9 Ağustos 2012 Perşembe

DrinkTech Ekim 2011 Makale

Türkiye’de PET Ambalajların Gelişim Süreci ve Bazı Yanılgılar
Çağın gıda kabı
1970’li yılların başlarında, ABD ve Japonya’da tüketici ile tanışan PET (polietilentereftalat) şişeler, ilk kez 1979 yılında Türkiye’de Adana SASA (şimdiki Artenius Türkpet) fabrikası içinde küçük bir işletmede üretilmeye başlandı. Önceleri deneme amaçlı olan bu üretim, 1982 yılından itibaren her geçen yıl daha da artarak gıda sektörünün vazgeçilmez ambalajı konumuna geldi. Meşrubatta PET şişeyi ilk kez kullanan Erbak Uludağ firması, suda ise Hayat markası ile üretim yapan SuSA firmasıdır. Coca Cola ve Pepsi’ nin PET şişede meşrubat üretimine geçmeleri ise daha sonraki yıllarda gerçekleşmiştir.
PET şişelerin pazara girmesiyle birlikte, Türkiye ambalaj sektöründe yeni bir çığır açıldığını rahatça söyleyebiliriz. Bu yeni ürün; hafif, kırılmaz, sağlıklı ,tek kullanıma olanak vermesi ve alternatiflerine göre çok daha ekonomik olması nedeniyle ,çok kısa sürede başta gazlı ve gazsız içecek sektörü olmak üzere uygun gıda kabı arayan üreticilerin aradığı bir ambalaj malzemesi haline geldi. PET şişelerin gıda kabı olarak yaygınlaşmaya başlaması ve özellikle içecek sektöründeki geleneksel ambalajların yerini alması, gerçekte ekonomik bir değer olan “atık” PET’lerin zaman içinde  ekonomiye yeniden kazandırılması görüşünün ağırlık kazanmasına yol açtı. Bu bağlamda SASA (Artenius Türkpet), gelecekteki çalışmalarına ön hazırlık amacıyla, 1989 yılında Silivri’den başlayıp Gazipaşa’ya kadar uzanan, derinliği yer yer 50 kilometreyi bulan kıyı bölümündeki kumsal, ören yeri ve piknik alanlarına insanlar tarafından doğaya  terk edilen PET şişeleri toplayıp ekonomiye yeniden kazandırmayı amaçlayan, bu satırların yazarının planladığı ve yönettiği bir programı yürürlüğe koydu.
Bu ön çalışmanın sonunda SASA ( Artenius Türkpet) ,yasal bir zorunluluk olmamasına karşın, ilk adımı atarak, kullanılan PET şişeleri işleyecek 30 bin ton/yıl kapasiteli Türkiye’nin ilk  PET geri kazanım tesisini işletmeye açtı.
Bu arada, atık PET şişeleri toplamaya yönelik bu çalışmalar sürerken; 1991 yılında, çevre konusunda toplumu bilinçlendirmeyi, konuyla ilgili çalışmaları yönetip yönlendirmeyi amaçlayan, SASA’nın da kurucu üye olduğu ÇEVKO Vakfı kuruldu.
Daha hafif şişe -Daha az karbon salınımı.
Artan rekabet koşulları ve çevreye olan duyarlılığın artması; doğaya daha az karbon salınımına yol açan  ,  eskisinden daha hafif şişe üretimini zorunlu hale getirdi. Bu bağlamda Artenius TürkPet (SASA), çevreye ve topluma saygılı sanayici anlayışı ile hareket ederek, her defasında bir öncekinden daha hafif ama işlevinden ve kalitesinden bir şey kaybetmeyen yeni şişe ve preformlar  tasarlayıp üreterek pazara sundu.
Başlangıçta yaklaşık 45 gram gelen 1 lt .sıvı yağ şişesi , zaman içinde %43  oranında hafifletilerek 26 grama kadar düşürüldü. Aynı durum su şişelerinde de yaşandı. 1984 yılında 22 gram olarak üretilen 0.5 litrelik su şişesi, yıllar içinde, kademeli olarak bir çok kez ağırlık düşürme işlemine tabi tutuldu. Anılan şişe 10.5 grama kadar düşürüldü. Başka bir ifade ile  bu gün aynı hacimdeki suyu pazara sunan üreticiler, %53 oranında daha az hammadde kullanır hale geldiler .
Gazlı meşrubat şişelerinde ise 1 lt .meşrubat şişesinin ağırlığı 48 gramdan ,% 25 oranında azaltılarak 36 grama kadar düşürüldü.
Benzeri ağırlık düşürme çalışmaları, sadece içecek şişelerinde değil; bal, reçel, turşu gibi gıdalarda kullanılan kavanozlarda da yapılarak başarılı sonuçlar elde edildi.
PET şişelerde yıllar boyu süren ve bundan sonra da sürmesini beklediğimiz ağırlık azaltma çalışmalarının doğaya, ekonomiye kısaca insanlığa olan yararlarını sıralamak ayrı bir makale konusudur. Ama uzun açıklamalara girmeden şu küçük örneği vererek bu çalışmaların ne denli önemli olduğunu göz önüne serebiliriz.
Bundan 20-25 yıl kadar önce  1 ton PET hammaddesinden yaklaşık olarak 45 bin adet PET su şişesi üretilirken şimdi aynı hammaddeden yaklaşık 95 bin adet pet su şişesi üretilmektedir. Yani ağırlık düşürme çalışmaları sayesinde kullanılan hammadde miktarı aynı kalmış olmasına karşın üretilen şişe miktarı %  100’ün  üzerinde artmıştır.
PET Şişelerde ağırlık düşürme çalışmalarının alternatif ambalajlara  etkisi.
PET şişelerde yıllara dayanan ağırlık azaltma çalışmalarının uygulamada olumlu sonuçlar  vermesi doğal olarak PET’e rakip olan alternatif ambalaj üreticilerini de bu yönde çalışma yapmaya yöneltti. Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce 250 cc gazlı meşrubatın dönüşümlü cam ambalajı, yaklaşık 425 gramdı(sektör ortalaması). Bir başka ifadeyle yaklaşık 250 gramlık bir içecek, kendisinden 1.7kat daha ağır bir ambalaja konuyordu. Günümüzde 250 cc bir meşrubat için kullanılan dönüşümsüz cam ambalajın ağırlığı ise yaklaşık 180-185 gramdır. Ekonomik   olmadığı için üretimden kaldırılan 920 gram ağırlığındaki cam şişeye konulan meşrubat, günümüzde sadece 37-38 gram gelen PET şişeler içinde pazara sunulmaktadır.
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Bizim burada altını çizmek istediğimiz husus; PET şişelerin zaman içinde “hafiflemesinin” rakiplerinin bu yöndeki çalışmalarını olumlu yönde etkilemesi ve onlara yenilik yapmak için adeta itici bir güç olmasıdır. Sonuçta kazanan çevre, tüketici ve ekonomidir.
PET şişeler, içecek sektöründe yoğun olarak kullanılmaya başlandıktan sonra, klasik ambalajların pazardaki payı büyük ölçüde düştü. 1985 yılında gazlı içecek sektörünün tamamına yakınında yukarıda değindiğimiz cam şişeler kullanılıyordu. Pazar çok küçüktü ve kişi başına düşen meşrubat tüketimi ise yaklaşık 5 litreydi. Bir karşılaştırma yapmak için şu örneği verelim yarar var:Aynı yıllarda ABD’deki üretim ise 200 lt. civarındaydı.
İçecek  sektöründe kullanılmaya başlandıktan sonra, taşımada  kolaylık sağlaması, alternatiflerine göre çok düşük maliyetli olması, daha fazla hacimli üretime olanak vermesi ve tek yönlü kullanılması nedeniyle PET şişeler, içecek pazarının hızla gelişmesinde ve bu günkü düzeyine ulaşmasında  çok önemli rol oynadı.Bu bağlamda ;25 yıl önce gazlı meşrubat sektöründe kişi başına tüketim sadece 5 lt. ‘iken  2010 yılında tüketim  , 40-42 lt.’ye ulaştı.
Aynı süre içinde Ambalajlı su tüketimi gelişmiş birkaç büyük ilde çok düşük seviyelerde iken,bu gün Türkiye’nin en uç noktasında dahi ambalajlı su bulabilmek mümkündür.Bunun en büyük nedeni ise sektörde PET şişe kullanımının yaygınlaşmasıdır.
Bütün bunların yanı sıra, dönüşümlü ambalajların lojistiği nedeniyle yurdun değişik bölgelerinde 11-12 fabrika ile gazlı içecek üreticileri, sektörde dönüşümsüz PET şişe kullanmaya başladıktan sonra küçük ölçekli; dolayısı ile düşük üretim kapasiteli yerel  fabrikalarını  devre dışı bırakarak,  bugün 3-4 fabrika ile eskisinden daha fazla üretim yapar duruma geldiler.

PET şişeler nedir - ne değildir.
20. yüzyılın son çeyreğinde yaşamımıza giren PET Şişeler, bugüne kadar birçok kasıtlı ya da kasıtsız olarak bir çok tartışmaya  konu edildi. Önceleri Pet şişelerin çevreye verdiği’zararlar’üzerine kampanyalar yapıldı.Bir süre sonra PET şişe atığının önemli bir ekonomik değer olduğu anlaşılıp,geri kazanım tesisleri birer birer  açılmaya başlayınca;  bu tartışmaların hızı kesildi.Daha sonra bazı çevreler,PET şişeleri  bilerek ya da bilmeyerek alternatif ambalaj malzemeleri ile karıştırıp,’’PET şişeler insan sağlığı için zararlı maddeler içeriyor ‘‘iddiasıyla  tartışmayı yeniden alevlendirme gayreti içinde oldular. Bu eleştiriyi yapanların büyük çoğunluğu, PET Şişeleri tanıyıp, özelliklerini öğrendikten sonra olumsuz düşüncelerini değiştirseler de bu tartışmalar, zaman zaman gündem oluşturmaya devam etti.
Son günlerde bir medya grubunda , PET şişelerin bisfenol A(BPA) içerdiği, dolayısı ile kanseri tetikleyici  hammaddeden üretildiği iddaisıyla aleyhte  yeni bir kampanya başlatıldı ve  PC (polikarbonat) damacanalar üzerinden PET şişeler karalanmaya çalışıldı. Bu konu üzerine yetkili yetkisiz bir çok “uzman” ,görüş bildirdi. Sağduyu sahibi uzmanların görüşleri, bu konuda yapılmış bilimsel araştırmalar ve dünya gıda otoritelerinin olumlu raporları   göz ardı edilip yok sayılarak, PET şişe konusunda  bir kavram kargaşası yaratılmaya çalışıldı. Bir süre sonra, bu  karalama kampanyasını yapan medya grubunun bağlı olduğu holdingin Bozüyük’te bir cam şişe fabrikası kurmakta olduğu gündeme gelince ; saldırıların gerçek nedeni ortaya çıktı.
Şimdi ,  PET şişe kaynaklı tartışmalarda adları sıkça  geçen, ne olduğu ya da olmadığı  açıkça belli olmayan kavramların ne anlama geldiğini  soru –yanıt şeklinde açıklamaya çalışalım.
PET şişe üretiminde Bisfenol A(BPA) kullanılır mı?
Bisfenol A (BPA), Polikarbonat (PC) damacanaların ana hammaddesidir ve PET şişe üretiminin hiçbir aşamasında kullanılmaz. Ayrıca, BPA’nın yetişkin bir insan için risk oluşturabilmesi için bir günde yaklaşık 1 ton su tüketmesi gerekliliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.
 Ftalat nedir? PET şişe üretiminde kullanılır mı?
Ftalat, PET şişe üretiminde kesinlikle kullanılmaz. PET’in açılımı polietilenteraftalat’tır. Ftalat ile teraftalatın arasındaki ses benzeşmesinden dolayı konuyu bilmeyenler,PET şişe üretiminde Ftalat kullanıldığını sanmktadırlar.. Ftalat, PVC(polivinilklorür) üretiminde, ürünü daha esnek ve şişirilebilir hale getirmek için kullanılır.
PET’in içinde endokrin bozucu maddeler var mıdır?
Endokrin, basit  tanımı  ile insan bedenindeki  bezlerinin  salgılarıdır. Bu konuyla ilgili birçok araştırma yapılmış ve PET’ şişeler içine konulan içeceklerde ve gıdalarda  endokrin bozucu maddelere kesinlikle rastlanmamıştır.
Bu konuda FDA (Food and Drug Administration-USA), EFSA (Europa Food Safety Authority) gibi gıda konusunun tartışmasız iki otoritesinin yanı sıra ILSI ( International Life Sciences Institute)’da PET’i gıdalar için güvenilir bir ambalaj malzemesi olarak kabul etmiştir. Ayrıca PET’i gıda kabı olarak kullanan firmalar, merdiven altı üretim yapan üreticiler değil, gıda konusunda ülkemizin en büyük ulusal ve uluslararası markalarıdır. Bu firmaların tamamı TC Sağlık Bakanlığı ile TC Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının verdiği izinlerle üretim yapmaktadırlar.
Bilerek ya da bilmeyerek yapılan bunca karalama kampanyalarına karşın dünyada PET şişe kullanımı, yıllık ortalama %6’lık bir artış göstermektedir(*). Dünya nüfusunun yıllık % 1 arttığı göz önüne alındığında PET’in ‘’çağın gıda kabı’’ olduğuna inancımızın bir safsatadan ibaret olmadığı görülecektir.

(*)Tecnon OrbiChem,issue number 16,22 nd August 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder