1 Ocak 2015 Perşembe

Adanalı Sözcükler





ADANALI SÖZCÜKLER

Geçenlerde e-postama bir haber düştü. Haberin başlığı Adanaca- Türkçe sözlüktü. Hangi gazetede yayınlanmıştı, anımsamıyorum. Bu haber, yıllardır derlemeye çalıştığım ve sadece bir kaç arkadaşımla paylaştığım ‘’Adanalı Sözcükleri'' bloğumda yayınlama isteğimi kamçıladı. Yayınlamaktaki amacım; bu sözcükleri hem başkaları ile paylaşmak, hem de ilgilenen olursa; onların ekleyeceğini umduğum yeni sözcüklerle bu listeyi alabildiğine uzatmaktı. Bildiğim kadarıyla bu konuyla ilgili içinde doktora tezi de olan birçok çalışma yapıldı. Ama çoğunluğu benim yaptığım gibi amatör çalışmalardı. Yıllar yılı, dedelerimden, nenelerimden anamdan, babamdan, çevremden duyduğum Adanalı Sözcükleri bir araya topladım. Bu konuda iddialı değilim eksiklerim, kasıtsız yaptığım yanlışlıklar olabilir. Şimdiden af dilerim.

Şimdiye kadar bu konuda yapılan derlemelerde, ya Adanaca, ya da Adana Dili gibi adlar kullanıldı. Ben ise bu derlemeye ‘’Adanalı Sözcükler ‘’adını verdim. Nedeni basit. Aşağıdaki sözcüklerden bir bölümü başka bölgelerde de kullanılmasına karşın ‘’ağız’’ farkı nedeniyle listeme girdi. Söz gelimi patlıcana ülkemin hemen her yerinde patlıcan, Adana’da balcan; tellaka Adana’da dellek denir; patlıcan da tellak da artık Adanalıdır. Ben dil bilimci değilim. İşin temeline inmek gibi bir amacım  da yok. Bu nedenle Adanalı’nın kullandığı sözcükler Adana kökenli olmasa bile Adanalı sayılır. Tıpkı Adana doğumlu olmadığı halde yıllar sonra kendilerini Adanalı sayan birçok arkadaşım gibi…Ayrıca sözcüklerin bir bölümü de sadece Adana’da değil Çukurova’da(Tarsus vb) da aynı şekilde kullanılır. Ayakçak: Merdiven, Cülük: Civciv gibi… Ancak; Bilibistan (küçük kertenkele), daşşak kapan- bahta bakan(bukalemun), tuza tüküren(kertenkele) gibi sözcükler ise; Adana deyişiyle; Allah’ına kadar Adanalıdır.

Bu arada şu düzeltmeyi yapmak istiyorum. Avrupa Yakası adlı dizide bir karakter sürekli’’Hoşşik’’ sözcüğünü kullanıyordu. Adanalı olmayan yakınlarım hoşşiğin şımarık anlamında kullanıldığını sanmışlar. Oysa Adana’da ''hoşşik’’, yağcı, yalaka anlamında kullanılır. Şımarığın Adana’daki karşılığı ise ‘’Çişten’’dir.


Katkılarınızı bekliyorum.
Sevgi ve selamlar





Adanalı Sözcükler


A

Aboo: Hayret ünlemi
Acar:Yeni, kullanılmamış
Acebek:Börülce 
Afor:Biçimsiz, şekilsiz 
Aftos piyos:Değersiz, işe yaramaz Aftos piyos olmak: Değersiz olmak, bozulmak,bozum olmak Ağıllık:Zakkum 
Ağnamak:Toza, toprağa bulanmak. Genel de at ve eşeklerin toprakta sırt üstü debelenmesi 
Ağzı açık ayran delisi: Aptal, salak, enayi
Alatorlak: Bıyığı yeni terlemiş, acemi, delikanlılığa henüzadım atmış.
Allöş: Sevinç ünlemi.
Amel:İshal
Anarya:Arka arka gitmek, geri gitmek(motorlu taşıtlar)
Andelip:Tuhaf, acayip, çizgi dışı 
Arasta:Demirci,kalaycı,derici vb sanatkar ve küçük esnafın bir arada bulunduğu çarşı.
Araya gitmek:Bir emeğin boşa gitmesi,harcanmak, israf olmak,kullanılmaz hale gelmek, ziayan     olmak 
Arık:Fide ve fidan dikilen, küçük kanal 
Ark:Bak arık 
Astarsız:Yüzsüz,utanmaz
Aşlama:Meyan kökünün su ile demlendirilmesinden elde edilen bir içecek. 
Aşkar:Surat,çehere. 
Aşkarsız:Suratsız,nemrut,çehresiz. 
Avcar:Sos 
Avel:Aval, aptal, salak,enayi. 
Avganlı:Genelde defter kağıdndan yapılan, dikiş ipi ile uçurulan uçurtma 
Avuca osurup buruna tutulduğu yıllar:lk gençlik, delikanlılık yılları 
Ayakçak:Merdiven
Aydaş: Prematüre doğmuş çocuk. Çok zayıf, hastalıklı 

B

Baboş: Çocuklarına babalarının adını verenlerin, onlara hitap şekli,adı bilinmeyen erkek çocuklara hitap şekli 
Bağda: Çelme, köstek. 
Bağda atmak:Çelme takmak 
Bahta bakan:Bukalemun 
Bakele(bak hele): Bakar mısın 
Balcan:Patlıcan 
Banadura: Domates
Başa çökmek:Tecavüz etmek 
Bayağı: Uzun zaman 
Bayağıdır: Uzun zamandır 
Belbel: Yufka ekmek inceliğindeki pestil(duttan ya da üzüm pekmezinden yapılır) Belertmek:Yaramazlık yapan çocuklara, kaşlarını çatıp, gözlerini açarak ''sakın yapma'' anlamına mimik 
Berdi:Genelde dere kenarlarında yetişen ve hasır yapımında kullanılan bir tür saz 
Best:Bahis 
Bibi: Hala 
Bicibici:Nişasta ile lokum kıvamına getirilmiş, buz, pudra şekeri ve gülsuyu karıştırılarak yenilen bir tatlı. 
Bicik: Meme. Genc kız memesi 
Bider:Tohum 
Bilibistan: Bir tür küçük kertenkele 
Biz-Piz: Kunduracı ve köşkerlerin köselede iğne deliği açmak için kullandığı tahta saplı ucu sivri, iri metal iğne 
Bocit: Bakırdan yapılmış, kalaylı sürahi. 
Boğanak:Şiddetli yağmur, sağanak
Boğazı ile boklu kuyuya düşmek: Pisboğaz olmak. Yemek için her şeyi göze almak. 
Boğuntuya getirmek:Birini şaşırtıp, onun şaşkınlığından yararlanarak istediğini elde etmek. Boku kıllı: Köpek. 
Boku kıllının oğlu: İt oğlu it 
Bol bolamadı: Bolca, gereğinden fazla, çok geniş(elbise için ifade edilir)
Boynuna boz ipler ölçüle Asılasın anlamında bir tür ilenç, beddua 
Böbü: Örümcek,(yere kuyu biçiminde yuva yapan cinsi) 
Büllük:Küçük erkek çocuk cinsel organı 
Büzük:Büzülmüş,makat,anüs 

C

Cambaz-At Cambazı: Hayvan alışverişlerinde, özellikle at alıp satılırken aracılık eden kimse.At alıp satan.Güvenilmez kimse 
Canı cebinde: Zayıf, hastalıklı.
Carcur: Şarjör 
Cazbant: Orkestrac 
Celfin:Henüz yumurtlamaya başlamamış tavuk, piliç. Göğüsleri yeniçıkmış genç kız
Cere:Toprak testi, çömlek 
Cılban: Soyun 
Cılbanmak:Soyunmak, çıplak olmak 
Cıllaz: Oyun bozan, mızıkçı, sürekli olarak haklı haksız itiraz eden 
Cım cılık:Sırıl sıklam 
Cıncık: Kırılmış, küçük cam parçası. 
Cındırık: Çiğköfte eti tokmak ile dövülürken, etten ayrılan sinir 
Cırcır: Saplı buğdayı saman ve buğday olarak ayıran tarım aracı 
Cırlavuk: Ağustos böceği 
Cırrık:Serçe büyüklüğünde boz renkli bir kuş 
Cırtatan: Yabani ve zehirli bir meyve. Kiviye benzer, çekirdekli;sarılığı ve sinüzütü iyileştirdiğine inanılır.Eşek hıyarı 
Cibin: Sivri sinek
Cibindirik: Cibinlik 
 Cillop:Çok güzel,parlak,pürüzsüz 
Cilpirti:Çalı çırpı 
Cimbit:Çevik,atik 
Culubuk: Hindi 
Curun:Genelde bir çeşmenin, tulumbanın ya da su kaynağının önünde olan,dışarıya akıntısı olmayan su çukuru.İçinde biriken sular zaman, zaman tas yada kovalarla boşaltılır
Cülük:Civciv 

Ç

Çal Çiriş: Baştan savma iş. Özensiz
Çandır:Melez
Çatırye enekten turşulu:Bir gulle ( bilye) oyunu deyimi. Gülle oynarken dakkanız ile bir eneğe vurur, o enek de başka bir eneğe değerse; o eneği de alırsınız. Ancak bu sözü daha dakkanız ile atış yapmadan söylemeniz gereklidir 
Çeki: İki tarafı kulplu, kamıştan örülmüş, büyük sepet 
Çelem:Bir tür turp. Şalgam suyu yapımında kullanılır 
Çıkın:İçine öteberi konup, uçları düğümlenen küçük bohça.
Çırakman:Kazma sapı büyüklüğünde sopaların,belli bir uzaklıkta, üste üste konulmuş yassı taş yada eski Adana tuğlalarına fırlatılmasıve tuğlaların yıkılması temeline dayalı bir oyun Çiğit:Pamuk tohumu 
Çilenti: hafif hafif çiseleyen yağmur 
Çiltim:Küçük üzüm salkımı. İri bir salkımdan koparılan, üzerinde 5-6 tane üzüm bulunan
     salkım.
Çitil:Küçük kova 
Çintmek:İnce ince, kübik doğramak(kabak çitmesi yemeği bu şekilde yapılır). Argoda bir kız ile şevişmek.
Çipil:Derin olmayan, yuka. Çapaklı, küçük göz. 
Çivi: Ucu sivriltilmiş, yaklaşık elli santimlik, çapı 1-5 cm arasında sopalarla oynanan oyun. Bu sopalar gübreliğe ya da kıvamlı çamura saplanır. Sopasını sonradan atan ilk atanın sopasının en yakınına atmaya çabalar.Amaç, kendi sopasını kanırtarak, önceki sopayı battığı yerden çıkartıp, oyunu kazanmaktır 
Çizgi lengeri:Çiğit ekerken kullanılan mibzerin yanında bulunan ve düzgün çizgi çekilmesini sağlayan metal disk 
Çörek:Simit 
Çişten:Şımarık 
Çömçe- çomça :Küçük kepçe 
Çul: Yere serilen ince sergi. 


D

Dabaz: Uyuz 
Dakka:Gülle oynarken,oyuncunun hep kullandığı seçilmiş misket.Esas, asıl 
Dalap:Bir şeye aşırı tutkun olan.Genelde aşırı sex isteği olanlar için kullanılır. 
Daraba:Kepenk 
Dardağan: Dardağan ağacında yetişen, önce yeşil, sonra sarı ve sonunda siyaha dönen sert çekirdekli,leblebi büyüklüğünde, ince kabuğu tatlı bir tohum-meyve Daşçıkan:Genelev(Adana’nın 1980'lere kadar faaliyet gösteren genel evinin adı) 
Daşşak kapan:Bukalemun
Debildek-Deblek:Darbuka 
Dellek:Tellak. Yaramaz küçük çocuk. 
Deli Soyka:Dengesiz
Dello:Yüksekçe bir yerden suya ya da yumuşakça bir yere(saman yığını,kum, pamuk yığını) atlarken söylenen bir ünlem 
Depik:Tekme 
Depiklemek-Depik atmak:Tekmelemek, arabada gaza basmak, gaz pedalına yüklenmek Depme:Bakırdan yapılmış su damacanası 
Deşt:Büyük leğen.(Deşte çaldım teleme, gız gösün düğmeleme-Türkü)
Deyişin: deyince 
Deve dönderen:Kaba saba, estetikten yosun, yalap şalap yürüyen.
Devrisi gün:Bir gün sonra 
Deyha:İşte orda 
Dezze:Teyze
Dıkılmak:İçeri girmek
Dırnak(tırnak) Ekmeği: Genellikle kebapçıların kullandığı, üzeri el parmakları ile şekillenmiş, ince uzun pide 
Dırra:Kumru büyüklüğünde olanı, mavi renk ağırlıkta olmak üzere yeşil,sarı,kırmızı renkli tüyleri olan bir kuş 
Dışlık:Rahatlık, huzur,erinç
Dışlık vermemek: Rahat, huzur vermemek, rahatsız etmek.
Dibizot:Depozit, güvence parası
Didek:Toprak damların kenarında suyun akışını yönlendiren set. 

Dilli Düdük Ağzında bakla ıslanmayan, geveze, dedikoducu, çok konuşan

Dinelmek: Ayakta durmak, dikilip durmak

Dölek durmak:Yaramazlık yapmamak,düzgün durmak, terbiyeli durmak.

Dölle:Asma

Dulavrat çorbası:Genelde yoksul evlerde yapılan hamur işi çorba. İçine et

havası versin diye nohut büyüklüğünde, yağda kavrulmuş hamur konur. <

Dulda:Rüzgar almayan yer.

Duluk:Favori(saçla ilgili olan)

Dumduma:Şıra

Durra: Siperlik, şapka siperliği, sundurma.

Dübür: Makat.

Dümbük:Pezevenk,kadın satıcısı 

Düneen: Dün, bir gün önce.

Düven:Tarım aracı.Buğdayı saptan ayırmaya yarayan,altına çakmak taşı çakılmış kapı ölçeğinde tahta. Genelde at ya da öküzle çekilir 

Elci:Irgat başı.Ağa adına tarlada çalıştırılacak işçi bulan kişi 
Elde demir: Fırındak-topaç-, yerde dönerken orta ve işaret parmağın arasından avuca alınır. Fırındak avuç içinde dönerken çivisi avuç içini acıtırsa; bu durum elde demir olarak tanımlanır Elde sinek:Fırındak yerde dönerken, orta ve işaret parmağın arasından avuca alınır. Fırındak avuç içinde dönerken, çivisi avuç içini acıtmazsa; bu durum elde sinek olarak tanımlanır. Bazı oyuncular fırındağın elde sinek olması için çivyi çıkarıp içine sinek koyarlar 
Ellehem: Sanırım, anlaşılan, demek ki 
Emişme: Süt kardeşi. Anası ayrı olan iki çocuğun aynı kadın tarafından emzirilmesi.Bu çocuklar kardeş sayılır, evlenemezler
Enek:Sermaye.Gülle oynarken el değiştiren misket.Piyon. 
Eneğim enek: Kar ve zarar yok, tapiyim anlamında 
En küçüğü kan kırmızı:Bırakın büyüklerini, en küçükleri daha yaramaz 
Erinmek: Üşenmek, bir işi yapmaya istekli olmamak Erkeç:Taşakları burulmuş erkek keçi bsp;  hırçın, huysuz anlamında.
Eskimo-Halep dondurması: Limon, kakao, vişne vb.ile  aromalandırılıp,
      tahtadan bir tutamak konarak özel kalıba dökülerek dondurulan sudan
      yapılan bir tür dondurma.
Essah: Eşeğimi tazeledik:Uzuneşek oyunu
Eşkere: Aşikar, açık açık.
Evdeci: Çiftliklerde ırgatlara yemek hazırlayan, ortalığı silip süpüren aşçı.
     Genelde erkek olur.
Evre'eç: Yufka ekmeği sacın üzerinde çevirmeye yarayan kılıç biçimli
       yassı ağaç.
Evsin:Avcıların avlarını bekledikleri,üç yanı kapalı çalıdan korumalık.
Eyitten: İyiden iyiye.

F

Fallik:Hafif meşrep küçük kız çocuğu.
Farç malamat olmak:Rezil rüsva olmak. İnsan içine çıkamayacak kadar
       rezil olmak.
Felfel: Sarsak
Felhan Buğday, pamuk, mısır gibi ürünlerden sonra tarlayı yeni ürüne hazırlamak için     derince sürmek.
Fıcıttırmak: Fırlatıp atmak
Fırrığı yelli:Hafif meşrep genç kız.Hoppa
Firez: Biçilmiş tarlada kalmış kısa tahıl sapları. Yeni çıkmaya başlamış ekin.
Fistan:Hafifmeşrep genç kız.Yollu


G

Galle:Para çekmecesi,sincap
Gavur güvür:Bir grubun saklanıp,öteki grubun onları bulmasına dayalı,
genellikle gece oynanan çocuk oyunu.
Gebeş:Aptal, salak
Gecenin otu: Gecenin geç vakti, geceleyin.
Gıllik:Keçi boku,küçük.
Gındırık:Hafifçe aralık,kapı,pencere,vb.
Gıran girmek: Hastalıktan kırılmak.
Gırfacana vermek:Ortalığı kırıp geçirmek
Gızzıl gurt-Kızıl kurt: İlenç-Yaralarına kızıl kurt düşe anlamında.
Gicimik:Bugday ambarlarında olan bit.
Gottik:Kısa,kısa boylu.
Götü kızıl:İşyapmaya zorsunan, tembel.
Gidişmek:Kaşınmak.
Gollu: Bak kollu
Göde: Şişman, toplu.
Götünde kurt kaynamak:Yerinde duramayan, sürekli hareket eden çocuklar için kullanılan
        bir ifade.
Gözbağıcı:Sihirbaz
Gubarmak: Kibirli olmak, kafa tutmak, efelenmek. Horozları başka bir
                     horozla dövüşeceği zaman, boyun tüylerini kabartması.
Gullep: Aşırı derecede şanslı.
Gunnamak: Yumurtlamak, doğurmak
Gurk;gurk olmak:Civciv için yumurtaya yatan ,civciv gezdiren tavuk.
Güdük:Yakasız erkek gömleği. Kısa kalmış.Kısa boylu.
Gülek:Tahıl ölçeği.
Günebakan:Ayçiçeği

H

Habbab:Takunya
Halepli: Mat renkli, genelde süt beyazı renkli camdan yapılan gülle
      (Suriye’den kaçak yolla geldiği için Halepli adı verilmiştir).
Hakkuran:Kumruya benzer, ondan daha küçük, gri renkli bir kuş
Hambeles:Bir tür yabani meyve,aşılı murt:
Harani, Hereni:küçük kazan ya da büyük tencere. Genelde yayvan değil, çevresi tabanına
       dik iner ve bakırdan yapılır.
Harım:Ev önünde sebze ekimi yapılan küçük bahçe.
Hartlap:Fırındak-Topaç -yapımında kullanılan sert bir ağaç.
Haşırlı:Yeni, kullanılmamış kumaş, havlu
Hayma: Genellikle  köy evlerinin önünde, ya da bahçesinde, yerden
      yüksekçe yapılmış, döşemesi ahşap, tavanı berdi (bir tür saz) ile
      kapatılmış bir tür çardak. Bazen karpuz tarlasında ya da bağda hırsızları
      gözetlemek için de yapılır. Çardak.
Haza: Eksiksiz, tam, mükemmel
Hazlanmak: Hoşlanmak
He:Evet
Heftik: Kuruntu, endişe.
Heftiği daralmak: Canı sıkılmak, endişeli olmak.
Helke:Kova
Hevkere:Evlerin önünde; sebze yetiştirilen,etrafı çevrili sebze,meyve
      bahçesi.
Heye:Evet
Him:Temel.
Him-Tim Komşu olmak:Komşu evlerinin dip dibe, yan yana olması.
       Komşular arası ilişkilerin eskiliği ve yakın ilişkiyi ifade de eder.
Hombili:Hop, omuz
Hombiline almak:Hoplamak.
Hop: Sırt, omuz.
Hoplamak: Sırtına, omuzuna almak.
Hoşşik:Yalaka, yağcı, yağ çeken
Huğ:Kamış ve sazdan yapılan kulübe.

I

Iccık: Azıcık, bir parça, birazcık, biraz.

İ

İğinik:İshal, kanlı ishal.
İnce dalan:İnce, uzun boylu
İntizar: İlenç,beddua
İptil: Önce, ilk önce
İrişkin:Sucuk
İt ayağı yemiş gibi dolanmak: Başıboş, amaçsız gezmek, dolaşmak.
İt dirseği: Arpacık
İt lingi: İtin hızlı yürüme biçimi.Atın tırıs ile dörtnal arasındaki gidişine benzer
İt yola düştü havası:Hareketli ,curcuna usulünde müzik.
İte atsan it yemez, ata versen at yemez: Çok kötü, berbat.

K

Kabalapazar:Üç aşağı beş yukarı. Pazarlık yapmadan. Götürü.
Kah: Yar, uçurum.
Kâhın başı:Uçurumun kenarı
Kalan-Galan:Artık.
Kaptırmak: Bir atı, yada bir bineği dört nala koşturmak.
Karadon : Şalvar.
Karsanbaç: Karın ya da rendelenmiş buzun üzerine, gül suyu, bal/pudra
       şekeri dökülerek yenen bir tür soğuk tatlı.
Kazan gevreği:Küçük susamlı çörek(simit). Birbirine çevrelerinden
       yapışık olarak, sac bir tepsi ile sürülen, çapı normal simite göre küçük
       olan, genelde öğleden sonra satılan bir tür gevrek simit.
Kasnaklı kuş:Uçurtma
Kaş:Yar,uçurum başı
Karık:Bak arık.
Katık:Ekmeğin yanında yenen zeytin, peynir vb.
Kavsara:Bir tür yaban çalısının şeritler haline getirilip,örülmesi ile
        yapılan,kesik koni biçiminde,küçük tutamakları olan derin sepet.
Kekil:kahkül
Kele:Bir hitap şekli,bre.Genelde kadınlar birbirleri ile konuşurken
 kullanır-Kele bacım… gibi)
Kelep:Kalem şeklinde tahtadan çubuğa sarılmış ip,rulo ip.
Keleş: Güzel, hoş
Kemçik: Çarpık,yamuk, eğri.
Kepkebi:Özellikle ayakkabıların topuğuna çakılan, siyah renkli kısa çivi.
Kepmek:Yıkılmak
Kerc etmek:Eleştirmek
Kıldan kısır.Eşeğimi tazeledik oyunda ilk alta yatan, eşek olan kişi.
      Bu kişi sırasını savdıktan sonra ne kadar hata yaparsa yapsın bir
      daha eşek-alta yatmaz- olmaz.
Kıran: Salgın hastalık.
Kıran giresice: ilenç. Salgına kurban gidesice
Kırık:Dost,Evli bir kadının,evlilik dışı ilişki yaşadığı kişi. Eşeğin yeni
      doğmuş yavrusu
Kısmık:Cimri
Kıyma:Adana kebabı
Kızan:Çiftleşme mevsimi gelmiş hayvan.
Kızan olmak: Aşırı derecede çiftleşme arzusunda olan.
Kızlar memesi:Greyfurt
Kilden:Küçük tas
Kilte:Genellikle çocuk ayakkabılarındaki delikli ince şerit şeklindeki
      kemeri tutan, toka
Kire kör: Kir göstermez, koyu renkli.
Kitapsız.Dini imanı olmayan.
Kollu: İnce şeritler halinde kesilmiş, kamışlardan örülmüş tek kulplu sepet
Konur:Soğuk davranan,tepeden bakan.
Kop:Koş, fırla.
Kopmak: Koşmak
Kopturmak:Koşmak, atı yada bir bineği koşturmak.
Kös gelmek, Yan kös gelmek:Bir kolun üzerine dayanarak yatar
gibi oturmak. Uzun Oturmak.
Kurtboğan:Köpek
Kurt boğanın oğlu:İt oğlu it
Küçük orospu:Bir tür çiçek
Küncü:Susam
Kütlü:Tohumlu-çiğitli pamuk

L

Lavgar:Geveze
Leğençe:Küçük leğen
Log:Özellikle toprak damları, yağmur suyu geçirmesini önlemek için kullanılan
        silindir şeklindeki taş, yada metal.

M

Mafraç:Çeşitli kumaşlardan yapılan, içine yorgan, yastık, yatak vs
            . konan kılıf.Hurç.
Mafraç Yapmak:Hurç yapmak.
Mahana: Bahane
Mahluta: İçine bir parça pirinç katılmış, mercimek çorbası.
Malamat:Rezil, kepaze. Farç malamat: rezaletin en son noktası
Mamık.Bir tür yabani meyve ,ekşi olur.
Manık: Kedi yavrusu
Mavra yapmak: Gevezelik etmek.
Maytap geçmek: Dalga geçmek
Mazzak:Ham incir.
Melefe:İnce yorgan
Meses:Üvendire,öküzleri yönetmek için kullanılan ucu çivili 2-2.5
            metrelik sopa
Meymenet:İyi nitelik,uğur.
Meymenetsiz: Uğursuz
Mırmırık Çorbası: yeşil mercimek, et suyu ve soğanla yapılan bir çorba.
Mit:Belli bir röper noktası.Çocuk oyunlarında oyunun bittiği ya da
 başladığı yer.
Mitil:Yüzü geçirilmemiş, yorgan, minder
Mitili Atmak:Yapışıp kalmak, bir yere yerleşip orada kalmak  
Mısmıl:Uygun,düzgün, istenildiği gibi.
Minçik: İri bir ceviz büyüklüğünde bir kuş
Misilli: Benzeri, aynısı, gibi
Mitil:Eski, yıpranmış kilim. İnce yorgan.
Mitil atmak:Bir yerde kalmak, oraya yerleşmek.
Motorlu: Filtreli sigara
Mucuk:Yazın ortaya çıkan,bir tür küçük sinek.
Murt:Yabani meyve,çilek gibi çekirdeği olur.Aşısız hambeles

N

Namza: Horozların ayaklarının ardında çıkan kemiksi, ucu sivri mahmuz
Neyim:Falan, filan, vesaire
Nünük:
Salyangoz kabuğu

O

O misilli:Güzelim, çok güzel. (O misilli kumaşı gömlek yapıp, araya vermişsin)
Ondan kelli:Ondan sonra
Ortalığı velveleye vermek: Bağırıp, çağırıp, gereksizce çevreyi telaşa düşürmek.
Okuntu: Köy düğünlerinde gönderilen ve  davetiye yerine geçe,
       havlu, mendil, kumaş vb.
Osuruğu cinli: Aşırı derecede sinirli
Oysam: Halbuki

Ö

Örg:Büyük baş hayvanları(at, eşek, sığır vb.) ayaklarından ve boyunlarından
       bağladıkları kendirin ucunda olan, yere sabitlenmiş demir ya da ağaç kazık.
Örtme:Sundurma
Ös'seet: O anda, anında.
Öte:İleri
Öte’ön-:Geçenlerde, geçen gün
Öte'eçe:Karşı taraf,karşı yaka
Ötürmek:İshal olmak

P

Palan:Semer, eşek semeri
Palanlı Karga:Ak baba
Palaz:Keklik yavrusu
Pança:Avuç içi
Parpılamak:Korkutmak amacıyla hafifçe dövmek. Yarayı dağlamak.
Part:Mide,işkembe, karın
Pata pat: Tatspi. Gelir giderin aynı olması. Kumar masasında masaya oturduğun
     para ile kalkmak
Patpat:Motosiklet
Pavlamak:Çakal uluması
Pelit:Meşe palamutu
Peyik:Şalvarlarda iki bacağın arasında kalan bol kumaş parçası
Pırmak: Tuturulduğu yerden ayrılmak Pısmak: Sinmek, büzülmek, korkudan ses çıkarmamak.
Pıynar:Meşe çalısı

Pöçük:Siğara izmariti, Kuyruk sokumu

Puştoğlan:Bir tür çiçek
Püntük:Parça

S

Sallam seyip:Başıboş, amaçsız dolaşan, gezen

Sallanıç-Sallangaç:Salıncak

Sapı Silik: nursuz, şerefsiz, serseri,hayta

Saplıcan:Zatürre 
Sarat:İri delikli elek,kalbur 
Sarhoş teker: Hidrolik düzeneği olmayan traktörlere koşulu kötenlerin en ardında olan ve kötenin hattan ayrılmaması için konan metal tekerlek. 
Say: Toprağın 15- 20 cm altında bulunan, genelde kireç taşından oluşan yumuşak kayalık. Söz gelimi, 'pulluk batmıyor, saya geldi'
Sehim:Pay, üleş 
Sekellemek:Sekerek yürümek
Selinti:Sel sularının geride bıraktığı, dal, ağaç vb 
Selintisi Bağdat'tan gelmek(deyim): Pis, kirli, pasaklı 
Seme: Sersem, alık, yavaş düşünen 
Setik:İnce bulgur, bulgur unu 
Seyip:Başıboş,özgür 
Sıçan tutmaz etmek: Ağzını, burnunu kırıp, dağıtmak.
Sın:Sınamak, denemek. Genellikle gulle oynarken deneme atışı olduğunu anlatmak için söylenen sözcük
Sındı: Denemeydi 
Sırt: Elbise 
Sıtkı sıyrılmak: Bir şeye karşı güvenini, inancını yitirmek. 
Sıyrık:Sözüne güvenilmez, arsız. 
Siftinmek:İstediği bir şeyi yapıp yapmamakta,söyleyip söylememekte kararsız kalmak,çekinmek Siğmek:İşemek 
Sikke:Bak örg 
Silesip:Ağzına kadar dolu 
Silik:Onursuz, şerefsiz, serseri 
Simit:İrmik 
Siptilli:Bit pazarı(Adana'daki)
Sirkenek: Bir tür yabani ot 
Soğukluk:Semizotu
Soku:Dibek taşı. 
Sokum: Dürüm, içine peynir vb şeyler konarak dürüm yapılan yufka ekmek 
Sokurdanmak: Homurdanmak.Anlaşılmaz bir şekilde kendi kendine konuşmak. Genelde kızdığı kişiye belli etmeden, homurdanmak 
Suğluk:Büyük ekmek ya da kıyma bıçağı 
Soyka: Ölünün üzerinden çıkan elbise, iç çamaşırı 
Sulu zırtlak:Limon 
Süllüm: Limon ve biber salçası ile haşlanmış ebe gömeci yemeği. Soğuk tüketilir 
Sütleğen:Dalı kırılınca, süt rengi bir sıvı bırakakan yabani bitki 

Ş
Şakıldak:İri kuyruklu koyunların kuyrukları ile kalçası arasında kalan yünle karışık
     koyun boku.

Şavşalak:Beceriksiz, salak, sakar 
Şataf: Genellikle bağ bozumu sırasında asmada kalan seyrek taneli ve küçük salkımlı üzüm.
Şıpıdık: Ökçesi olmayan terlik 
Şif:Pamuğun kurumuş taç yaprağı 
Şiflemek:Kapalı kozanın kurumuş taç yaprağından mamuğu elle ayıklamak 
Şifan:Yulaf 
Şimşeltmek:Bir sopanın ucunu sivriltmek 
Şirana:Pekmez yapmak için üzüm ezilen tahtadan,ayaklı havuz. 
Şorrik:Göz kenarlarında biriken yağ
Soyka:Ölünün üzerinden çıkan giysiler. Deli Soyka:Serseri, yaramaz
Soykasına kalmak:(deyim): Ölmek

 T
Tahra: Ağaç ve dal kesmeye yarayan, demir saplı, uzunca, ucu kıvrık kesme aleti 
Taht:Çardak 
Taka:Tahta panjur kapaklı küçük pencere 
Takım: Bir bahçe ya da tarlanın komşu bahçe ya da tarla ile olan sınırı. 
Taman: Değil mi, benim dediğim gibi,hani, var ya 
Taşkala:Şakalaşmak,biriyle alay etmek. Dert, bela 
Tapırtıya silah sıkmak: Bir şeyi öğrenmek için tahminlerde bulunup, ağız aramak, emin olmadığı bir şey hakkında ileri geri konuşmak,boş atıp dolu tutmaya çalışmak 
Taşı atıp da başın altına tutulduğu yıllar:İlk gençlik, delikanlılık yılları 
Tavlı:Besili,şişman 
 Tay geldi:İkinci evliğini yapan çocuklu kadın 
Tazı kıçı:Dut ya da üzüm pekmezine ipe geçirilmiş cevizle yapılan sucuk 
Teker:Bisiklet 
Teleme:Kesilmiş sütten elde edilen yumuşak peynir 
Teltik: Tetik 
Teneşirde paklanmak: Ölesin inşallah(ilenç) 
Tepiz:Kilitli iğne 
Terki: Art, arka
Terlik: Namaz kılarken başa giyilen genelde dantelden yapılmış başlık 
Teşkere: Biri önde diğeri arkada olan iki kişi ile taşınan,kulplu, çimento veya gübre taşıma aracı 
Tetir:Taze ceviz yada nar kabuğunun elde bıraktığı doğal boya lekesi 
Tevek:Salatalık, kavun, karpuzu köke bağlayan dal ve bu dalların sürgünü. 
Tevge:Yaramaz,arsız çocuk 
Tımlı:Küçük çakı,sapsız küçük çakı 
Tınmak:Umursamak, önem vermek 
Tibili:Serçeden biraz irice sıçramadan yürüyen tepelikli bir cins tarla kuşu 
Toklu:Bir yaşındaki erke kuzu 
Tummak:Atak yapmak,saldırmak 
Tum:İncir çiçeği. Atak yap, üstüne atla anlamında da gelen emir sözü. 
Tutarık: Epilepsi, Sara Tutya:Çinkodan üretilen, korozyona dayanıklı bir alaşım 
Tutma-Dutma:Irgat 
Tutma Durmak:bir yerde ırgat olarak işe başlamak 
Tuturuk:Ağızda burukluk yapan bir tür ekşi. Çok ekşi 
Tuza tüküren:Bir tür kertenkele 
Tülek:Kurnaz,kendini ele vermeden iş çeviren,dost görünüp gerçekte dost olmayan. Saman altından su       yürüten.Önünde sonunda doğup büyüdüğü yere dönen. Özellikle, nereden bırakılırsa bırakılsın,      yuvasına geri dönen güvercinler için de kullanılır 

U
Uğunmak:Ağrı ve acıyla sessizce kıvranmak. Topaçın(fırındak) hızla ve yalpalamadan sessizce     dönmesi   
Uğur:Ön.Uğrumda duruyor(Önümde duruyor) 
Uluk:Kokmuş, kokuşmuş 
Uluk kadın:Pasaklı kadın. 
Urasa:Şans getirdiğine inanılan şey,uğur 
Urum: Rumdiyarı, Niğde ve Aksaray çevresi.Kapadokya 
Urup: Çeyrek 
Urupla:Tahıl ölçeği, 1/4 Gülek 
Uyuntu:Mızmız
Uzun Oturmak:(Bakınız Kös gelmek) 

Ü
Üllüz:Cılız, zayıf
Ütük:Kolayca üşüyen 
Üvendire:Bak meses 

V

Velesbit: Bisiklet 
Vıttırı vızzık: Cidiye alınmayan, boş, çerçöp.

Y
 Yağlık:Baş örtüsü 
Yağlı yavan:Elips şeklinde olan, genelde ramazanda yapılan, üzerine hafifçe yağ sürülmüş, bir tür poğaça 
Yangal:Cana yakın,sıcak kanlı
Yanaz:Huysuz, inatçı 
Yanpeş:Eğri,çarpık, (yan yan giden), 
Yeğni:Hafif 
Yekinmek:Ayağa kalmak için hareketlenmek, davranmak, kalkıp fırlamak 
Yelfe:İnce,zayıf,hafif, 
Yelleme:Hafif meşrep kız 
Yelli:Hızlı Yelli yelli gitmek:Hızlı hızlı yürümek
Yelloz:Hafif meşrep kız 
Yampiri:Yan yan giden, topal 
Yenişten:Yeniden, bir kez daha 
Yerde biten yememiş:Çok zayıf çocuk 
Yılan yastığ:Bir tür iri kertenkele 
Yuka: Sığ, çipil, derin olmayan 
Yumuş:İş, emir 
Yumuş Buyurmak: Emir vermek 
Yunak:Çamaşır yıkama ve yıkanma yeri. Dere ya da kuyu kenarlarında çamaşır yıkanılan yer Yüklü:Hamile 
Yüklük:Eskiden evlerde yatak, yorgan yaztık, halı gibi eşyaların konduğu, yerden yüksek önü perdeli bölüm 
Yüreği Bayvermemek: Acımak, acıya dayanamamak, kıyamamak.

Z
Zahar:Her halde 
Zaygıl: Baygın, kendinden geçmiş 
Zekaret: Ölmeden önce hastanın tepki vermeyecek duruma gelmesi,koma durumu 
Zembil:File.Hasırdan örülmüş, iki kulplu çanta 
Zırrıkı:Dengesiz,deli. Zıypık: Güvenilir olmayan, serseri
Zıypmak:Kaymak, kayıp düşmek
 Ziv Ziv Gezmek:Boş boş, amaçsız vb. şekilde dolaşmak 
Ziypak: Kaygan, güvenilmeyen kişi
Zibil:Çöp,fazla,çok miktarda. Hayvan gübresi 
Zibillik:Çöplük, hayvan gübresinin toplandığı alan 
Zibilullah:Çok fazla, sürüsüne bereket
Zorsunmak: Üşenmek
Zumzuk:Yumruk
Zort çekmek:Birisiyle dalga geçmek alay etmek ya da onu kızdırmak için dudaklar kapalı,
      başparmakla  işaret parmağı halka şeklinde bir araya getirilir ve kuvetlice üflenince ''zııırrrttt'
      diye ses çıkarmak.     
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder