak asmadan ve yolda zorunlu duruşlar dışında oyalanmadan tam 4 saatte hedefime ulaştım.
Hacı Hacıyı Mekkede, Hoca Hocayı Tekkede Bulurmuş. Bizde Sedar Başarır'ı Rekyjavik'de Bulduk |
İzlanda'nın en büyük buzulu olan Vatnajokul Buzulunun güney ucunda yer alan Jökulsarlon Buzulunu sözcüklerle anlatmak çok güç. Küresel ısınma nedeniyle ana buzuldan kopan parçalar, çelik mavisi bir nehirde, insanda garip duygular uyandıran sesler çıkartarak, kesime giden koyun kaderciliğinde, dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmışcasına yavaş yavaş denize doğru sürükleniyorlardı.
Güneş pırıl pırıl. Buz parçalarının üzerinde, mavinin tüm tonları adeta dans ediyor. Bu gösteri, bir gezgin için bulunmaz bir nimet. İyi de bu gösterinin bize, dünyamıza ödeteceği bedel ne? Düşünüyorum; keyfim kaçıyor...
Jökulsarlon Lagoon'u 20 Km2 Büyüklüğünde |
Denize Doğru Yok Oluşa Sürüklenen Buzulun Üstünde |
1932 Yılında Küresel Isınma Öncesi Burası Tamamen Buzullarla Kaplıymış |
Buzullar Arasında Tekne Turu |
Küresel Isınma Öncesi Burada Kış Mevsiminde Bile 100'lerce Balık Türü Ve Foklar Yaşarmış |
![]() |
Ingolfshöfdi-Headland |
Yalınız bu buzula çok daha yakın olmak için altınızdaki araba, 4 çeker bir arazi aracı olmalıdır. Yol çok bozuk.
Benim Yaris ile ancak uzaktan görebilecek kadar yanaşabildim buzula...
İzlanda'da da kesinlikle görülmesi gerekli yerlerden biri de Skaftafel Ulusal Parkıdır. 1967 yılında ulusal park olarak tescil edilen Skaftafel'de bir doğa harikası olan Svartifoss Çağlayanını ve Öraefajökull Buzulunun güney batı bölümünü görebilirsiniz.
Bir Avuç Svartifoss |
Öraefjökull Buzulunun Ulusal Parktan Görünüşü |
Parkta çadır kurabileceğiniz alanlar da bulunuyor. Mutlaka görün.
Svartifoss |
Hjorleifshöfdi Headland |
![]() |
Dyrholaey |
Skogafoss |
Skogafoss ve Ben |
Vira bismillah deyip bir iştahla yola koyuldum. 3-5 km sonra yol
bozulmaya başladı. Belki düzelir umuduyla bir süre daha gittim. Dağ uzaklarda, hava kararıyor, yol yolluktan çıktı. Karım ve kızım, yani sağ duyum ve sol duyum, yola çıktığımdan beri -''Dönelim, geri dönelim ''diye tutturdular. Güya onları dinleyip dönmezsem; araba bozulacağı için zorunlu olarak zaten dönecekmişiz; üstelik yayan yapıldak.
Umarsız, kameramı ayarlayıp, uzaktan uzağa çerçeveledim Eyja'yı.
Eyjafjallajökull |
Solheimajökull buzulu, Mrydalsjökull buzulunun güneyinde. Buzul, uzunluğu 8 km, eni ise 1-2 km olan, U şekilli bir vadide yer alıyor. Ayaklarımda buzda giyebileceğimiz çelik dişli özel botlar olmadığı için belli bir noktasına kadar gidebildim. Buzulda ulaşabildiğim en son noktada derin bir buzul kuyusu vardı.
Asena ve Hollandalı Oto Stopçumuz- Solheimajökull Buzulunda |
Buzul Kuyusu Ağzında- Merakla Korkunun Dansı |
Asena feryat, figan...
-''Baba dikkatli ol, kayıp düşeceksin'' diye ünlüyor ama dinleyen kim?
Buzul kaygan. Bebek adımlarıyla (Doğan Cüceloğlu'nun kulakları çınlasın) güçlükle kuyuya yaklaştım. Kuyunun ağzı yaklaşık bir metre çapında. Biraz daha yaklaşıp aşağı baktım, derinliğini kestirmek zor.
Gözüm alışınca; kuyunun dibinde, küresel ısınmaya direnemeyerek eriyen buzulların oluşturduğu bir ırmağın gürültüyle aktığını farkettim.
Seljalafoss |
Havanın soğuk olmasına karşın, terliyorum. İçimi bir ürperti kapladı.
Ve sonunda korkum merakımın önüne geçiyor,
camlaşmış buzulda kaymamaya çalışarak, oradan ayrılıyorum.
Katla Geo Park içinde bulunan çağlayanların görülmeye değer ve en önemli olanı hiç kuşkusuz Seljalandfoss çağlayanıdır.
Çağlayanın yüksekliği yaklaşık 60 metre .
Müthiş bir görüntüsü var.
İlginç olanı çağlayanın ardında bir de yolak(patika) var. Bu yolaktan da güzel fotograflar çekebilirsiniz.
Seljalafoss ve Asena |
Pingvellir- Avrasya ve Amerika'yı Ayıran Yarık. Solum Amerika |
Pingvellir. Yarığın Dibini Göremedim |
Kanyonun Üstünden Pingvellir'e Kuş Bakışı |
Pingvellir- Volkanik Kayalar |
Pingvellir, kampçılar için geniş olanaklar sunuyor.
Pingvellir |
Geysir- Öncesi... |
Geysir'in bulunduğu bölgede irili ufaklı sıcak su kaynakları da bulunuyor. İzlanda'nın bir çok yerinde olduğu gibi burada da kamp yapacak uygun alanlar var.
Veee !Birkaç Dakika Sonrası |
Gulfoss |
Gulfoss- Tepeden Genel Görünüm |
Gulfoss İzlanda'da gezginlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyormuş. Gerçekten de hava pek uygun olmasa da ziyaretçilerin sayısı bu yargıyı doğruluyordu. Mutlaka ziyaret edin.
İzlanda'da sondan bir önceki günümüzün öğleden sonrası, saat 18.00'e yaklaşıyor. Blue Lagoon'daki randevumuza çok az kaldı. Geldik sayılır. Neden Blue Lagoon'u sona ayırdık?Nedenini kolayca kestirebilirsiniz. Bir kaç gündür dere, tepe, buzul demeden dolaştık. Yorgunluğu atmanın en iyi yolu da büyükçe bir kaplıca olan Blue Lagoon'a gitmekti. Burası İzlanda'ya gezgin olarak gelenlerin hemen tamamının ziyaret ettiği bir yer. Lagün'ü oluşturan su, yer altından, tesisin hemen arkasındaki bir santral yardımı (Svartsengi) ile çekilerek yüzeye çıkarılıyor.
Blue Lagoon |
Lagündeki su her 40 saatte bir yenileniyormuş. Suyun ısısı 38-40 derece, derinliği 80-160 cm arasında değişiyor. Tesiste, ödediğiniz giriş ücretine göre hizmet alıyorsunuz. Standart ücret 40 €. Buna giriş ve silica çamur maskesi dahil. İkinci Tip Comforth ise; 55 €. Bu ücrete, standart ücrete karşılık verilenler de dahil havlu, bir kaç tür çamur maskesi, seçeceğiniz bir içecek dahil.
Silica Mad Maskesi |
55 Euronun Karşılığı |
Bizimki yeşildi. Bunun anlamı;'' bu zat-ı muhterem 55 € ödedi. Ona göre muamele edin'' demek.
Blue Lagoon'da randevusuz gelenleri
içeri almıyorlar. Çalışmaları randevulu. Randevuyu Blue Lagoon'un internet sitesinden alıyorsunuz. Randevu saatinde orada olmanız gerekli. Randevu da giriş ve çıkış saatlerinizi bildiriyorlar.
Size önerim randevunuzu akşama yakın almak. O zaman süre sınırlamasına pek aldırış etmiyorlar.
Ama ne olursa olsun 2 saatten fazlası sıkıyor.
48 Yıl Önce verdiğim Sözü Tutuyorum
Dönüş günümüz geldi. Valizleri arabaya, gideceğim adresi telefonuma yükledim. Telefondaki rotaya göre 5 dakika sonra aradığım eve ulaşacakmışım. Karım ve kızım sessiz. Ben adresi bulup zili çaldığımda kapı açılınca neler söyleyeceğimi
düşünüyorum. İşte onun evinin olduğu sokağındayız. Soldaki üçüncü ev olmalı.
Bizimkilere, bir kaç dakika sonra döneceğimi söyleyip arabadan indim.Üç beş basamak merdiven çıktıktan sonra sağ elimin işaret parmağı ile duvardaki zile dokundum. Kapının açılmasını bekliyorum.
-'' Kapının açılmasını beklerken heyecandan yüreğim yerinden çıkacak gibi atıyordu, dile kolay 48 yıl sonra...'' gibi cümleler kurmamı bekliyorsanız yanılıyorsunuz, gayet sakindim ve sanki birine adres soracak modundaydım. Kapı, önce yarım açıldı.
70'lerin ortasında ak saçlı, beyaz tenli bir kadın, soran gözlerle beni tepeden tırnağa süzdü.
Buzullar, Gülüşümüzün Sıcaklığından Erimiyor |
-'' Bu Ingibjörg değil. Ayrıca annesi olamayacak kadar da genç görünüyor.'' diye düşündüm.
Birbirimizi süzmekle geçirdiğimiz bir kaç saniyelik sessizliği bozarak, İngilizce bilip bilmediğini sordum. Başıyla onayladı.
Önce kendimi tanıtıp, öykümü kısaca anlattım. Ben konuşurken, kapı daha da aralandı. Kadın beni dinlerken yüzündeki tereddütlü ifade yerini hafif bir glümsemeye bıraktı ve
- ''12 yıldır burada oturuyorum. Üzgünüm, söylediğiniz kişiyi tanımıyorum. 48 yıl çok uzun bir zaman belki çok önceden buradan ayrılmıştır'' mealinde bir şeyler söyleyip, ''yardımcı olamadığı için özür diledi.''
Arabaya döndüğümde bir sözü tutmanın erincindeydim. Bizimkiker Rekyjavik'i çıkıyorken sordular.
-''Görebildin mi?''
Kadınla yaptığım konuşmayı onlara anlattım.
Ne Yenir Ne İçilir
İzlanda'nın iklimi gereği sebzeye dayalı bir mutfağı yok. Ağırlıklı olarak koyun eti ve balık tüketiyorlar. Bir de Puffin denilen nesli tükenmekte olan kuşun etini... Ben gittiğim her ülkenin geleneksel yemeğini tatmak isterim. Buraya gelirken yemeyi planladığım iki şey vardı. Balina eti ve Puffin. Bu düşüncemi eşim ve kızımla paylaşınca, ikisi aynı anda
-''Sen ne biçim çevrecisin. Nesli tükenen bu hayvanları tüketerek onların daha fazla avlanmalarına olanak sağlıyor, onları yiyerek doğal dengenin bozulmasına yol açıyorsun vs vs...'' türünden suçlamalara başlayınca, ricat bayrağını çektim. Çaresiz, pizza, makarna ve erişte ile geçti günlerim. Ne de olsa serde çevrecilik var.
Bu arada'' ben illa da deniz ürünü yiyeceğim'' diye tutturuyorsanız ve balina eti yememeye söz verirseniz size Skolavördistugur'deki Fish Market'i önerebilirim. Ayrıca denize koşut Saebraut caddesinde de deniz ürünleri bulabileceğiniz restaurantlar var.
Ne içilire gelince; Brennini adlı cine benzer bir içkileri var. Bir de Katla adlı votkaları.
Katla'yı denerken dikkat! Alkol derecesi bizim rakının %50 fazlası; 64 derece. Bu alkol seviyesi bizim için yüksek gelebilir ama İzlanda'nın buz ülkesi anlamına geldiğini de unutmayalım.
Reykjavik |
Alış Veriş
Bir kez daha söyleyeyim. İzlanda çok pahalı bir ülke. Oslo'ya, Kopenhag'a gidenler bilir. Oralar da çok pahalıdır ama bu konu da İzlanda ile yarışamazlar. İzlanda'nın pahalılığının derecesi hakkında bilgi sahibi olmanız için yazıyorum. İzlanda'da fiyatlar bu iki kentin neredeyse iki katı. Ben bir iki küçük hediye ve mağnet aldım. Para harcama sıkıntınız yoksa; çok kaliteli yün kazak, kaşkol, bere, kayak, bot vb satın alabilirsiniz.
Nelere Dikkat Etmeli
-Ben İzlanda'nın güney ve güney batı bölümünü dolaştım. Kuzeyi de gezmek isterseniz burada 8-10 gün geçirmeniz gerekli. 4-5 gün ise benim gördüklerimi görmek, İzlanda hakkında gerekli bilgileri edinmek için yeterli.
Puffin ve Balina- Yaklaşık 50 Euro |
-Eğer dağ ve mağara gezgini iseniz, öncelikle kiralayacağınız araba 4 çeker bir arazi aracı olmalı. Ayrıca bu iş için gerekli ekipmana sahip olmalısınız. Arabayı ise hava alanından buralara gelmeden kiralamanızı öneririm. Böylece Reykjavik'teki otelinize sizi götürecek yüklü miktarda taksi parasından kurtulursunuz.
-Hangi mevsimde giderseniz sıkı giyinmeniz gerekli. Yaz da olsa güz de olsa hava soğuk; kışı söylemiyorum bile. Dağ bayır dolaşmayıp, buzul safarisi yapmayacaksanız, tırtıklı bir kauçuk bot yeterli.
-İzlanda'da o kadar çağlayan var ki; nerdeyse evi çağlayan manzaralı olmayna kız vermiyorlar diyebilirim. Çağlayanlarda fotograf çekmek zahmetli. her olasılığa karşın yanınızda naylondan ince bir yağmurluk bulundurun.
İzlandaca Bilmiyorum- Yünlü Eşya satan Bir Dükkanın Adı |
-İzlanda'nın kuzey ışıkları ünlü. Ama buraya sadece kuzey ışıklarını görmek amacı ile gelmeyin. Hayal kırıklığınız çok olur. Ben kızımla bunları görebiliriz düşüncesi ile gece kentin dışına çıkıp saatlerce bekledim ama nafile... Şansımızdan orada olduğumuz sürece hava kapalıydı; ışık mışık göremedik. Yalnız döndüğümüz günün gecesi hava açmış ve kuzey ışıkları görünmüş. Şans işte...
-İzlanda'da musluk suyu içiliyor. Yanınızda bir pet şişe varsa su işini para ödemeden halledebilirsiniz.
-Restoranlar çok pahalı. Kısıtlı bütçeniz varsa marketlerden alacaklarınızla, kahvaltınızı ve yol boyu yiyeceğiniz sandeviçleri hesaplı bir şekilde hazırlayabilirsiniz. Bu tür ihtiyaçlarınızı en uygun fiyatla karşılayacağınız yer ise hava alanındaki duty free.
-1 euro 121.8 İZK (Eylül 2016). İzlanda'da genelde İSK kullanılıyor. Euro kabul eden restoran ve dükkanlar var ama euro kuru buralarda genelde düşük oluyor. En iyisi ne kadar para harcayacağınızı kabaca hesaplayıp, dövizinizi hava alanında bozdurmak.
-Kent içinde park yerleri P1;P2,P3 ve P4 diye sınıflandırılmış. En pahalısı P1. Ama otelinizin park yeri varsa parka para ödemeniz gerekmez. Kent çok küçük, arabaya ihtiyaç yok. Zaten 18.00'den saat 09.00'a kadar tüm park yerleri ücretsiz.
-Biz üç kişi kent merkezinde park yeri olan bir apart otelde kaldık. Günlüğü yaklaşık 170 euroydu.
- Artık İzlanda'da Türk öldürmenin cezası var, öldürülme korkusu olmadan gezip dolaşabilirsiniz. Öykü şu: 20 Haziran 1627'de asıl adı Jan Janszoon van Harlem olan Hollandalı dönme Küçük Murat Paşa adlı bir korsan, İzlanda'da Vestmannaeyjar adasındaki tüm İzlandalıları kadın- erkek, genç-yaşlı demeden kesmiş. Bu olaydan sonra İzlanda'da Türk öldürenlere ceza verilmez olmuş. Bu uygulama 1970 yılına kadar yürürlükte kalmış.
Reykjavik |
''Not: Kızlarla ilgili yazdıklarım meğer şehir efsanesiymiş. Bu yazıyı yazdıktan sonra İzlandalı bir yetkili, ''İzlanda'da erkek nüfusunun kadınlardan daha fazla olduğunu, dolayısı ile damat adaylarına yardım mardım yapmadıklarını açıkladı''
İzlanda'ya Nasıl Gidilir
İzlanda'ya Türkiye'den doğrudan giden bir yok. En iyi aktarmnın Kopenhag ve Oslo üzerinden yapılıyormuş. Biz Londra üzerinden uçtuk.
Eylül 2016
-------------
İzlanda'dan Kimi Fotograflar
Cefakar Yaris |
...........
İzlanda son dönemde çok ilgimi çeken bir ülke. Yazılarını çok keyifle okuyorum. Gezinin tümünde Ingibjörg'i merak ettim fakat mutsuz sonlandı. :(
YanıtlaSil