7 Eylül 2012 Cuma


APPE –Artenius Türkpet: Pet Pazarında yeniliklerin öncüsü…
Bu sayımızda KobiPlastik Genel Yayın Yönetmeni Emre Koldaş, PET şişe ve preform sektörünün duayeni olan Yaşar N.Atilla ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
-Sayın Atilla, öncelikle KobiPlastik okuyucularına kendinizden bahseder misiniz?
Sayın Koldaş, benim için en zor şey kendimden söz etmek… Ama kısa da olsa bir şeyler söyleyeyim. Yaklaşık 28 yıldır bu sektördeyim. Çukurova Üniversitesinde asistanken rahmetli Özdemir Sabancı’nın daveti ile o zaman Sasa bünyesinde birkaç şişirme makinesine sahip küçük bir işletmeden oluşan pet şişe bölümünde göreve başladım. Her ne kadar fakültemde pazarlama ve satış konusunda dersler veriyor olsam da ilk günler benim için kolay olmadı. İşe başladığımda günlük 1-2 kamyonluk satış bizim için başarı sayılıyordu. Ancak birkaç ay sonra satışımız o kadar artmıştı ki; “pet şişede neler oluyor”deyip iç denetim elamanları bizi denetlemeye geldiler. O günleri her zaman tebessümle anımsarım.
-Bu arada bazı meslek örgütlerinde de önemli görevlerinizin olduğunu biliyoruz. Okuyucularımızı bu konuda da bilgilendirir misiniz?
Öncelikle Fenerbahçeliyim ve Kulübün Dernekler Çalışma Grubu üyesiyim. TOBB Ambalaj Meclisinde Başkan Yardımcısı, Çevko Vakfında Başkan Vekili olarak görev yapıyorum. ASD’de ise Yönetim Kurulu üyesiyim. Bunların dışındaki birkaç sivil toplum örgütünde ise firmamı temsil ediyorum.
-Yanlış anımsamıyorsam dünyada ilk pet şişe üretimi 1970’li yılların başında gerçekleştirildi. Türkiye’deki ilk üretim ne zamandı?
Haklısınız; ilk pet şişeler ABD ve Japonya’da kullanılmaya başlandı. Şunu Türk Sanayisi açısından övünçle söyleyebilirim ki; Türkiye, pet şişe üretiminde dünyada ilklerdendir ve hiç kuşkusuz bu konudaki en büyük pay ise şimdi aramızda bulunmayan rahmetli Özdemir Sabancı’ya aittir.1979 yılında Sasa içinde tek bir makine ile deneme üretimine başlandı; ilk müşterimiz de Erbak Uludağ firmasıydı. Coca Cola ve Pepsi ise ABD’de pet şişede dolum yapmalarına karşın, Türkiye’de bu şişelerle meşrubat üretimine geçmeleri sonraki yıllarda gerçekleşti.
-Anladığım kadarıyla O yıllarda Türkiye’de pet şişe kullanımı pek yaygın değildi?
Bu konuya açıklık getirmek için yıllara ilişkin size birkaç rakam vermeme izin verin.1985 yılında kişi başına gazlı içecek tüketimi yaklaşık 5 lt. idi ve bunun tamamına yakını dönüşümlü cam şişelerde pazara sunuluyordu. Bitkisel yağ sanayicileri ağırlıklı olarak teneke ambalaj, zaman zaman da şimdi pazarda olmayan PVC şişeleri kullanıyorlardı. Balda, reçelde, şampuan vb ürünlerde ise PP, PVC, PE gibi değişik hammaddelerden üretilen ambalajlar kullanılıyordu. Su da ise; cam ve PVC ağırlıktaydı.
Bu güne baktığımızda; gazlı içecek sektöründe pet şişenin payı ürün çeşidinde göre değişiklik göstermesine karşın %80’ler düzeyindedir. Bu sektörde kişi başına tüketim, bu günlerde 40 litreyi geçmiştir. Gazlı içecek sektöründe tüketim, dolayısı ile üretim artışının en büyük pay, hiç kuşkusuz pet şişelerindir. Taşıma kolaylığı, kırılmaması, hafif olması; en önemlisi dönüşümsüz olması içeceklerin soframıza gelmesini kolaylaştırmış, dolayısı ile bu sektörün gelişmesinin en büyük etmeni olmuştur. Bitkisel sıvı yağda ise PVC ortadan kalkmış PET kullanımı ise önemli oranlara ulaşmıştır. Başlangıçta uygun ambalaj bulunamaması nedeniyle bitkisel sıvı yemeklik yağ dışsatımımız hemen hemen yok gibiydi. Bu gün, Türkiye’nin ambalajlı sıvı yağı dış satımının neredeyse tamamı PET şişeler ile yapılmaktadır.
Bundan 28-30 yıl önce ambalajlı su sektöründe dönüşümlü cam şişe ve PVC ağırlıktaydı. Kişi başına ambalajlı su tüketimi ise 3-5 lt’yi geçmiyordu. Bugün ise ambalajlı su sektöründe PC damacanalar dışında kişi başı tüketim 60 litreyi geçmiştir. Ve bunun tamamına yakını pet şişeler ile pazara sunulmaktadır.
-Ambalajlı su deyince, sırası gelmişken şu soruyu sormak isterim. Son bir yıldır kamuoyunda cam şişelerden daha fazla söz edilir oldu. Birçok firma cam şişe dolumu için yatırım yapmaya başladılar. Oysa 25 yıl önce cam şişe ambalajlı su pazarından çıkmıştı. O günden bu gün ne değişti de cam şişe yeniden gündeme geldi.
Aslında o günden bu güne değişen fazla bir şey yok. Sizlerin de yakından bildiği gibi bir medya patronu cam şişe üretimi için Bozüyük’de yatırım yapmaya başladı. Üretime geçmeden kendi grubundaki TV ve gazetelerde PET şişeler aleyhine gerçekle ilgisi olmayan, tüketicinin kafasını karıştıran yayınlar yaptırdı. Gazetelerine pet şişe resmi koyup, PC damacanalarda bulunan ve PET şişelerle ilgisi olmayan bisfenol A’nın kansorojen olduğunu iddia ettiler. Bu konuya su üreticileri dernekleri, Tarım ve Köy İşleri ile Sağlık ve Sosyal yardım Bakanlıkları açıklamalar yaparak bu yayınlardaki iddiaları yalanladılar. Ama biri kuyuya bir taş atmıştı ve bunun çıkarılması için kırk akıllıya ihtiyaç vardı. Ancak bu yayınlar sonucu ortaya çıkan ‘havadan’etkilenen  ya da pazardaki acımasız rekabete bir çözüm arayan bazı firmalar, PET şişe dolum makinelerinin yanına cam şişe dolum makineleri yerleştirip, aynı kaynaktan gelen  suyu, aynı elamanlarla aynı fabrikada işleyerek  cam şişeye koymaya başladılar ve  ‘premium’ adıyla daha yüksek fiyatla pazara sundular. Pahalı sundular çünkü cam şişenin fiyatı ve üretim sırasındaki kırılmadan kaynaklanan kayıplar, maliyetlerini ister istemez artırmıştı. Söz gelimi cam, aynı hacimdeki pet şişeden yaklaşık 10 kat daha pahalı, aynı hacimdeki PET şişeden yaklaşık 15-20 kat 20 daha ağırdır. Burada sakın cam ambalaja karşıymışım gibi bir kanıya kapılmayın. Dileyen dilediği yatırımı yapar, isteyen tercih ettiği ambalajda su tüketir. Ama gerçek bu… Aynı suya daha fazla para ödemek ise tüketicinin tercihi ve buna da saygı duyarım.
-Pek yaygın olmasa da pet şişelerin sağlıksız olduğuna dair bir kanı var.
Bu husus, bazı çevrelerce, zaman zaman pişirilip, kotarılıp kamuoyunun önüne getirilir. Tüm dünyanın güvenilir gıda kabı olarak kabul ettiği PET şişelere bu sıfatı yakıştırmak en kibar ifadeyle “saygısızlık tır”.
Bu konuda son söz olarak şunu söyleyeyim: Amerika’daki FDA(Food and Drug Administration) ve EFSA(Europe Food Safety Authority-Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) ve ILSI(International Life Sciences Institute) gibi dünya gıda otoriteleri, PET şişelerin güvenilir bir gıda kabı olduğunu kabul etmişlerdir. Ülkemizdeki ilgili bakanlıkların da bu konudaki görüş ve uygulamaları aynıdır: “PET şişeler her açıdan güvenilir gıda kabıdır…’’
-APPE’nin Türkiye’deki faaliyetlerine ilişkin bilgi verir misiniz?
Bildiğiniz gibi bu gün APPE diye adlandırdığımız firmamızın Türkiye’deki uzantısı, başta da belirttiğim gibi SASA’ya dayanır.2006 yılında Sabancı Grubu bu sektörden çıkma kararı alınca; Adana, İnegöl ve Romanya’daki tesislerini İspanyol kökenli La Seda grubuna devretti. O tarihten itibaren Artenius olarak anıldık.2007 yılında, La Seda, Amcor’un Avrupa’daki PET şişe ve preform tesislerini satın aldı. O günden sonra açılımı; Artenius Pet Packaging Europe olan APPE adıyla faaliyet göstermeye başladık.
APPE olarak 1’i Afrika’da olmak üzere 10 ülkede 12 fabrika ile faaliyet gösteriyoruz. Yıllık 17 milyar adet çeşitli tiplerdeki PET şişe ve preform üretimimizle pazar lideriyiz. Ama gelişime açık ve yenilikçi bir firma olarak pazar liderliği, bize tek başına bir anlam ifade etmiyor. Amacımız; pazarın en iyisi olmak… Bu zamana kadar yaptığımız çalışmalar gösteriyor ki; bu konuda da sektörümüzde başı çekiyoruz.
APPE’nin Türkiye bacağı olan Artenius, hem pazara yeni ürünler sunma hem de kapasite açısından Türkiye’nin önde gelen ambalaj firmasıdır. Yeniden yapılanma sürecinin devamı olarak, geleneksel olarak ürettiğimiz ürünlere,  yenilerini katmayı planlıyoruz. Bu konuda en büyük yardımcımız ve destekçimiz Brecht-Belçika’da bulunan ve bu konuda Avrupa’daki en gelişmiş araştırma-geliştirme birimidir.
-Türkiye’de PET pazarının durumu nedir?
Yaklaşık 30 yıl kadar geriye gider ve o günkü pazar yapısı ile bugünü karşılaştırırsak çok ilginç sonuçlara ulaşırız. Göreve başladığım günlerde Türkiye’de içecek ve sıvı yağ sektöründe kullanılan PET şişeler için 2-3 bin ton kadar pet hammaddesi kullanılıyordu. Buna kavanoz için kullanılan birkaç yüz ton hammaddeyi de eklesek toplam PET tüketimi yıllık 3500 tonu geçmiyordu. Bu gün bu rakam yaklaşık 100 kat artarak 320 bin tona ulaşmıştır ve bunun neredeyse %80 içecek sektöründe kullanılmaktadır. Yaklaşık 30 yıllık bir süreçte Türkiye’de kişi başına pet tüketimi yıllık 70 gramdan yaklaşık 4,5 kiloya yükselmiştir. Günümüzde PET şişeler, gazlı ve gazsız içeceklerden suya, sıvı yağlardan bala, reçele, biradan şaraba ve birçok sıvı temizlik maddelerine kadar yaşamımızın her alanında kullanılmaktadır. Ve bu pazar hızla gelişmektedir.
-2012 yılında PET pazarı ne kadar büyüdü?
Bildiğiniz gibi PET pazarından en büyük payı içecek sektörü alır. Bu nedenle PET pazarındaki gelişmeleri, bir bakıma içecek sektöründeki gelişmelerle açıklarsak, yanılmış olmayız. Bu yıl kış mevsiminin alışılmışın dışında soğuk, bahar aylarının da yağışlı geçmesi, başka bir ifadeyle yaz mevsiminin nispeten geç gelmesi; satışlarının ‘havaya’ bağlı olduğu içecek sektörünü olumsuz etkiledi. Sektör yetkilileri ile görüşmelerimden edindiğim izlenime göre; ilk 6 aydaki satışlar, geçen yılın gerisinde.’’Yılın ikinci yarısında bu kaybı telafi ederiz ‘’inancındalar ama benim kişisel kanım; 2012 yılının bu pazar için pek de iyi geçmeyeceği yönünde. Şayet yaz mevsimi Ülkemiz genelinde ekim ayına sarkarsa; sektör, geçen yılki satış düzeyine ulaşabilir. Özetle ben bu yıl için PET pazarında bir büyüme beklemiyorum… Özellikle içecek sektöründe...
-PET pazarının dünyadaki durumu nedir? Bu pazarda Türkiye’yi nasıl konumlandırırsınız?
PET pazarı, ülkemizde olduğu gibi dünyada da hızla büyümektedir.2010 yılında dünyadaki PET resin tüketimi, yaklaşık 17 milyon tondu. Tahminler, 2020 yılına kadar bu pazarın, yıllık %6 oranında büyüyeceğini göstermektedir. Dünyanın nüfus artışının yıllık ortalama %1 oranında arttığını kabul edersek, PET hammaddesi üretimindeki artışın büyüklüğünü daha iyi kavramış oluruz.
Bu gün gelişmekte olan birçok ülkede, sözgelimi eski Doğu Bloğu ülkelerinde, Orta Asya Ülkelerinde, Çin’de ve son birkaç yıldır Afrika Kıtası’nda PET şişe kullanımı hızla artmaktadır.
Türkiye, PET şişe kullanımında dünya ortalamasının üzerindedir. Ancak; yukarıda sözünü ettiğim ülkelerdeki yıllık artış oranlarının Türkiye’deki artış oranının üzerinde olduğunu tahmin ediyorum
-Dünya ile karşılaştırdığımızda Türkiye’de PET kullanımı daha dar bir alanda seyrediyor. Sözgelimi; Türkiye’de süt ürünlerinde PET şişe kullanımından henüz söz edemiyoruz. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Eğer dar alandan  ; “PET şişelerin, ağırlıklı olarak gazlı ve gazsız içeceklerde kullanılıyor olmasını” kastediyorsanız, bu yargınızda haklısınız. Kullanım ağırlığı, gazlı ve gazsız içeceklerde… Bunun bu şekilde olması biraz da tüketici tercihlerine bağlı ve sizin tüketici alışkanlıklarını değiştirmeniz o kadar da kolay değil. İsterseniz sütü temel alarak bu konuya biraz açıklık getireyim.
2012 yılı itibariyle dünyadaki süt tüketiminin yaklaşık olarak 70 milyar litre olacağı ve önümüzdeki iki yıl içinde bu tüketimin 10 milyar litre artarak 2014 yılında 80 milyar litreye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu 10 miyar litrelik artışın yaklaşık 2,7 milyar litresi, gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanacak.
Türkiye’deki durum ne? Ülkemizde kişi başı yıllık süt tüketimi, ‘sokakta’ satılan açık sütü de hesaba katarsak; sadece 24 litre. İşlenmiş ve paketlenmiş süt tüketimi ise kişi başı yaklaşık 15 litre. Bir başka ifadeyle Türkiye’de tüketilen sütün sadece %62’si paketlenmiş olarak satılıyor. Paketlenmiş sütün %49,3’ü UHT,%49. 4’ü aseptik %1,3’ü ise günlük tüketilen pastörize süt. Sütte kullanılan ambalajlara bir göz attığımızda; UHT ve aseptik sütlerin tamamı karton kutularda, pastörize sütler için kullanılan ambalaj türü ise; karton, cam ve PE.  PET şişeler ise günlük sütlerde kullanılıyor ama rakamlar istatistiksel bir anlam kazanamayacak kadar küçük.
Oysa Avrupa birçok Avrupa ülkesinde UHT süt tüketimi oransal olarak bizdeki kadar fazla değil. Oralarda günlük süt kullanımı daha fazladır. Sözgelimi; İngiltere, Fransa ve Polonya’da süt tüketiminin yaklaşık yarısı günlük süttür. Bu günlük sütün ambalajı ise; cam ve PET şişeler. Ancak; UHT süt ambalajı olarak PET şişe kullanımı da azımsanmayacak ölçüde. Avrupa ülkelerindeki uygulamalarla ilgili birkaç örnek vermek isterim. İspanya’da Pascual, İtalya’da Brescia, Almanya’da Hallbare Voll Milk.
Avrupadaki ambalajlı süt üreticileri, tek katlı(monolayer) ve çok katlı(multilayer) tekniği ile üretilmiş şişeler kullanılmaktadır.
UHT tekniğiyle üretilmiş süt için kullanılacak PET şişeler için kuşkusuz bu işe uygun resin, preform ve şişirme makinelerine gereksinim vardır. APPE olarak bunun için gerekli olan her türlü donanıma sahibiz. Ayrıca, Avrupa’nın önde gelen PET şişirme makineleri üreten bir firma  ‘sadece bize özel’ anlaşmalarımız olduğunu da sözlerime eklemeliyim.

-Peki, APPE olarak Türkiye’de bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
13 Haziranda, sizin de hazır bulunduğunuz ‘Inovasyon Gününde’ bu konudaki çalışmalarımızdan kısaca söz etmiştik. Burada konuyu biraz daha açmak isterim.
Bu konuda Avrupa’daki deneyimlerimizden yararlanarak Türkiye’de de çalışmalar yapmaya başladık . Bildiğiniz gibi Türkiye’de PET şişeler ağırlıklı olarak gazlı içecek sektörü ile ambalajlı su sektöründe kullanılıyor.Biz PET’in kullanım alanını daha da geliştirmeyi hedefledik.Bu bağlamda ;meyve suyu,süt,deterjan,şampuan,ketçap ve mayonez gibi yurtdışında yaygın olarak PET ambalaj ile servis edilen  sektörlere girmek istiyoruz.Bu konuyla ilgili bir çok firma ile görüşme halindeyiz.Sözgelimi;Avrupa’da meyve nektarında PET şişe kullanımı %35-40  oranında iken bizde bu oran ,ancak %3 düzeyinde.Aynı durum az önce sözünü ettiğim ürünlerde de geçerli.Ancak burada sütü ayrı bir yere koymak istiyorum.Sütte ambalaj olarak PET şişe kullanımının mevcutlara göre teknolojik olarak,şekillendirme  ve maliyet açısından önemli avantajları var.
-Bu konuyu biraz açar mısınız?
PET’in teknolojik olarak en önemli avantajı ;  raf ömrünü uzatmak için geliştirilmiş bariyer özelliğinin olmasıdır.Bunun yanı sıra,rafta ve taşıma sırasında sızıntıyı önleyici gelişmiş çene teknolojisi,HDPE göre daha hafif ve daha düşük karbon ayak izine sahip olması ve kolayca geri dönüştürülebilirliği PET’in  ayırt edici özelliği olarak sayılabilir.
Kolayca şekillendirilebilme avantajı olarak ürünün esnek tasarım özellikleri taşıması, tutamaklı(kulp) üretilebilmesi,geniş etiket ve baskı teknolojilerinin  kolayca uygulanabilmesini örnek gösterebiliriz.
Ayrıca benzerlerine göre daha hafif olması, dolum yerinde üretilme-şişirme özelliği ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, düşük maliyetli olmasını sağlayan en önemli özelliğidir.
Türkiye’de PET şişeyi süt ambalajı olarak kullanma-kullandırma amacıyla yola çıkarken ,olaya sadece günlük süt kullanımında PET şişelerin tercih edilmesi sorunsalından bakmıyoruz. APPE olarak, içindeki ürünü 6 aya kadar saklayıp koruyan PET şişe üretimi için ve ülkemizin önde gelen ambalajlı süt üreten firmalarıyla, Avrupa’daki uygulamalarımızı referans alarak görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Umarım görüşmeler kısa sürede olumlu şekilde sonlanır ve önümüzdeki birkaç yıl içinde raflarda sağlıklı PET ambalajlar içinde üretilmiş sütleri görürüz.
Aynı görüşmeler meyve suyu ve ketçap üreticileri yapılmaktadır. 

Not: Bu söyleşi KobiPlastik DergisininAğustos 2012/3 sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder