8 Nisan 2020 Çarşamba

Şapkan Düşer






Şapkan Düşer

Annem, sofadan seslendi.
''Yaşar!  Sen de benimle  geleceksen, şu güvercinleri indir artık. Geç kalacağım vallaa! Acele et! Anneanneni bekletmeyelim.
-''Tamam!''
-''Bağırtma beni ele güne karşı. Çabuk ol''
-''Tamam anneeee ! Parlak çekiyorum(1). Taritli(2) Reyhanlılar(3) kaldı indiremediğim... Onları  da indirdim mi tamamdır.
...
Aslına bakarsanız ben annem yanımdayken bir yerlere gitmekten hiç hoşlanmazdım. Genç, güzel ve alımlı bir kadındı. Elinden geldiğince modayı izler, zamanına göre çok güzel giyinir; yolda  yürürken kendine baktırırdı doğrusu... Belki de gizli bir zevk alırdı, çevresindeki gözlerin kendi üzerinde olmasından. Onun hoşuna gidiyor olabilirdi ama elin adamlarının bu bakışları benim hiç hoşuma gitmezdi. Hele gelip geçenler laf atmaz mı? Elimden bir şey gelmez, elini sıkı sıkı tutardım.
Babamın yerinde olsam; evden dışarı adım attırmazdım ona.
...
Döşeme mahallesinde oturuyoruz. Mestanzade'de oturan anneanneme gideceğiz.
Sevinçten içim içime sığmıyor.
İtiraf etmeliyim ki; bu sevincim  anneannemi görecek olmamdan kaynaklanmıyor. Onu görmek, doğal olarak beni mutlu eder ama bu sevincimin başka bir nedeni vardı: Komşularımızın, son birkaç gündür ballandıra ballandıra anlattıkları o binayı görmek; gizleyemediğim bu sevincin en önemli nedeniydi...
Komşumuz Duran emmi görmüş, o kadar yüksekmiş ki; tepesine kadar bakınca ''şapkan düşüyormuş.'' O kadar yani...
Karşı komşumuz İsmet abla terzi. Malzeme almak için iki gün önce Küçük Saat tarafına gidince görmüş binayı...
Anneme anlatırken duydum; O bakarken şapkasını düşürmemiş ama anlattığına göre Çifte Minareli Caminin minarelerinden bile yüksekmiş.
Çifte Minareli Caminin Minarelerinden bile daha yüksek haa! 
Bir keresinde dayım beni Çifte Minareli Cami'nin minarelerinin birine çıkarmıştı. Minarenin şerefesine, merdivenlerinde döne döne çıkarken başım dönmüştü. Minareden çevreye baktım; neredeyse tüm Adana ayaklarımızın altında gibiydi. Baraj gölünü bile görmüştük, minarenin şerefesinden.
Demek bu bina ondan da yüksek; bakanın şapkasını düşürdüğüne göre... 
Şapka düşüren binayı görmek için beni Küçük Saat'e tek başıma göndermezler. Bu anne annemi ziyaret işi tam zamanında oldu.
Reyhanlıları da indirip kafeslerine koyunca,
-''Ben tamamım anne'' diye seslendim.
Yola çıktık...
...
O günlerde Adana'ki evler genelde bahçeli, tek katlı, hadi bilemedin; iki katlıydı. Üç katlı evler ise tek tüktü. Üç kattan fazlasını da en azından ben anımsamıyorum.

Evlerin bahçesinde kesinlikle dölle(4) ve çoğu evlerde de dut ağacı olurdu. Evlerin tamamı düz damlıydı; bir kaç konağı saymazsak...
Evlerin düz damlı olması rastlantı değildi kuşkusuz... Yazın sıcaktan evin içinde yatılmaz; rüzgar alan, odalara göre biraz daha serince olan  damlara çıkılırdı,; uyuyabilmek için.
...
Ben, ''bakılınca şapka düşüren binayı'' bir an önce görmek için adımlarımı sıklaştırıp, arada bir anneme dönüp bakmayı boşlamadan onun önünde yürüyordum.
Nasıl bir şeydi acaba?
-''Oğlum acele etme, topuklulardan (5) dolayı sana yetişemiyorum.
İster istemez, yavaşladım.
...
Eski İstasyon'a gelince yolu uzatmamak için karşı tarafa ben yük alan vagonların altından eğilerek geçtim. Annemse; vagonların merdivenlerini kullandı.
Kurtuluş Caddesi her zamanki gibi kalabalık. Annemin elini sıkıca tutuyorum, laf maf atan olmasa bari...
Annem, ahbabı olan ve bir çok fotografımızı  çekmiş olan Adana'nın en eski fotografçılardan  İbrahim amcanın yol üstündeki(6) fotograf evine uğrayıp, onunla ayak üstü bir süre sohbet etti.
Kuru köprüye geldiğimizde, anneanneme giderken hep bu yolu kullandığımız için Küçük Saat Meydanına çok az bir süre kaldığını anladım. 
Beş  dakika sonra oradayız, ''bakınca şapka düşüren binada...''
Solumuzda Yeni Cami... Annemin, acele etmemem için yaptığı uyarılara aldırmadan, elini bırakıp, fırladım.
Ve ''bakınca şapka düşüren bina''(7) tüm heybeti ile karşımda. Yaklaşabildiğim kadar yaklaşıp, büyülenmiş gibi bir süre baktım, baktım...
Katlarını saymaya başladım; aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı... Tam yedi katlı. Hatta ilk katı o kadar yüksek ki sekiz katılı da denilebilir. Yaşamım boyunca böyle yüksek bir bina görmemiştim.
Ben ''bakınca şapka düşüren binanın'' önünde büyülenmiş gibi dikilirken, annem yanı başımda bitiverdi.
-'' Söylenenler doğruymuş. Gerçekten bakınca insanın şapkasını düşürecek kadar yüksek'' dedi.
Birden elimi başıma götürdüm. Hay Allah! berem başımda değil. Oysa annem her gezmeye gidişimizde bahriyeli beremi başımdan eksik etmezdi. Alal acele yola çıkınca böyle oluyor işte... 
Acaba berem şimdi başımda olsaydı, binanın tepesine bakınca gerçekten düşer miydi başımdan?
Düşerdi sanırım. Bina o kadar yüksek ki...
Beremin başımda olmaması, dolayısı ile binaya bakınca başımdan düşmeyecek olması, binayı görme mutluluğumu gölgelese de, burayı bizim sokaktaki komşu çocuklarından daha önce görmüş olmam en büyük avuntumdu...
Dönüşte onlara ballandıra ballandıra neler anlatacağımı düşündükçe, az önceki şapkamın yokluğundan duyduğum düş kırıklığı yerini, gönence bıraktı.
Elim annemin elinde, Yağ Camisi'ne doğru yürürken, benim değil de başkasının şapkasının düşüren bu binaya gözden kayboluncaya kadar bakmayı sürdürdüm.
...
Kim bilir bir gün babamın yolu buralara düşerse; peşine takılır, bir kez daha gelirim bu binayı görmeye.
Ama bu kez başımdaki bahriyeli şapkamla...
.....

Corona Tutukevi. 


Mart 2020
-----------------
Açıklamalar:

1-Parlak Çekmek: Uçmakta olan güvercini, genelde beyaz renkli bir güvercinin, kanatlarını serbest bırakarak, sağ elle gövdesinden tutup, aşağı yukarı sallayarak uçan uçmakta olan güvercinlerin kafeslerine gelmesini sağlamak işi.
2-Taritli: Nereye giderlerse gitsinler birbirini peşini bırakmayan, sürekli eşini takip eden güverciler için kullanılan deyim.
3-Reyhanlı: Adını Hatay'ın Reyhanlı ilçesinden alan, mavimsi gri renkli, iyi uçan bir cins güvercin.
4-Dölle: Asma
5-Topuklu: Yüksek topuklu kadın ayakkabısı.
6-İbrahim Hançerli . Kurtuluş Caddesinde fotograf evi olan Adananın en eski fotografçısı. Foto Spor
7-Küçük saat meydanında bulunan bir zamanlar Türk Ticaret Binasına ve şimdilerdeyse Vergi Dairesi'ne  ev sahipliği yapan 7 katlı bu bina o günlerde Adana'nın en yüksek binasıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder