11 Kasım 2012 Pazar

MİT'in arabası yıkanır mı?
Yıl 1986.Beraber çalıştığım bir arkadaşımla Mardin'de işimizi bitirmiş,Diyarbakıra'doğru yola çıkmıştık.Ama yol yapımı nedeniyle yol, yol olmaktan çıkmış,yaklaşık bir saatte alacağımız yolu,dur kalklarla 2 saatte almıştık.Hava kararmaya yüz tutmuştu.Üzerindeki toz-topraktan ,modeli bile anlaşılmayacak derecede kirlenmiş olan bordo renkli arabamızı  Diyarbakır'a varınca  kent merkezinde,başka araçların da park ettiği boş bir arsaya bırakmış ve aceleyle sıradaki müşterimizi ziyaret emek için yola koyulmuştuk.
Yaklaşık bir saat süren görüşmemizi bitirmiştik.Hava da eskilerin dediği gibi ''gavurun müslümandan ayırt edilemeyeceği'' kadar kararmıştı.Niyetimiz;arabamızı park ettiğimiz yerden alıp,Diyarbakır'ın o zaman en ünlü oteli olan Turist Otel'e gidip yerleşmekti.Park ettiğimiz yere varınca gözlerime inanamadım.Bizim araba tozdan elbisesini soymuş , pırıl pırıl bordo bir elbise giymişti sanki.Anlaşılan birileri bizi haberdar etmeden kendince bir'' iyilik ''yapıp arabamızı yıkmıştı.Ben arabaya doğru yönelirken yaklaşık 10-11 yaşında ,üstü başı dökülen ,güneş yanığı tenli iki çocuk karanlıkta parlayan pırıl pırıl dişlerini göstererek iyi bir şey yapmanın karşılığını bekler şekilde gülümsüyorlardı.
Onlara doğru yürürken,sesime olabildiğince sert bir ton vererek sordum.
-Kim yıkadı lan bu arbayı?
Çocuklar ,bu beklenmedik tavrımdan bir şey anlamamışlardı..Ne de olsa kir pas içinedeki  arabamızı yıkamış ,ele güne çıkacak hale  getirmişlerdi.Peki bu afra tafra neyin nesiydi?  Gene de bozuntuya vermeden;yine aynı gülümseme yüzlerine yapışık, hep bir ağızdan yanıtladılar.
-Biz...
MİT'in arabası yıkanır mı lan! diye sürdürdüm sonu  belli olan tiyatroyu.
-Ama çok kirliydi .Dedi dikçe olanı.
-Kirli mirli !Ben arabayı kamufle etmek için o kadar uğraştım,toza toprağa bulaştırdım.Siz yıkayıp benim tüm emeğimi boşa çıkardınız!
-.....!!!
-Ben şimdi burada tanınmadan nasıl görev yapacağım?
Ben tiyatroya devam edip, sinirlenmiş gibi verip verirştirirken; çocuklar, ''yok sen yaptın, hayır sen yaptın ''diye birbirlerini suçlamaya başladılar.
Ben aynı tavbrımdan taviz vermeden;
-Çabuk bu arabayı eski haline getirin.Temizlediğiniz tozları arabama geri koyun. Deyince,hareketlendiler.
Onlar,etrafta, arababamı yeniden toza bulamak için  toz ararken arabaya bindim.Motoru çalıştırdım.Yanlarından yavaşça geçerken camdan elimi çıkarıp ,beklentilerinin üzerinde bir bahşişi  hala toz arayan çocuklara uzattım.
Hayretle yüzüme baktılar.
-Bu araba yıkama ücretiniz.Bir daha sakın sahibine  haber vermeden arabasını yıkamayın....
Ellerinde bir avuç toz kala kaldılar.Dikçe olanı ,avuçlarındaki tozu ,tozutmadan yavaşça yere koyup uzattığım parayı aldı.
Yüzlerindeki şaşkın ifade, bu gün bile  gözümden gitmez.
......
Bu öyküyü  eşe dosta bir çok kez anlattım.Ama her anlatışımda ,araba yıkayıcısı çocuklara yaptığım muamele doğru muydu diye düşünürüm.
Siz ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder