9 Ağustos 2012 Perşembe

DrinkTech Dergisi Eylül 2011 Söyleşi


-       Sayın Atilla, yoğun iş temponuzda bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Okuyucularımıza sektörle ilgili genel bir değerleme yapar mısınız?

Sizlerin de bildiği gibi uzun yıllardır bu işin içindeyim. Yıllar içinde birçok kez kimi sektörümüze özel, kimi genel ekonomi ile ilgili birkaç kriz yaşadık.Kriz dönemleri her sektörü olduğu gibi içecek sektörünü de olumsuz yönde etkiledi.Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde başlayıp ,bu  yılın özellikle ilk çeyreğine kadar süren  krizin artçı sarsıntılarını haziran ayına kadar sürdü.Bu genel ekonomiden ayrı,sektöre özgü bu krizidi .Bu dönemde, ürettiğimiz pet preformun hammaddesi olan resin’in girdilerinde olağanüstü artışlar oldu. Bunun hiç kuşkusuz en önemli nedeni Dünya’da pamuk fiyatlarının yaklaşık 2 – 2,5 kat yükselmesiydi.

-       Pamuk fiyatlarının yükselmesi, pet resin fiyatlarını neden yükseltiyor? Okuyucularımız için bu konuyu biraz daha açar mısınız?

Pet resin, sadece şişe üretiminde kullanılmaz. Tekstilin de ana hammaddelerinden biridir. 2010 yılında dünyanın önde gelen pamuk üreticisi ülkelerde yoğun yağışların yol açtığı selin ,ekim alanlarında büyük zararlara yol açması; doğal olarak dünyadaki pamuk üretimini olumsuz yönde etkiledi. Bunun sonucu olarak da tekstil üreticileri ,pamuk ipliğinin yerine pet resin’inden üretilen iplikler kullanmaya başlayınca; resine olan bu beklenmedik talep ,fiyatlara tavan yaptırdı. 2010 Ağustos’unda yaklaşık 1.350 $/ton olan pet resin fiyatı, 2011 Nisan’ında 2.180 $/tona kadar yükseldi. Bu da  % 62 oranında bir fiyat artışı demekti, hem de 8 ay gibi kısa bir sürede….

-       Düz bir mantıkla şunu diyebilir miyiz? Siz preform üreticileri, resin fiyatlarındaki artışları doğal olarak preform fiyatlarına yansıttınız. Bu preformları kullanan içecek sektöründeki üretici firmalar, aynı yolu izleyebildiler mi? Yani maliyetlerinin önemli bir bölümünü oluşturan preformdaki fiyat artış oranlarını ürünlerine aynı oranda yansıtabildiler mi?

Eğer her olaya düz mantıkla bakarsanız işler çok kolaylaşır. Bu nedenle olay biraz farklı gelişti. Tüm preform üreticileri andına konuşmayayım. Ama biz Artenius TürkPet olarak iş ortağımız olan müşterilerimizle aynı gemide olmanın bilinci ile bu artışlardan doğan farkların bir kısmını, deyim yerinde ise sineye çektik. Hem de dünyada birçok resin ya da preform üreticisi firmanın yaşanılan bu kriz esnasında  'force majeure',  yani olağanüstü durum ilan ederek yaptıkları anlaşmaları askıya aldıkları bir dönemde… Bu Artenius Türk Pet'in şirket kültüründen kaynaklanmaktadır. O dönemdeki içecek sektörünün durumuna gelince; bu durum sektörün tüm oyuncularını, biz tedarikçilerin yaptığı gibi pazarlama ve satış politikalarını yeniden gözden geçirmeleri zorunda bıraktı.İçecek pazarındaki yoğun rekabete karşın ,zor da olsa fiyatlarını kademeli olarak artırma yoluna gittiler.

-       Bizdeki bilgiler içecek sektöründeki satışların yılın ilk altı ayında geçen yılın ilk altı ayına göre düştüğünü gösteriyor. Böyle bir düşüş gerçekten varsa ;bunun nedeni sadece hammadde fiyatlarındaki artışlar mıdır? Yoksa başka nedenler de söz konusu mu?Bu bağlamda şunu da sorayım:İçecek sektörünün Türkiye’deki geleceği nedir?

Saptamanız doğru. Sektördeki oyuncuların da ortak düşüncesi budur. Ama satışlardaki bu azalışı sadece hammaddelerdeki fiyat artışlarına bağlamamak gerekir. Bu düşünceme sizler de katılırısınız sanırım. Bu yıl, diğer yıllardan daha fazla “havalar” hakkında konuştuk. Yaptığımız sohbetlerde, havaya ilişkin olarak en çok kullanılan ifade “yaz ne zaman gelecek?” sözüydü. Bu söz Temmuz ortalarına kadar söylenegeldi.  Ama her şeye rağmen Türkiye 20–25 yıl öncesinin Türkiye’si değil. Her türlü içecek yılın her mevsiminde içilir hale geldi. Grafiklerde gösterdiğimiz tüketimin çan eğrisinin tepesi, eteklere doğru aşınmaya başladı.
Byıla özel bir olayı dikkate alarak sektörün geleceğine ilişkin olarak karamsar olmamak gerekir.1980’li yılların başında gazlı içecek ve doğal kaynak suyu  sektörlerinde  pet şişelerin payı hemen hemen yok denecek kadar azdı.Bugün ise ;gazlı içecek sektöründe tüketilen her 100 lt.içeceğin yaklaşık 80 litresi pet şişelerde tüketiliyor.Doğal kaynak suyu tüketiminde ise;PC damacanaları bir yana bırakırsak  pet şişe kullanımı 100’de yüze yakındır.Önümüzdeki yıllarda pet şişelerin ,içecek sektörünün öteki türlerinde de yaygın bir şekilde kullanılacağını şimdiden söyleyebilirim.Biz de bu duruma göre pozisyon alıyoruz.

-       Son zamanlarda bir kaç firma cam şişede su işine girdiler. Cam ambalajı kullanmalarının nedeni olarak da cam şişenin daha sağlıklı olduğuna dair bir kanaat sahibi oldukları söylentisi var?

Öncelikle şunu söyleyeyim.  Kanaatlere karşı görüş bildirmem doğru olmaz.
Ama yıllarını bu sektöre vermiş bir kişi olarak konuyla ilgili bir iki şey söylemeden de geçemeyeceğim.
Türkiye’de insanlar ,30 yıl kadar önce,İstanbul,Ankara ve İzmir dışında içme suyu gereksinimini musluk suyundan karşılıyordu.Bu üç büyük ilde ise  kent halkı,içme suyu gereksinmelerini musluk suyunun yanı sıra , boşken 5,5 kg gelen 15 litrelik cam damacanalar da  satılan sular dan karşılıyorlardı. Bu gün ise;büyük bir kitle,dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi,modern teknoloji ile donatılmış  su fabrikalarında üretilen pet ambalajlı su ile içme suyu gereksinimini karşılamaktadır. Cam ne kadar sağlıklı bir içecek ambalajı ise; pet de o kadar sağlıklı bir gıda kabıdır ve tüm dünya bunu böyle kabul etmiştir. İçme suyunu cam şişede pazarlamanın  arkasında başka pazarlama yaklaşımları olabilir , bu da serbest ekonomilerde saygıyla karşılanmalıdır. Bildiğim kadarıyla cam şişede su ambalajlayan 2 firma var.Birinin pet üretimi yok.Diğeri de bir lokanta işletmecisi,pet şişede su ambalajlayan bir firmada kendi adına dolum yaptırıyor.Yani ayrı bir işletmesi yok.
Bu arada küçük ama ekonomik olarak önemli bir hususu da belirtmek isterim. 330 ml su alan pet şişenin ağırlığı 10,5 gram; 330 ml su alan cam şişenin ağırlığı ise en az 205 gramdır. Yani; cam şişe, aynı hacimdeki pet şişeden yaklaşık 20 kat daha ağırdır. Pet şişe ile cam şişe arasındaki fiyat karşılaştırması işine ise hiç girmeyelim isterseniz. Sözün özü, bu konuda kararı nihai tüketici
verecektir.

-Şu an hangi teknolojileri kullanmaktasınız?İçecek Pazarının dışında hitap ettiğiniz sektörler var mı?Kalite politikanıza ilişkin bilgi alabilir miyız?

Pet preform üretimi son yıllarda çok hızlı değişimler gösterdi.Daha hızlı,daha kapasiteli makinalarda,daha hafif preformlar üretilmeye başlandı.Doğal ki;biz Artenius Turk Pet olarak tüm bu yenilikleri  yakından izlemek hatta yeniliklere öncülük etmek durumundayız.
Elbette içecek pazarı dışına da hitap ediyoruz.Sıvı sabundan şampuana,deterjandan motor yağına kadar bir çok sektörde faaliyet gösteren müşterilerimiz var.2012 yılında ürün gamımızı ,özellikle bu sektörlere ilişkin olarak genişleteceğimizi söyleyebilirim.
Kalite konusuna gelince;bu sorunuzu şu kısa sözcükle yanıtlayım:’’Kalite kontrol edilmez,üretilir.’’Bizim  felsefemiz budur.


-       ARTENIUS TURKPET bu pazarın en eski firması, yanlış anımsamıyorsam da 30 yılı aşkın bir süredir bu işin içinde. Ve pazardaki hemen tüm yeni şeyler sizin öncülüğünüz ile üretici ve dolayısı ile tüketici ile buluştu. Ancak zaman içinde yeni ve güçlü oyuncularda pazarda yer almaya başladı. Gelecek için neler düşünüyorsunuz? Yeni yatırımlarınız var mı? Artenius TURK PET’in yurtdışında başka operasyonları var m?Türkiye ve dünya pazarında ki konumunuz nedir?

Sasa ile başlayan bu uzun yolculuk, sizin de söz ettiğiniz gibi 30 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Elbette zaman içinde rakiplerimizin ortaya çıkması doğaldır ve doğal karşılanmalıdır. Bu ülkemiz için de bir kazançtır. Bu gün biz dahil, pazarda etkin olan rakiplerimiz  de yeni teknolojilerle üretim yapıyorlar. Ekonomide rakibin varlığı,ilk bakışta firma için olumsuz gözükse de  son tahlilde ;araştırma - geliştirme çalışmalarının yoğunlaşmasına, bunun sonucu olarak da yeniliklerin hayata geçirilmesine yardımcı olur.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni yatırımları planladık. Bunların önemli bir bölümü üst yönetimce onaylandı. Önemli oranda ses getireceğine inandığımız birkaç yatırım için de yapılabilirlik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kuvvetle umuyorum ki bu çalışmalar, 2012 yılı  içerisinde yatırım değeri kazanıp  hayata geçecektir.
Artenius ,Türkiye dışında APPE şemsiyesi altında ,7 ülkede 8 işletme ile faliyet göstermektedir.Bu ülkeler :Almanya,Birleşik Krallık,Belçika,Fransa Yunanistan ,Fas ve İspanya’dır.Dünyanın 4-5.si Avrupa’nın ise ;en büyük preform üreticisi konumundayız.
Türkiye’deki Pazar payımıza gelince;kendileri için preform üreten firmaları dışarı bıraktığımızda Pazar payımızın tüm pazarın %30’unun biraz üzerinde olduğunu söyleyebilirim.

-       Ne tür yatırım bunlar? Sakıncası yoksa Okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Beni bağışlayın lütfen. Bu konuda son karar verici ben değilim. Şimdilik neler olduğu bizde kalsın. Ama sizi önemli bir konuda bilgilendirmek isterim. Bu yılın içinde İnegöl'deki üretim tesisimiz,  BRC (British Retailer Consortium) – “İngiliz Perakendecilik Konsorsiyum'u” sertifikasyonu alarak Avrupa'da bir ilki gerçekleştirdi. İnegöl işletmemiz Avrupa’daki önemli tesisleri için akreditasyon alan ilk büyük Pet üretim tesisi olup bu başarısı, firmamızın gıda sektöründe kalitenin korunması konusunda titizliğini ve hassasiyetini vurgulamaktadır. BRC/IOP Küresel Standart Belgesi, en yüksek küresel ürün güvenliği ve kalite sertifikasyon programı olup,100'den fazla ülkede 14.000 sertifikalı üretici tarafından kullanılmaktadır.

-       Ben de dergim adına bu başarınızı kutlamak isterim. Sayın Atilla, firmanız, ARTENIUS TURKPET adını bundan yaklaşık 5 – 6 yıl önce aldı. Daha önce Sasa,Advansave Artensa idi. Biliyoruz ki firma, adı  birçok kez değişmesine karşın sektöre elaman yetiştiren bir okul niteliğini korudu ve kritik personel görevde kaldı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Bizim hikayemiz 1978 yılında ‘pilot’bir makinayla başladı ve bu günlere ulaştık.Kurumsal firmalarda başarıyı yakalamak ve onu sürdürülebilir kılmak ancak birbiri ile anlaşan bir ekip olmakla mümkündür. Bu arada ,birçok teknik ve satışçı arkadaşımız zaman içinde ekibimizden ayrılmış, kimi rakiplerimizde görev almaya başlamış, kimi de  kendi şirketlerini kurarak kendilerinin patronları olmuşlardır. Çoğuyla hala görüşüyoruz ve onların başarılı olması bizi sevindiriyor. Çünkü; hepimiz aynı gemideyiz ve bu gemi sadece kaptanlarla su üstünde kalamaz. Ayrıca, Artenius'u bu sektöre elaman yetiştiren bir okul olarak tanımlamanız bizi mutlu eder.

Bu soru bağlamında size bir konuda bilgi vermek isterim.

Anımsayacağınız gibi bundan 6 yıl kadar önce, 2005 yılında Advansa olarak Türkiye'de faaliyet gösteren Amcor firmasının varlıklarını satın almıştık. 2006 yılında La Seda Barcelona (LSB) grubuna dahil olduktan bir süre sonra, Amcor'un Avrupa'daki tüm işletmeleri de gruba dahil oldu ve yeni oluşum ''APPE - Artenius Pet Packaging Europe'' adını aldı. Küresel bir firma olmamız nedeniyle yılın son çeyreğinden  sonra  kısaca APPE  olarak anılacağız.. Adımız değişse de ,biz ekip olarak yine görevlerimizin başında olacağız.

-Sayın Atilla,bu hoş sohbetimiz için teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder