BİZİM KÖYÜN KARPUZ ÇATLATAN SUYU
2000’li yılların başı. O yılların
modası; su fabrikası kurmak…
İşi bilen bilmeyen bu sektöre bir an önce girme telaşında…
Sektöre girmek isteyenlerin çoğu
suyu bardaktan başka bir yerde görmemiş.
Adam ,’’ komşum yaptı ben de
yaparım’’ anlayışını rehber edinmiş, su sektörüne balıklama dalmak istiyor.
Bahçesindeki kuyu suyunu şişeleyip satmak isteyenden , çeşmeden akan’’belediye suyunu şişeleyip
satarsam kar edebilir miyim ?’’ planları yapanlara kadar geniş bir kesim ,konuyla
ilgili araştırma yapıyor.Haksızlık yapmayayım; ambalajlı su işine ciddi
ciddi yatırım yapmak isteyenleri bir
yana ayırıyorum.
İşte bu tür soruları yanıtlama derdinde
olduğum günlerden bir gün telefonum çaldı; açtım.
Asistanım,
-‘’Yaşar bey Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinden bir profesör sizinle
görüşmek istiyor’’ dedi.
Şaşırmadım desem yalan olur. Yıllar önce yediğim(!) 16 kuduz
iğnesinden sonra köpeklerle aram hiç iyi olmadı . Evde kuş beslemem, akvaryumda
balık besleme maceramız ailece hüsranla sonlandı, üstüne üstlük ‘’bir kedim
bile yok’’. Veterinerin, dahası
veteriner profesörün benle ne işi ola
ki?
-‘’Konu neymiş?’’
-‘’Pek açıklamak istemedi ama su fabrikası ile ilgili galiba
.’’
-‘’Bağla bakalım.’’
Hafifçe Karadeniz çalan , nazik , insana güven veren bir ses,
kibarca,
-‘’Allooo! ‘’dedikten sonra devam etti.’’Ben Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden Prof… yım. Yaşar Atilla ile mi
görüşüyorum.’’
-‘’Buyurun hocam nasıl yardımcı olabilirim?’’
-‘’Ben Karadenizliyim, …’a bağlı … ‘ı köyündenim.’’der demez
anladım sözü nereye getireceğini.
-‘’Yoksa köyde su
kaynağınız mı var hocam ?’’ dedim . Sesimdeki hafif müstehzi ifadeyi ya
anlamadı ya da anlamazlıktan geldi.
-‘’Evet.’’ Dedi. Çok bol, debisi çok yüksek bir kaynak,yıllardır
boşa akıp duruyor.’’
-‘’Ve siz oraya bir su fabrikası kurmak istiyorsunuz’’diye
araya girdim.
-‘’Doğru tahmin ettiniz Yaşar bey! Sizi bu yüzden aradım . Adınızı
bir tanıdıktan tesadüfen öğrendim. Tanışım sizin bu konuda bana yardımcı
olacağınızı söyledi’’.
-‘’Memnuniyetle hocam! Ama önce birkaç sorum olacak’’.
-‘’Buyurun !’’
-‘’Kaynağınız, fabrika kurulabilecek kadar düz ve düzgün bir
araziye kaç kilometre? Bildiğiniz gibi Karadeniz’de sahilden uzaklaştıkça
yumurta koyacak kadar bile düzlük alan bulmak çok zordur.
-‘’Haklısınız. Yaklaşık 35-40 km ‘’dedi.
-‘’Kaynağınızdaki su, önüne yatan bir öküzü sürükleyebilecek kadar bol ve
güçlü olmalı ?’’
-‘’Evet.’’
-‘’ Bir karpuzu içine atsanız 15 dakikada çatlatacak kadar
soğuktur tabii ?’’
-‘’Doğrudur.’’
-‘’Bir kuzuyu mideye indirip de o kaynaktan 2 bardak su
içtiğiniz zaman hiçbir şey yememiş gibi oluyorsunuz değil mi?’’
Sesindeki hayret vurgusu yıllar sonra bile kulaklarımda.
-‘’Kesinlikle! İyi ama Yaşar bey siz bunları nereden biliyorsunuz?
Gittiniz mi bizim oralara?’’
-Hocam sizin köyü bilmem, hiç gitmedim. Ama Türkiye’nin tüm
köylerindeki su kaynakları aynen sizin köyün pınarı gibidir : Karpuz çatlatır, bir
kuzu yiyip , o sudan 2 bardak içtikten sonra hiçbir şey yememiş gibi olursunuz,
kazara akağına düşen bir öküzü
sürükleyecek kadar da bol ve güçlü akar.
-‘’!!!!’’
Telefonda bir süre sessiz kaldı. Sessizliğin nedeni; duymak
isteyeceklerini söylememiş olmamdı büyük olasılıkla . Sürdürdüm konuşmamı.
-‘’Hocam bu köylülerin, özellikle ortak iş yapma
alışkanlıkları olmayan Karadeniz
Köylüleri’nin yapacağı bir iş değil. Bakın siz o köyden çıkmış okumuş profesör
olmuş itibarlı bir kişisiniz’’Bu işe önayak olursunuz, şu ya da bu şekilde
fabrika kurulur. Başarısız olursanız ki; olmanız kuvvetle muhtemel, altın
adınız pul olur, bayramda seyranda köyünüze bile gidemez duruma düşersiniz.’’
Karşı tarafta bir sessizlik olunca telefon kesildi sandım.
-Allooo! Hocam hatta mısınız?
-‘’Evet, evet dinliyorum.’’
-‘’Özetle hocam, siz bu işten vazgeçin.’’
-!!!
-‘’Ama illa köyümde
su fabrikası olsun diyorsanız; su işine hevesli bir yatırımcı bulun, fabrikayı o kursun.En azından köyünüzden
15-20 kişi sigortalı olur’’.
Konuşmamız bu minval üzerine bir süre daha devam etti . Karşılıklı nezaket cümlelerinden sonra vedalaştık.
…
Sonra ne mi oldu? O günden sonra o köyü ve kaynağını yakın
takibe aldım. Bu satırları yazıncaya kadar hala su fabrikası kurulmamıştı.
Eee! Adama boşuna Prof. Ünvanı vermezler.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder