13 Mart 2019 Çarşamba

Minsk




MİNSK

Avrupa'da ziyaret etmediğim bir kaç ülke'den biriydi Belarus, kısmet bu yılın haziranınaymış.

Minsk'in geçmişinde kısa bir gezinti
Tarihte Belarus adından, Ostragotların burayı İsa'dan sonra 100. yılda işgal etmeleriyle söz edilmeye başlanmış. Bu tarihten önce tarih sahnesinde varlar mıydı? Doğrusunu söylemek gerekirse; bu ülke hakkında yaptığım kısa araştırmamda bu sorunun yanıtını bulamadım.
Uzaydan gelmediklerine göre mutlaka o bölgede birileri yaşıyordu. Neyse ben bildiklerimi yazmaya devam edeyim.
Svislach'dan Yeni Minsk

Belarus ahalisi bir süre sonra işgalci Ostragotları  def'etmişler ama sevinmelerine zaman kalmadan 400 yılında doğudan akın akın gelen Hunların işgaline uğramışlar. Hunlar gitti diye sevinmeye yeltenmişler ama bu kez de Türk asıllı Hazarlar mitili atmış Belarus'a. Sonrasında Hazarlar  burayı terk etmiş etmesine de''yeter ki balın olsun sineği Bağdat'dan gelir'' sözünü doğrularcasına bu kez de Litvanya Dükalığı'nın işgaline uğramışlar. Bu hay huy içinde ise nasıl yaptılarsa 1067 yılında Minsk kentini kurmuşlar. Bir süre bağımsız yaşar gibi olmuşlar ama 1830'larda bu kez de Çarlık Rusyası'nın işgaline uğramışlar. Uyanık Çar burada uzun süre kalmayı planlamış olacak ki, hızla Belarus'u Ruslaştırma çabasına girişmiş. Birinci Dünya Savaşı sonrası Rusya yenilince,1917 yılında Belarus Halk Cumhuriyeti kurulmuş. Bu kısa ömürlü devletin başkenti de Minsk olmuş. Ancak tarih sahnesine çıktığı günden beri başlarında dolanıp duran kara bulutlar, dolu olup bu kez de Kızıl Ordu olarak tepelerine inmiş. Halk cumhuriyetinin parlamenterleri daha koltuklarını ısıtmaya vakit bulmadan Belarus Kızıl Ordu'nun işgaline uğramış.
15 km Uzunluğundaki Nezavisimosti Caddesi

2. Dünya Savaşında partizanlar, işgalci Almanlara karşı direnince, o zamana kadar kente dokunmayan naziler, aynen Warşova'da yaptıkları gibi Minsk'i de yerle bir etmişler. Savaş öncesi yaklaşık 300 bin olan Minsk'in nüfusu, savaşın yol açtığı yıkım ve göçler nedeniyle savaş sonrası 50 bine kadar düşmüş. 
1974 yılında, 2. Dünya savaşı sırasında kahramanlık gösteren Minsk 'e ''Gorod Gero-kahraman kent'' ünvanı layık görülmüş. Sovyetler'in dağılmasından sonra bağımsız Belarus'un başkeni olan Minsk, bu gün yaklaşık 2 milyon nüfusu, geniş bulvarları, büyük park ve bahçeleri ile çağdaş bir kent görünümündedir.

Minsk'de Görülecek Yerler

Minsk' gitmeye karar verdiğimde amacım, gezip gördüğüm kentlere bir yenisini daha eklemekti; açıkça söylemek gerekirse... Ancak kenti dolaşmaya başlayınca bu ön yargımın yanlış olduğunun ayırdına vardım. Minsk'de ummadığınız kadar, en azından benim ummadığım kadar gezip, görülecek ve hoşça zaman geçirilecek yerler var.
İyi ki gelmişim...
Ya allah! ya fettah deyip, daha yolculuğun yorgunluğunu üzerimden atmadan  Minsk'i gezmeye, kaldığım otelin hemen karşısında olan Gorky Park'tan başladım.
Gorky Park Ana Kapı


Svislach Irmağı ve Vulicia Caddesi arasında yer alan park, 1805 yılında ''Vali Bahçesi'' olarak kurulmuş, 1936 yılında ise parka, aynı yıl ölen büyük Rus yazarı Maksim Gorky'nin adı verilmiş. Parkta yürüyüş yolları, cafeler, buz pisti, kapalı paten alanı, bisiklet yolları, gözlem kulesi, planetoryum ve kısaca  çağdaş bir parkta bulunması gereken hemen her şey var. Parkın bir özelliği de yeni evlenen çiftlerin burayı ziyaret ediyor olması. Burayı kesinlikle ziyaret edin. Bir de çimenlerde yuvarlanacağımız '' millet  bahçelerimizle'' karşılaştırın...
Gorky Park

Gorky Park gibi, kenti kıvrımlarla bölen Svislach nehrinin kıyısında yer alan Janski Kuplay Parkı, adını  Belaruslu bir şairden alıyor. Parkın içinde şairin adını taşıyan bir yazın müzesi ve parka 1972 yılında konmuş Janski Kuplay'ın bir yontusu bulunuyor.
Janki Kuplay Parkı
530 dönümlük bir alana yayılmış ve içinde 9000 tür bitkinin yer aldığı Botanik Garden'a ben zaman yetersizliğinden dolayı gidemedim. Ama gidenlerin övgüsünü alan bu parkı benim yerime de görmenizi isterim. 

Bu güne kadar gezip dolaştığım tüm Doğu Bloku Ülkeleri Başkentleri'nin olmazsa olmazı olan sirklerden biri de Nezavisimosti ve J.Kuplay Caddelerinin köşesinde yer alan Belarusian State  Circus. Gorky Park'a çok yakın olan sirkte 19.00'da başlayan gösterileri izlemek için bileti önceden ayarlamanızı öneririm.
Belarus Devlet Sirki

Victory Monument, 1954 yılında, 2. Dünya savaşı sırasında ölen Sovyet askerleri ve Belaruslu yurtseverlerin anılarını yaşatmak için yapılmış... Granit kaplama bir kaide üzerine oturtulmuş olan dikili taş, 40 metre yüksekliğinde... Mimar  G. Zaborki tarafından tasarlanan dikili taşın zirvesindeki yıldız, Sovyet döneminde, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında kahramanlık gösteren kentlere verilen bir tür kahramanlık nişandır. Dikili taşın hemen altında yer alan kabartmalarda, 2. Dünya Savaşının sona erdiği 9 Mayıs 1945 tarihi, savaşta ölen partizanlar, Belarus'un ulusal amblemi ve Sovyet ordusu betimlenmiştir. Ayrıca anıtın çevresinde 4 adet bronz çelenk ve yıl boyu yanan meş'ale bulunmaktadır. Zakarova Caddesinde yer alan bu anıt, aynı zamanda Gorky Park'ın ana girişine de yakındır.

Victory Monument

Island of Tears (Gözyaşı Adası).
1979 yılında Sosyalist Afgan Hükümeti'nin daveti üzerine Afganistan'a giden ve orada 10 yıl kaldıktan sonra yenilip, gerisin geriye dönen Sovyet Ordusu'nda görev yaparken ölen Belaruslu askerler anısına yapılmış olan bu anıt, Svislach nehrinin içinde bulunan küçük bir adada yer almaktadır.

Kara ile bağlantısı küçük bir köprü ile sağlanan adada üzerindeki yontular, Afganistan Savaşında yaşamını yitiren askerlerin, geride bıraktıkları analarını ve dul eşlerini temsil ediyor. 

Anıt küçük olmasına karşın, kadın heykellerin yüz ifadesi ve halkın  bu heykellere yüklediği anlam nedeniyle yoğun bir ziyaretçi  akınına uğramakta.

Adada  ayrıca, ölen askerler için göz yaşı döken bir melek yontusu da bulunuyor.
Gözyaşı adasının bir özelliği de burayı ziyaret eden yeni evli çiftlere mutluluk getirdiğine inanılması.

Anıt kıyıya çok yakın. Uzaktan görmek size yeterli gelebilir. '' Yakınına gitmesem de olur '' demeyin. Zahmet edip, küçük köprüyü geçerek anıtın yanına kadar gidin; yontulardan çok etkileneceksiniz. 


Island of Tears
Island of  Tears-Ağlayan Melek-


Holly Sprit Cathedral(Kutsal Ruh Katedrali).
Minsk'in Nemia Bölgesinde yer alan bu barok biçemli katedralin yapımı 9 yıl sürmüş ve 1642 yılında ibadete açılmıştır. 1741 yılında yanıp, yeniden onarılan iki kuleli katedral, dış görünüşü itibariyle özellikle yabancı turistlere ilginç gelmese de inanç sahipleri tarafından önemli bir kutsal mekan ve hac yeri olarak kabul edilmektedir. Benim orada bulunduğum sırada katedrali ziyaret edip, sessizce dua eden, Belaruslular'ın sayıca fazlalığı, benim buranın kutsallığı hakkındaki gözlemimi doğrular gibiydi.
Holly Sprit Cathedral

Bu arada  Svislash nehri ve çevresini  fotograflamak için katedralin bulunduğu tepe ideal bir yer.
Holly Sprit Cathedral

Batıdaki;  özellikle, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerdeki katedrallerle, hem mimari açıdan hem de büyüklük ve azamet açısından kıyaslanması mümkün olmasa da Minsk'de, mimari özelliğinden daha çok kutsal kabul edilmeleri nedeniyle halkın gözünde çok önemli olan bir çok kilise var. Bunlardan biri de Cathedral of Saint Virgin Mary'dir.(Bakire Aziz Meryem Katedrali)

Cathedral of Saint Virgin Mary

Svabody meydanı yakınlarında, binaların arasına sıkışmış gibi duran barok biçemli bu katolik kilisesi 1710 yılında yapılmış. Katedral, yıllar boyu kendi halinde, inananlara hizmet ederken, Sovyet Dönemi'nde önce kilisenin her iki çan kulesini yıkılmış, kilise her iki yanındaki binaların seviyesine getirilmiş, sonrasında da  ana salon, spor salonuna dönüştürülmüş.  Sovyetler Birliği yıkılınca; eski fotograflar yardımıyla yıkılan çan kuleleri yeniden yapılmış, spor salonuna dönüştürülen kilise, bir kez daha inanların hizmetine sunulmuş. Önünden geçerken hiç olmazsa kapısından başınızı uzatıp içeride neler var diye bakmanızı öneririm.
National Library of Belarus, Minsk'in yaklaşık 20 km dışında ve hava alanı yolu
National Library of Belarus
üzerindedir. 2006 yılında tamamlanan 23 katlı kütüphanenin mimarları V. Vinogradov ve M.Kramavenko'dur. Kütüphanenin ilginç bir mimarisi var. Özellikle gece aydınlatıldığında insanda dev bir  tek taş pırlanta izlenimi uyandırmakta... Moskova ve St.Petersburg kütüphanelerinden sonra en fazla Rusça esere ev sahipliği yapan bu kütüphanede 2000 kişilik okuma salonunun yanı sıra konferans salonları, cafeler, ve eşsiz bir manzara sunan seyir terasları bulunmaktadır. Kütüphaneye girmeye zamanınız yoksa, gece ışıklandırılmış halini görmenizi öneririm.
National Academic Bolsohoi Opera and Balet Theatre

Trinity Park'ın içinde yer alan Minsk Opera ve Bale binası 1933 yılında yapılmış. Mimarı ise Josef Langbard'tır. Opera binası, 1920'lerde Sovyetler'de ortaya çıkan, görsellikten ziyade işlevselliğe (bana göre sanatı bir anlamda göz ardı eden), sanatçının sadece sanatçı değil  mühendis ve bilim adamı olması gerektiğine inanan, yapılarda sanayinin tüm olanaklarından yararlanmayı ilke edinen Art Deco ve Konsturüktivizm akımının bir örneğidir.
Belediye Binasının Arkasındaki Bronz Heykellerden Biri. 


1500 izleyici koltuğu ile Avrupa'nın en büyüklerinden biri olan Opera ve Bale binasında, pazartesi günleri dışında hemen her gün bir gösteri var. 
Eğer bu sanatlara ilginiz varsa; biletleri önceden temin etmenizi öneririm.
Bu arada ilginizi çeker mi bilmem. 
Opera ve bale tiyatrosunun hemen yakınında Belaruslu  yazar Maksim Bogdanoviç Müzesi var. Müze küçük bir binada. Zamanınız varsa ziyaret edin. 
Kentin sembollerinden biri de City Hall'dur  (Belediye Binası). Yapımı 1600 yıllara kadar giden ama bu süreçte bir kaç kez yıkılıp yeniden yapılan bina bu günkü haline, 1861 yılındaki yıkılmadan önceki fotograflarından yararlanılarak yapılan onarımlarla gelmiş. Belediye binasının önünde ki meydanda bronzdan yapılmış ilginç heykeller heykeller var.
Atarabası Yontusu. Turistlerin Çok İlgisini Çekiyor

Belediye binasının önündeki Heykellerden biri.
Burayı ziyaret eden hemen her turistin üzerinde fotograf çektirmek için kuyruğa girdiği, gerçekten güzel bronzdan at arabası heykeli bunlardan biri...
Palace of Repubilc (Cumhuriyet Sarayı). Nezavisomisti Caddesi üzerindeki büyük Oktyabrskaya Meydanında yer alan ve Antik Yunan Mimarisi'nden esintiler taşıyan Cumhuriyet sarayı, 2001 yılında tamamlanıp, hizmete girmiş. İçinde bir çok konser salonu, sinema ve sergi alanları bulunan saray, sade yapısıyla dikkat çekiyor. 
Palace of Republic

Cumhuriyet sarayının hemen yakınında, gene Antik Yunan Mimarisi biçeminde yapılmış, ana girişinin üzerindeki üçgen alınlıkta, heykellerin bulunduğu bir bina dikkatimi çekti. Binanın dış görünüşü, buranın kültür ve sanat etkinlikleri için kullanıldığı izlenimleri uyandırdı bende. Ancak binanın ne girişinde, ne de yakınında burasının ne amaçla kullanıldığına dair bir bilgi vardı. Yoldan geçen bir kaç Minsk'liye '' bu ne iş ? '' dedim. Ya sorumu anlamadılar, ya da ben onların dediklerinden bir şeyler çıkaramadım. En iyisi Google Amca... Ara tara; O da dut yemiş bülbül; tık yok. İnat bu ya aramalarım sürdü. '' Arayan mevlasını da belasını da bulur''demiş atalarımız. Çabalarım sonucunda bu binanın Sovyet Döneminde KGB'nin binası olarak kullanıldığını öğrendim. Şimdiki işlevi de oymuş, dediklerine göre...  Alınlıkdaki yazıyı da Rusçası iyi olan bir arkadaşıma çevirttim. Anlamı mealen : Sendika(birlik) Kültür Sarayıymış. Acaba o zamanki Sovyet Yönetimi gizlilik gerekçesi ile mi KGB'nin merkezine kültür sarayı süsü vermiş, yoksa...? 
Yoksa'nın yanıtı şimdilik bende yok. Bu yazıyı okuyup da bina hakkında ayrıntılı  bilgisi olan varsa bana yazarsa sevinirim.
KGB Binası(?)

Kentin biraz dışında, hemen Özgürlük Meydanı'nın yanı başında yer alan, kırmızı tuğladan örülmüş, çarpıcı dış görünüşü ile dikkat çeken  St.Simon ve Helena Kilisesi 1910 yılında yapılmış. Neo klasik biçemli kilise, Sovyet döneminde sinema salonu ve film stüdyosu olarak kullanılmış.
St.Simon  ve Helena Kilisesi
Kilisenin İçten görünüşü



1990 yılında yeniden eski kimliğine bürünen bu katolik kilisesi, üsteki fotograftan da anlaşılacağı gibi ziyaretim sırasında onarımdaydı.
Indipendent Square

Indipendent Square (Özgürlük Meydanı). Gezdiğim tüm Sovyet Blogu Ülkeleri'ndeki kentlerin olmazsa olmazı; görkemli askeri törenlerin yapıldığı çok büyük meydanlardır. İşte özgürlük meydanı da bu tür meydanlardan biri...

V.I. Lenin ve Yorgun Ben


Kentin giriş kapısı diyebileceğimiz bu meydanda en dikkate değer anıt St.Simon ve Helena Kilisesi ile birlikte Lenin Heykelidir
Özgürlük Meydanının Altındaki Alış Veriş Merkezi
Meydan da ayrıca altında bir yer altı çarşısı bulunan büyük fıskiyeli bir havuz ve Lenin heykelinin arkasında ise hükumet binası  bulunmaktadır. 


Belarusian State of The History of The Great War Museum


Belarusian State Museumof The History of the Great Patriotic War Müzesi  (Belarus Devlet Büyük Yurtseverlik  Savaşı Tarihi Müzesi). 25 Ekim 1944 yılında açılan bu müze, daha savaş devam ederken ve savaşın nasıl sonuçlanacağı bilinmezken dünyada açılan ilk savaş müzesi olmasıyla ünlü. İçerisinde, her birinde ayrı bir temanın işlendiği 24 tane sergi salonu bulunan müze adını, 2. Dünya Savaşı sırasında ölen Belaruslu yurt severlerden almış.
Savaş Müzesi
15.600 m2 alana oturmuş, ağırlıklı olarak metal kaplamalar kullanılarak yapılan ve 2.Dünya Savaşına ilişkin belge ve savaş gereçlerinin sergilendiği müze, Victory Park'ın hemen yanı başındaki küçük  bir tepede yer alıyor.


Müzenin bir başka  açıdan görüntüsü
Resimlerini paylaştığım müze 1944'de hizmete giren değil, 1966'da yapılan yeni müzedir.


Müzenin önünde 45 mt. yükseklikte bir de metal kule bulunmaktadır. 

Pazartesi günleri  ve ulusal bayramlarda  ziyaretçi kabul etmeyen müzeye giriş ücreti 10 -25 Belarus Rublesi'dir. 

Victory Park(Zafer Parkı). Okulda öğretmenlerimiz bizlere yabancıların sanata ne kadar  önem verdiklerini anlatırken Londra örneğini verirler,''Londra bombalanırken, opera, bale ve tiyatro salonlarının, hiç savaş yokmuşcasına gösterilerine devam ettiklerini '' söylerlerdi. Öğretmenimi dinler ama bu sözlere pek de inanasım gelmezdi. Düşünün ; tepenize bomba yağıyor siz huşu içinde  Mozart dinliyorsunuz. Victory Park, savaşın en kızgın zamanında (1941) yapılmaya başlanmış, ancak 1945 yılında bitirilebilmiş. Düşünebiliyor musunuz, tepenize bomba yağıyor, 300 bin olan nüfus 50 bine düşmüş, sen park yapmak derdindesin. Bu ''ecnebileri'' bir türlü anlayamadım (!). Biz de böyle bir şey olsa; yapana da yaptırana da deli muamelesi yaparlar.
Victory Park Girişi


2. Dünya Savaşının zaferle bitmesi nedeniyle Zafer (Victory) adı verilen park, önceleri 100 hektarlık bir alanı kaplarken 2011 yılında yapılan eklemelerle 200 hektarlık bir alana yayılmış(2 bin dönüm). Parkın çevresinde kurulduğu Komsomolskaye Sviclach Nehrinin önüne yapılan bir bendin sonucu ortaya çıkmış yapay bir göl...
Victory Park
Minsklilerce ''halk bahçesi'' olarak bilinen park, yürüyüş yolları, ışıklarla renklendirilmiş fıskıyeli havuzlar , çeşitli yontu ve anıtlarla bezenmiş... Bu parkı kesinlikle görmenizi öneririm. 
Minsk'de  Başka Nerelere Gidilebilir?
Minsk'de gezilip görülecek bir çok yer daha var. Size görmeniz gereken bir kaç yer daha yazayım. Vakit bulursanız gidin.
Müzeden bir Tablo

Belaruslu ve Brezilyalı sanatçıların eski bir fabrika duvarına yaptıkları grafitilerin sergilendiği Grafitti Street, 1942 yılında Almanya'dan  Minsk'e getirilen yaklaşık 5000 Yahudi'nin katledildiği Yuma Çukurundaki Monumento Fallen Jewi,sh People on March 1942 anıtı,
YahudiAnıtı
 

Belarus sanatının sergilendiği  National Art Museum of The Republick of Belarus
nehir boyunca yürüyüş yapabileceğiniz Svislach River Embankment görmeniz gereken yerlerden bazıları.
...
Ben 3 gün kaldım Minsk'de.
Bir kenti tanımak ve anlamak için 3 gün yeterli mi? Gerçekte bu sorunun yanıtı oraya ne amaçla gittiğinize bağlı ama bana göre bu kent Minsk ise, tanımak için 3 gün yeter de artar.

Zaten daha fazla kalsam yazacak çok fazla  şey bulabileceğimi de sanmıyorum. Hani çokça anlatılan bir öykü vardır: Adamın biri Japonya'da 1 hafta kalmış, dönüşünde Japonya hakkında bir roman yazmış. Bir başkası,bir ay kalmış ancak bir makale yazabilmiş Japonya hakkında... Japonya'da 1 yıl kalan ise oraya ilişkin bir satır bile karalayamamış.
Benimki de o hesap...
Ulusal Müze

Minsk'de Eğlence 
Eski Doğu Bloku Ülkelerinde olduğu gibi gece hayatı  Minsk'de de çok renklidir. Gündüz, nispeten sessiz ve sakin olan kent, gece olunca bambaşka bir kimliğe bürünüyor
Kente yayılmış barlar, gece kulüpleri, diskolar gece hayatına renk katan mekanlardır. Doğrusunu söylemek gerekirse bu mekanları renklendiren önemli unsurlardan biri, burayı ziyaret edenlere göre ''Minsk'in  güzel kızlarıymış''. Ehh! Doğru söze ''hacı emmin ne desin ?'' Minsk'in kızları gerçekten de çok güzel.
Güzel kızlardan söz etmişken eski Doğu Bloku Ülkelerini ziyaret edenlerin dillerinde  ''bu ülkelerde kadın nüfusu erkeklerden daha fazladır'' klişesi  pelesenk olmuştur... Bunun iki nedeni olabilir: Birincisi Sovyet dönemindeki savaşlarda erkeklerin kadınlardan daha fazla telef olmaları, ikicisi neden de Belaruslu kızların çok güzel olması... Kızlar o kadar güzel ki; onlara bakınca gözleriniz kamaşıyor(!) ve kamaşan gözlerinizle de ortalıkta dolaşan erkekleri fark etmiyorsunuz (!). İkinci neden bana daha makul gibi geliyor, ne dersiniz?
Sokak Şarkıcısı

Sözü fazla uzatmadan Minsk'in gece hayatını merak edenlere, bu meraklarını giderecek bir kaç adres adres vermekle yetineyim. Nezavisimosti Caddesindeki Dosari Clup ,  Kisiliova Caddesindeki Black House, Tucyniski Caddesindeki Madison Royal Clup, Kalvaryjskaja Caddesindeki Moulin Rouge...

Bu mekanlarda table dance, streeptease, kabere izleyebilir, bowling ya da bilardo oynayabilir ve dans edebilirsiniz.
Minsk'de, ''Barlar Sokağı'' olarak adlandırdıkları ''Zyibitskaya Sokağı'nda'' hem hoşça zaman geçirmek, hem de fazla para harcamadan bir şeyler yeyip içeceğiniz mekanlar var.
Barlar Sokağı
 


Minsk'de eğlenmek isteyenler birkaç öneri.,

. Öncelikle düzgün kıyafetle gidin; yoksa kapıdan çevrilme olasılığınız yüksek. 

.Çoğu mekana damsız girebilirsiniz. İçeride dam bulma ihtimalinizin yüksek olduğunu düşünmüş olabilir mekan sahipleri...

.Bu tür eğlence yerleri genelde saat 22.00'de açılıp, gün ışıyana kadar kapanmıyor.

.Giriş ücretleri 10 USD'den başlıyor. 
İçerideki harcamalarınız hariç doğallıkla...
Hadi, size iyi  eğlenceler!

Bir anımsatma:
Minsk'de City Hall'ın (Belediye Binası) bulunduğu bölgede, özellikle hafta sonlarında değişik müzik grupları ve devlet sanatçıları  konserler veriyorlar. 

Ne yenir Ne içilir
Yemek işinden anlayanlar Belarus Mutfağının, dolayısı ile Minsk Mutfağı'nın, Polonya, Rusya ve Ukrayna mutfağından etkilendiğini söylerler. Açıkçası ben bu 3 ülkeyi daha önce bir kaç kez ziyaret ettiğim için bu mutfaklara özgü yemeklerinden hoşlandığımı söyleyemem.
Sokak Konseri İzleyen Minskliler ve Turistler
Ancak bir blog yazarı olarak hoşuma gitmese de gittiğim ülke yemeklerinden tadarım ki; okuyanların bunlara ilişkin fikirleri olsun...

O nedenle, Minsk'e kadar gidip, yerel yemeklerden tatmak isteyenlere bir kaç öneri:
Güveçte krema, mantar ve domuz etinden yapılan machanka, çeşitli sebzelerle servis edilen patates köftesi ve krema ve sosla yapılmış bir tür patates mücveri...

''Yemekler tamam da ne içeceğiz ?'' diye soranlara, önce neden uzak durmanız gerektiğini söyleyeyim. 
Uzak durmanız gerek içit, çavdar ekmeğinin mayalanması ile elde edilen bir malt içeceği olan Kvas. Özellikle Rusya ve Ukrayna'da içilen kvası Kiev'i ziyaretim sırasında sadece bir kez, o da arkadaşımın  hatırı için denemiştim. Tadı bir şeye benzemiyor. Rusya ve Ukrayna'da olduğu gibi burada da kvas açıkta satılıyor. Ben tadından hoşlanmadığım için size de önermiyorum ama karar sizin.
Ancak Minsk'de susuzluğunuzu giderecek bir çok yerel  bira markası var. Lidckoe, Belarusko, Alivia... Her üçünü de önerebilirim .
Bu arada ortalama bir restoranda yemek yer, yanında da bira içerseniz ödeyeceğiniz bedel yaklaşık 20-25 Euro'dur. Aklınızda bulunsun.

Alış Veriş 
Minsk'de batıdaki örnekleri ile yarışabilecek  büyüklükte alış veriş merkezleri var. Dünya markalarının satıldığı bu AVM'lerin en büyüğü Timiryazeva Caddesinde bulunan Zhdanoviçi alış veriş merkezidir. Bundan başka Nezavisimosti'deki Gum, Popetidelei Caddesindeki Zamok ve Galeria Minsk sizin alış veriş tutkunuzu tatmin edecek büyük mağazalardır. Ancak alış veriş yapmadan önce sizi uyarayım; gerçi siz de fark edersiniz ama fiyatlar bize göre pahalı.
Hediyelikler

Minsk'den alınabilecek en güzel hediye bana göre el yapımı, tahtadan matruşkalar, tabii bir de beez bebekler.
Votka seviyorsanız buradan votka da götürebilirsiniz.

Kent İçi Ulaşım  

Hava Alanından kente ulaşmanız için bir kaç seçenek var. Bunlardan ilki otobüs. Otobüs kullanırsanız kişi başı 5 BRB  ödersiniz. Minibüsü yeğlerseniz  bu bedelin yaklaşık bir buçuk katını gözden çıkarmanız gerekir. Yok ben illa taksi yeğlerim derseniz 60 ruble ödemeniz gerekli. Unutmayın taksiciler her yerde olduğu gibi burada da pazarlığı sever(!)
Kent içinde metro, otobus ve tramvay kullanabilirsiniz.
.....
1 Belarus Rublesi 0.47 USD
1 Belarus Rublesi 2.54 TL 
(Mart 2019 )
Minsk'e nasıl Gidilir
Minsk'e THY'nin her gün İstanbul'dan karşılıklı  seferleri var.

TC. Minsk Büyükelçiliği
Valadoarskaha 6
Tel:+375 17 327 13 83
Konsolosluk Tel:+375 17 327 14 08
-------------
Temmuz 2018

Bir Kaç Fotograf Daha
Gözyaşı Adasındakı Dulların Yakın Çekimi


İnsanlar Sokak Konseri İzlemeye Gidiyor

Minsk'de Bir Cadde

Ulusal Müze

Ulusal Müze ve Yorgun Ben

Savaş Müzesi Önü. Sağ Baştaki Türk Gezgin