21 Nisan 2020 Salı

Kadınlar Hamamında




Kadınlar Hamamında

      Büyükannem (1) bahçe kapısından seslendi,
      ''Hadi Emine, geç kalacağız. Elini çabuk tut biraz, galebelik (2) olmadan girelim şu hamama.''
      Anneannem elinde büyükçe bir çamaşır bohçası ile geldi. Biz çocuklar dışında herkesin elinde birer bohça var...
     Günlerden arife; bayram arefesi. Her bayram arefesi ben, annem, kardeşlerim, küçük teyzem, büyük teyzemin çocukları, anne annem ve büyük annem hep birlikte Yeni Hamama gideriz.  Hem sahibi tanış, hem de eve en yakın olan hamam o...  Adı yeni ama, kendisi değil; her halde en az yüz yıllık olmalı.
                                                                          ***
     Biz çocuklar önde, büyükler arkada yola düzüldük. Hamam, yürüyerek en fazla on dakika çekiyor.
     Büyük annem seslendi,
     ''Yaşar sen önden git yavrum, kapının önünde durup bekle bizi'' 
     Koşmaya başladım.
     Hamamın önü bir hayli kalabalık. İçeride temizlik yaptıkları için hamamı açmamışlar henüz...
     Akşamdan sabaha kadar hamam erkeklere açık olduğu için onlar çıkınca hamamı temizlemeden kadınları içeri almıyorlar.
     Az sonra bizimkiler de geldi. 
     Küçük teyzeme el ettim, o da kalabalığı yarıp yanıma, hamamın giriş kapısına geldi. 
     Yaklaşık on dakika sonra kapı açıldı, hemen içeri fırlayıp,  soyunmalıktaki (3) ilk boş yere yerleştik.       Kapıdaki kalabalık, pastaya üşüşen karıncalar gibi hamama doluştular. Soyunmalıkta yer kapan kapana... 
     Az sonra annemgil geldi ama yanlarında büyük annem yok. Bir kaç dakika geçti geçmedi o da burnundan soluyarak yanımıza geldi.
      ''Bütün hususiler (4) tutulmuş. Hamam sahibi yemin billah etti. El alem önceden peylemiş  (5)hususileri...'' Suçlu oymuş gibi anneanneme dönüp,
      ''Gelecek bayram biz de önceden peyleyelim; böyle olmuyor.'' Anne annem ikiletmeden,
      ''Olur ana'' dedi.
     Oysa her yıl aynı şey söylenir ama kimsenin aklına önceden hususide yer  tutmak gelmez.
     Büyük annem küçük teyzemle bana,
      ''Siz çabuk soyunun. İçerideki odalar kapılmadan, birini kapatın. Hususi işine dönmesin bu da.''
                                                                         ***
     Küçük teyzemle, soyunmalıktan aşağı inip, oyalanmadan hamama girdik. Göbek taşının çevresinde sıralanan odalardan kimi tutulmuş; tutulan odaların kapı girişlerine perde niyetine peştemallar asılmıştı.   Kapısında peştemal asılı olmayan boş bir odayı görünce, hemen içeri girdik. Daha kurnanın başına oturmuştuk ki; peştamalının uçlarını göğsünün üstünde düğümlenmiş  şişman, iri yarı, ellilerinde bir kadın, ardında bir kaç çocukla birlikte kapıda belirdi. Elleri belinde,
      ''Çıkın buradan, burayı biz tuttuk.''
      ''Ama kapıda peştemal yoktu'' dedi küçük teyzem çekinerek.
      ''Çıkın diyorum size, çıkmazsanız kolunuzdan tutar fıcıttırırım.'' (6)
      Biz yerimizden kımıldamayınca, kadın benim kolumdan tutup çekti.
     Tam o sırada önde büyük annem, ardında bizimkiler içeri daldılar...
     ''No'luyor bacım! Niye çekiştiriyon torunumun kolunu. Ayıp deel mi?
     ''Bizim odaya konmuşlar ana. Bura bizim. ''
     Boyu, iri yarı kadının neredeyse yarı belinden biraz daha uzun olan büyük annem, diklendi.
     ''Nereden sizin oluyor anam? Tapusunu mu aldınız? Kim boş görürse onundur.''
     ''Benim kız gelmiş önce.''Kızı sandığım birini göstererek, ''Sonra da bize haber verdi. Bir baktık ki; senin torunlar kurnanın başına kurulmuşlar.''
    ''Kapıda peştamal var mıydı? '' dedi yılların hamam ustası büyük annem.
    İri yarı kadın, daha yumuşak, barışcıl bir tavırla;
    ''Aceleyle unutmuş kapıyı peştamalla örtmeyi.''
   ''Peştamal yoksa oda da yok, hadi başka kapıya'' deyip kadına doğru bir iki adım attı, atmadı,
   ''Amaaann! Tutun beni bayılıyorum.'' deyip yere uzanıverdi.

    Dudakları ve gözleri sımsıkı kapalı, parmakları kilitlenmiş, sadece burnundan kısa aralıklarla nefes alıp veriyordu. 
    Annem, hemen büyük annemin başını ellerini arasına alıp, kadına döndü
    ''Yaptığını beğendin mi bacım, seksen yaşındaki kadına, üstelik bu sıcakta ?'' Kadın, korkmuş,
    ''Bacım ben yaptım ki? Sadece...'' sözünü tamamlayamadı. Baktı ki, iş iyiden iyiye sarpa saracak,
    ''Soğan koklatın bari, iyi gelir'' deyip, çocuklarıyla birlikte odayı terk etti.
    Annem,
   ''Yaşar kurnadan bir tas soğuk su ver de yüzüne çarpayım.''
    Daha ben suyu yetiştirmeden, büyük annem doğruluverdi. Az önce bayılan kendisi değilmiş gibi,
   ''Gittiler mi?'' diye sordu sakince. Sorusuna şaşkınlıktan kimse yanıt vermeden, ekledi.
   ''Baktım iş uzayacak, iş kaba kuvvete kalacak, kadın, kadın değil dev anası. Hepimizi dürüp, büker bir köşeye atar. En iyisi bayılır gibi yapmak.
    Şaşkın bakışlarımız arasında, yerinden kalkıp kurnanın başına geçti.
    ''Önce çocukları elden çıkarın.'' Anneme dönüp;''sen de kurnanın öte yanına geç, iki elden bitirelim.'' 
    Küçük teyzeme, ''Sen de şu peştamalı kapıya ger; içeri görünmesin.''
                                                                                 ***
    Dışarıda eğlence var... Şarkı, türkü, bağırış, çağırış; gırla.
    Doğrusu meraklandım. Bir mahana (7) bulmalı çıkmak için...  
   ''Anne bana daha çok var, göbek taşında biraz terleyip geliyorum.'' 
   ''Çıkma! Seni bir su yıkayım da öyle git. Daha sonra bir daha yıkarım.
   Yalap şalap yıkanma işim bitince, odadan çıktım.
   Hamamın mermer zemini, soyulmuş portakal kabukları ile dolu. Kabuklar, kurnalardan çıkan suyu toplayan küçük arkları tıkamış, zemin yer yer kirli sabunlu sularla kaplanmış.
   Kayıp düşmemek için dikkatli yürümeli.
   Göbek taşında yatıp, terlemek ne mümkün, iğne atsan yere düşmüyor. Debildek (8) çalanı mı, onun ritmine uyup, göbek atanı mı ararsın, yoksa şarkı söyleyeni mi?
   Hamam değil düğün evi sanki.
   Durup bir süre izledim bu cümbüşü.
   Kadınlar düğün evindeymiş gibi hoplayıp zıplıyor.
   Göbek taşında hoplayıp zıplamaya, göğüs üstüne öylesine tutturulmuş peştamal ne yapsın?
   Çözülüyor doğal olarak. 
   Kimi çözülen peştamalı göğüsleri tam ortaya çıkmadan belinin hizasında yakalayıp yeniden bağlıyor.
   Kimi daha şanssız; çözülüp, göbek atanların ayaklarının dibine düşen peştamalı alıp yeniden takıncaya kadar geçen zamanı, utangaç bir gülüşle geçiştirip, oyuna kaldığı yerden devam ediyor.
   Olanı biteni ilgiyle izliyorum.
   Biri görüp de anneme söyler mi acaba?
   Korkum bu.
   Buna karşın gene de göbek atanlardan gözlerimi alamıyorum.
   En iyisi soğukluğa (9) gitmek.
                                                                                ***
    ''Annem sen çağırıyor'' dedi kız kardeşim, soğukluğun aralık kapısında durup.
    O önde ben arkada, odadan içeri girdik. Kızların yıkanması bitmiş, sıra bana gelmişti anlaşılan.
   ''Neredesin oğlum? Deminden beri seni arıyoruz.''
   ''!''
   ''Buz gibi olmuşsun. Hani göbek taşında yatacaktın?'' Kız kardeşim yetiştirdi hemen,
   ''Soğuklukta oturuyordu anne.''

   Herkesin yıkanıp paklanma işi bitince, odayı bir an önce boşaltmamızı, iki de bir
   ''Hadi bacım, çabuk olun, bizde yıkanacağız'' deyip, üsteleyerek 5-10 dakikadır kapıda bekleyenlerin arasından geçip, odayı terk ettik.
   Ben çaktırmadan, kaşlarımın altından göbek taşına uzanmış, sere serpe, baldır bacak yatanlara bakıyorum...
   Benim kaçamak bakışlarımı yanım  sıra yürüyen büyük annem yakalamış olacak ki; anneme dönüp,
   ''Oğlunu bir daha hamama getirme, erkek olmuş artık.''
   ''O daha çocuk nene.''
    Nenemin anneme ne yanıt verdiğini duymadım. Belki yanıt verdi de ben anlamadım.
    Ama o günden sonra annem bir daha beni hamama götürmedi.
    Bu kadınlar hamamında son günümdü...
---
Corona Tutukevi- Mart 2020

-----
Açıklamalar:

1-Annemin nenesi
2-Galebelik: Kalabalık
3-Soyunmalık: Hamamın ana girişinde soyunup, giyinilen yerden bir metre kadar yüksekçe yer.
4-Hususi: Hamalarda, normal soyunmalıklardan ayrı, merdivenle çıkılan büyükçe bir sofada bulunan özel soyunma odaları.
5- Parasını önceden ödeyip, kiralamak.
6-Fıcıttırmak: Fırlatıp atmak.
7-Mahana: Bahane, gerekçe
8-Debildek: Darbuka, deblek
9-Soğukluk:Hamamlarda, sıcaktan bunalanların dinlendikleri,ısıtılmamış bölüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder