26 Temmuz 2016 Salı

Mantı Bir Japon Yemeği Midir




MANTI BİR JAPON YEMEĞİ MİDİR?

Yılını tam anımsayamayacağım ama 10 yıl kadar oluyor sanıyorum. Bir müşteri ziyareti için Kayseri’ye gitmiştim. Vakit öğleye yaklaşınca müşterim,
-‘’ Yaşar abi, yimeğe gidelim mi?’’ dedi Kayseri ağzıyla…
‘’Olur, gidelim’’.
-‘’Ne yimek istersin?’’
-’’Geleneksel Kayseri Mutfağı olursa sevinirim’’, diye yanıtladım.
Kent merkezinde bir restorana gittik. Masalarımıza oturur oturmaz,  garson elinde yemek listesi ile geldi. Ben listeye bakmadan garsona,
-‘’Kayseri’nin yerel yemeklerinden yemek istiyorum, listeye gerek yok. Yemekleri sen ayarla ‘’. Garson listeleyi alıp uzaklaşırken, tam çaprazımdaki masaya gözüm takıldı. Üniversite çağlarında ikisi kız, ikisi erkek, ellerindeki listeye bakıp gülüşüyorlardı. Neye gülüyor olabilirlerdi?
Listede komik bir şey mi vardı? 
Doğrusu meraklandım. Az önce bize yemek listesi getiren garsonu çağırıp,  özür dileyerek yemek listesini yeniden getirmesini söyledim, getirdi.
Listeyi açtım. Yukarıdan aşağı tarıyorum. Kayseri mantısı; komik değil, etli yaprak sarma; o da komik sayılmaz, kağıtta pastırma; bu hiç değil değil... Peki bu çocuklar neye gülmüş olmalılar? Listeyi okumaya devam ediyorum. Sucuklu yumurta, kıymalı su böreği vee ! Toyota Tabağı… Toyota Tabağı mı? Parmağımı Toyota Tabağı yazan satıra koydum.   Kayseri'nin yerel yemeklerini sunan bir restoranın yemek listesinde demek Japon Mutfağından örnekler de varmış. Garibime gitti doğrusu? Çocuklar bunu komik bulmuş olabilirlerdi. Bakalım tabağın içinde ne var? Toyota Tabağı yazısının altındaki içerik yazısı küçük. Yakın gözlüğümü taktım. Tabağın içindekileri okuyunca; şaşkınlık bir yana gözlerime inanamadım. Olay komikten de öte... Toyota adıyla sunulan tabağın içinde Kayseri'ye özgü yiyecekler vardı.
Bize hizmet eden garsona seslendim, geldi. Olabildiğince nezaketle,
-‘’Buyurun efendim! dedi, bir arzunuz mu var? '' 
Listedeki Toyota Tabağı yazısını işaretle,
-‘’Bu ne arkadaşım, tam anlayamadım doğrusu.  Kayseri gibi bir yerde, Kayseri’nin yerel tatlarını, bir otomobil markası ile sunmak neyin nesi oluyor?''
-‘’Efendim ben bilemeyeceğim. Bizim patronlar Toyota bayisi de, galiba onun için bu adı koymuşlar.''
-‘’ Restoranın müdürü ile görüşebilir miyim?''
-''Tabii ki.''
 Sağ olsun müdür, hemen geldi. Aynı soruyu ona sordum. Aynı yanıtı alınca;
-‘’Size telefonumu bırakıyorum. Bu tabağın isim babalığını kim yaptıysa; onunla görüşmek isterim.''
Restoranla ilgilenen kişi, müdürün deyişine göre patronun eşiymiş.
Doğrusu iştahım kaçtı. Hesabı ödeyip çıktık.
Aradan yaklaşık bir saat geçtikten sonra telefonum çaldı. Ben de kayıtlı olmayan bir numaradan aranıyorum. Telefonu açtım.
-‘’Yaşar Atilla buyurun’’. Bir kadın sesi. Kendini tanıttı. Az önce yemek yediğimiz restoranın sahibinin eşiymiş.Telefonumu restoranın müdüründen almış,
-‘’Galiba bir sorununuz varmış bey'fendi’dedi.
‘’Hanım efendi benim bir sorunum yok şükür. Ama sorun, siz de  galiba .’’
-‘’…’’
Telefonda bir an sessizlik olunca devam ettim.
-‘’Kayseri gibi muhafazakar olarak bilinen bir kentte, Kayseri’nin yerel yerel yemeklerini, yabancı bir otomobil markasının adını vererek sunmanız beni şaşırttı doğrusu.
-‘’Ama biz Toyota’nın Kayseri bayisiyiz, dedi nazik bir şekilde. Bu yüzden Toyota Tabağı adı verdik. taktı.
-‘’Hanımefendi! Bosh Filtreleri bayisi olsaydınız tabağın adı Bosh Filitreleri Tabağı mı olacaktı? Kayseri gibi geleneklerine ve değerlerine bağlı olduğunu sandığım bir kentte, üstelik Kayseri'nin yerel mutfağının örneklerini yabancı bir otomobil markası ile sunmanız bana göre çok yanlış. Bu arada ben Kayserili de değilim.
-''Bakın bey'fendi ! siz öyle söylüyorsunuz ama Bay Toyoda(*) bu tabağa Toyota tabağı adını verdiğim için bana rozet bile taktı.
-‘’Ben varsıl biri değilim ama Bay Toyoda, sizin bu jestinize(!) karşılık Japonların ulusal yemeği suşiye ‘Kayseri Tabağı’ adı versin, ben tüm varlığımı satar adamın heykelini yaptırırım, inanın’’
-‘’….’’
-‘’Bakınız bizler, yıllardır ‘Yunanlılar rakımıza  sahip çıkıyor, Kıbrıslı Rumlar baklavamızı kendi, adlarına tescil ettirdiler’ diye oturduğumuz yerden ağlayıp, sızlanıyoruz. Bütün bunlar biliniyor ve yaşanıyorken siz ise; bize ait değerleri bir tabak içinde Japonlara sunuyorsunuz.
Telefon konuşmamız bu minval üzerine bir süre daha devam etti. Bir birimizi ikna edemeden, karşılıklı olarak ‘’iyi günler dileyip’’ görüşmeyi sonlandırdık.
…….
Aradan 4-5 yıl geçtikten sonra yine bir Kayseri ziyaretimde, bu kez başka bir müşterim beni hava alanında karşıladıktan sonra,
‘’Yaşar bey. Kahvaltı yapalım. Yolumuzun üzerinde güzel bir kahvaltı salonu var. Orada kahvaltı yapar daha sonra atölyeye gideriz dedi.
-‘’Tamam iyi olur.’’
Araba da 5 kişiyiz. Arabayı kullanan arkadaş yıllar önce geldiğim restoranın önünde durdu.
Eyvah gene Toyota Tabağı !...
İçeri girdik. Sevimli bir garson, elinde yemek listesi ile geldi. Geçen seferkinin aksine listeye önce ben uzandım. Merakla listeyi yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı inceledim; yok, Toyota Tabağı yok. Garsonu çağırıp
-‘’Neden bu listede Toyota Tabağı yok ?’’
-‘’Beyefendi, dedi garson gülümseyerek.’ Bizimkiler Toyota bayiliğini bırakınca, Toyota Tabağını da listeden çıkardılar’’.
3-4 yıl öncesi restoranın yöneticisi ile yaptığım telefon konuşması ve takılan rozet geldi aklıma, hafifçe gülümsedim. Listeye bakıp gülümsediğimi gören arkadaşlardan biri,
-‘’Hayırdır abi neye gülüyorsun ?’’ deyince öyküyü kısaca anlattım. Öykü bitince merakla sipariş bekleyen garsona
-‘’Madem burada artık Toyota Tabağı servis edilmiyor, o halde bize de Toyota Tabağı olan başka bir restorana gitmek düşüyor’’, deyip oradan ayrıldık.
Yaklaşık 10 yıllık bu öyküyü neden anlattım. Niyetim bir restoranı kötülemek değil elbette-üstelik yemekleri de leziz-. Amacım bizim olan, bizi biz yapan  değerleri koruma konusunda dikkatlerinizi çekmektir. Bunun tutuculukla, çağa ayak uyduramamakla ilgisi yok. Son yıllarda bir çok turistik yerde beyaz peynirin törkiş mozerella, lahmacunun törkiş pizza adıyla servis edildiğine tanık oldum. Geçenlerde gittiğim  Memleketim Adana'da bile kıyma kebabının ( Adana Kebabı) makarna ve mantar ile servis edildiğini görünce;
- ''Pes artık! dedim. Benim gibi gerçek bir Adanalı için bu bi'tür''kıyamet alameti sayılır''.

Ezcümle dostlar, böyle gidersek; rakıdan, baklavadan sonra bizim diye gururlandığımız dönerimiz de, bir gün karşımıza'' Alman Spesiyalitesi (**)'' olarak çıkarsa, şaşırmayalım lütfen...
...

(*) Aradan yıllar geçti. Çok emin olmamakla birlikte rozeti takan kişinin adının Toyoda olduğu aklımda kalmış.
(**) 3-4 yıl önce Almanya'yı ziyaret eden turistlerle yapılan bir araştırmada sorulardan biri döner ile ilgiliymiş. Döner nedir? sorusuna Turistler, '' Döner bir  Alman Spesiyalidir'' diye yanıt vermişler.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder