19 Eylül 2018 Çarşamba

Varilmiş Sadakan Varmış

VERİLMİŞ SADAKAN VARMIŞ


     Çukurova Üniversitesi İİBF'de açılan asistanlık sınavını kazanmıştım. Adana'ya  geleli de  bir kaç gün olmuştu. Ankara'daki evimi henüz taşımadığım için, geçici olarak anneannem ile birlikte kalıyordum.

     Anneannem, okuma yazması olmayan, cin gibi bir kadındır. Adana'da işini gördürmediği devlet dairesi yoktur. Neşelidir, güleç yüzlüdür, gençlerle konuşmayı sever; zorunlu olmadıkça da yaşlılarla sohbet etmez. Nedenini sorduğumda; yüzünü ekşiterek,

     ''Aman nesini seveyim be Yaşar! Ne zaman sohbete başlasak, şuram ağrıyor, buram ağrıyor deyip dert yanıyorlar. Onlar öyle dedikçe, benim de oram buram ağrımaya başlıyor.''

     Aylardan nisan; gündüzler bir hayli sıcak. Ama akşamları gündüze göre biraz daha serince.    Evin ikinci katının önündeki terasta akşam yemeğimizi yemiş, çaylarımızı içerken, şuradan buradan konuşuyoruz.

     Boşalan bardağımı doldururken,

.   ''Bu gün başıma ne geldi biliyon mu ?''

    ''Ne geldi anneanne?''

    ''Gülmeyecen amma.''

    ''Gülmem, niye güleyim ki?''

    ''Söz mü?''

     Benden söz istediğine göre çok önemli bir şey olmalı başına gelen.

    ''Söz.''

    ''Kimseye de söyleme ama.'' İçimden le havle çektim.

    ''İnan, söylemem!''

     Çayından bir yudum aldı.

     Söze nereden ve nasıl başlayacağını tam kestirememiş olacak ki, biraz düşündü.

     Ben gözlerimi, gözlerine diktim, bekliyorum.

     Çayından bir yudum daha aldı.

    ''Akşamüzeri, ekmek almak için evden  çıktım, bakkal Ali’ye gidiyorum. Tam Doktor   Faruk'un köşesine gelmiştim ki, üstü başı perişan, yaşlı bir dilenci, avucunu açarak bana yaklaştı.

    ''Hanımm!  Allah rızası için bir sadaka''dedi.

    !!!

    ''Bir ekmek parası, çocuklarının başı için...''

    Yağ Camisi'nin önündeki kör dilenci hariç, başka dilencilere sadaka vermem. Bakkala gitmek için yoluma devam etmek istedim, ama adam arsız,

    '' Get babam, Allah versin!'' dedim ama..''

    ''Ama?''

    ‘’Aması maması şu Adam sakırga (1) gibi yapıştı. Sadaka da sadaka diyor. Sonunda dayanamadım, çantamdaki para cüzdanını açıp elime gelen paraları adama verdim.Adam,   ‘Allah ne muradın varsa versin, Allah çorunu çocuğunu esirgesin, Allahhhh…!’ deyip, Lale sinemasına doğru yürüdü. Ben de bakkala...''

     Bakkal Ali,

   ''Hoş geldin Emi'nanım teyze'', ne istiyon dedi.?''

   ''İki dene dırnak (2) ekmeği oğlum.'' Ekmekleri camekandan çıkarıp gazeteye sardı.

   ''Az önce geldi, tazedir.''

    Parasını ödemek için cüzdanı açtım. Ara tara para yok. Çantamı karıştırdım, belki cüzdanı çıkarırken çantanın içine düşmüştür diye… Yok oğlu yok! Bakkal telaşlandığımı görünce;

   ''N'oldu Emi'nanım Teyze?'' dedi.

   ''Oğlum hiç sorma! Ben ekmek parasını ya'nışnığınan dilenciye vermişim her hal.''

   ''Ne vakit?''

   ''Az önce.''

   ''Nereye  gittiğini biliyon mu.''

   ''Lale sinemasına doğru.''

   ''Ardından git belki yakalarsın.''

     Adamı Lale Sinemasının önünde yakaladım. Nefes nefeseyim. Kolundan tuttum,

    '' Dur babam, dur hele!''

     Adam durdu. Beni tanımamış gibi yüzüme baktı. Az önceki yalvaran halinden eser yok.''

    ''Ne var hanım?''

    ''Nesi var mı kele babam? Bakkaldan ekmek almak için elimi cüzdana attım, para yok.  Az önce  sadaka diye cüzdanımdaki bütün bozuklukları sana vermişim ya'nışnığınan. Ekmek alacam. Paramı geri ver.'' Adam arsız; sertçe,

   ''Get işine hanım'' dedi. '' Verilen sadaka geri alınmaz.''

   ''Yahu ya'nışnığınan vermişim dedim ya!.''

 Adam yürümeye başladı. Kolundan tuttum, durdu.

    ''Verdiysen Allah  rızası için verdin. Ben de karşılığında  sana dua ettim. Dua, o sadakanın karşılığı. O yüzden geri veremem.''

Baktım adam Nuh diyor peygamber demiyor. Bu sefer alttan aldım.

    '' Peki bir ekmek parası ver bari.''

Adam inatçı, az önce sadaka isterken yalvaran dilenci gitmiş yerine başka bir adam gelmiş sanki.

   ''Ben ne diyom, duymuyon elleham? Verilen sadaka geri alınmaz. Çünküm Allah rızası için verildi. Allah onun için sana sevap yazdı. Sen paranı geri alınca, Allah da sana yazdığı sevabı siler, ona göre. Allahınan oyun mu oynuyon hanım?..''

   ''Sonra ne oldu?''

   ‘’ Sen paramı geri ver de Allah da yazdığı sevabı silerse, silsin diyecem ama diyemedim. Parayı vereceği varsa da vermez dümbük Eee bir de Allah korkusu… O kadar ısrar ettim, alttan aldım, üstten aldım; ııhh! Vermem de vermem dedi.  Baktım parayı verimkar değil,

   '' Verdiğim para sana haram, zift, katran olsun' (3) deyince,

   '' Hanım hanım! intizar etme (4), çarpılırsın'' demez mi.

  ''Eee.!''

-''Eeesi şu: Sokurdana sokurdana  eve dönüp ekmek için yeniden para aldım.''

Çayından bir yudum daha aldı.

-''Dünya çok bozuldu Yaşar'' dedi gülümseyerek. ''Ya’nışnığınan sadaka verdiğin dilenciden bile geri alamıyorsun paranı artık''

   !!!

-''Sen ne diyon bu işe'' diye sürdürdü konuşmasını.

-''Ne diyeyim anneanne verilmiş sadakan varmış.''

------

 

İstanbul-Nisan 2019

------

1-Sakırga: Kene

2-Dırnak(tırnak) ekmeği: Özellikle Adana Kebabı yapanların kullandığı, üstüne tırnakla şekil verilmiş ince, uzun pide.

3- Haram zift katran olsun: Bir tür, ilenç, beddua.

4-İntizar:Halk dilinde, beddua, ilenç-Asıl anlamı: Bekleme-

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder